2.Bölüm

1.8K 102 280
                                    

          Cemal Danla ile derin bir sohbete girmişti. Muhtemelen Danla'nın ya da Cemal'in keşfettiği bir filmden bahsediyorlardı. Çünkü çoğu zaman yaptıkları oydu. Berkan ve Lale ise birbirine aşık aşık bakarken Berkan hararetle basketbol antrenmanında yaşadıklarımızı anlatıyordu. Ben ise Gizem ve Aycan'la beraber havadan sudan bahsedip duruyordum. "Ee Baro maçlar ne zaman başlıyor?" "İki haftaya başlıyor. Bu aralar yoğunuz o yüzden. Antrenmanlar falan derken... Sizinle görüşüyoruz galiba sadece." "O zaman benim için bir bilet şimdiden ayırtın lütfen. Her maç için güzel bir koltuktan istiyorum."

          "Peki Aycan hanımcım. En kısa zamanda halledeceğim mutlaka." "Ben de isterim. İlk bir hafta full maçlarda desteğe geliyorum. Sonra biliyorsunuz ki bu kızın işleri var." Başımla onayladım Gizem'i. "Senin için de ayarlayacağım. Zaten gelmemek gibi bir seçenek sunmuyorum haberiniz olsun." Gizem modellik yapıyordu ve bu nedenle bazen şehir dışına bazen yurt dışına çıkması gerekiyordu sürekli. Ama dediği gibi her fırsatta destek oluyordu bize. Sohbet derinleşirken kafam dağılmıştı. Bazı şeyleri düşünmüyordum ve bu iyi geliyordu.

...

          Aycan'ın dedikleri üzerine kahkaha atarken bakışlarımın buluştuğu kişiyle duraksadım. Ama sonra hemen toparladım kendimi. Nisa... Her şeye rağmen vazgeçemediğim Nisa'm... Gözlerimi ondan çekerken masaya döndüm. Derin bir nefes aldım. Masadaki sohbete odaklanmaya çalışsam da dikkatim dağılmıştı işte. Arada kaçamak bakışlar atarken bana baktığını fark ediyordum her seferinde. Beni gözleri dolu dolu izlerken yutkundum. Daha fazla buna dayanamayacağımı anlayınca Berkan'a yaklaştım.

          "Beko. O burada." "Kim burada?" "O işte..." "O kim ya? Siktir Nisa mı? Nerede?" Yeniden oraya döndüğümde bize bakmayı sürdürüyordu. "Bakma bu tarafa bakıyor ama sağ çaprazdaki masada. Tek başına..." "Barış, yapma kardeşim." "Ben ne yapıyorum ki? Onu unutmuşken karşıma çıkan o. Beni dolan gözleriyle izleyen de o." "Seni terk edip giden de o. Hem de en çok ona ihtiyacın varken terk etti seni. Sen unutmuş olabilirsin kardeşim ama ben unutmadım." "Ben de unutmadım. Hâlâ beynimde yankılanıyor sesi. Ama Berkan ben onun aksine seviyorum. Ne yapayım? Aynı anda onu hem sevip hem nefret ediyorsam ne yapayım?"

          "İyi git konuş bir de istersen... Her şeye rağmen geç karşısına beni bir kere daha üz ben ders almadım hâlâ de." "Yüzünü görmeye bile tahammülüm yok zaten Beko, ben biraz hava alsam iyi olacak." "Bence de kardeşim. Sen bir hava al kendini toparla." Ayağa kalkıp uzaklaştım masadan. Mekanın dışına çıkarken derin bir nefes aldım. Sakin ol Barış dedim sanki etki edecekmiş gibi içimden. Kendime olan öfkem artarken sessiz bir küfür çıktı ağzımdan... Seni terk edip gitmiş bir kadını hâlâ unutamamış bir zavallısın dedim kendi kendime. Hayır değildim, olmamalıydım. Olmayacaktım. Yine yenilmeyecektim.

          Arkamdan gelen sesle derin bir nefes aldım. Hayır Nisa değil, Aycan'dı gelen. "İyi misin? Bir anda modun düştü sanki. Merak ettim ne olduğunu." "İyiyim..." Hayır değildim. "Hayır değilsin Barış." "Gerçekten iyiyim." Yalan, berbat bir haldeydim. "İnkar ettiğine göre berbat bir haldesin. Ne yapabilirim senin için?" Derin bir nefes aldım. "Hiçbir şey..." Aslında birinin bana sarılmasına ihtiyacım vardı. Ama diyemedim elbette. Aycan'ın kolları bedenimi sararken yutkundum. Ağlamak yok Barış, güçlü duracaksın. Bir süre ona sarıldım. Sonra benden uzaklaşırken uzun uzun baktı bana.

          "Daha iyisin değil mi..? Değilsin tabii. Benimki de soru." "Yok iyiyim, iyi geldi sarılmak." "Biliyorum. Sen de bana sarıldığında iyi geliyor çünkü." Ona bakıp gülümsediğimde o da aynı şekilde karşılık vermişti. "Başka ne iyi geliyor biliyor musun?" Başımı iki yana sallarken gözlerinin içine baktım. "İşte böyle gözlerime bakıp 'Her şey geçecek ama ben o zamana kadar hep yanındayım' demen. Şimdi ben aynısını söylüyorum Barış... Sorun ne bilmiyorum ama her şey geçecek Barış." "Ve?" "Ve?" "O zamana kadar benimle misin?" "Sen söyle Barış. O zamana kadar yanında bana da yer var mı?"

         Derin bir nefes aldım. Cevap vermedim. Aycan da bir cevap beklemedi zaten. Bu konuları konuşmuyorduk, belki konuşmak istemediğimizden belki aramızdaki iletişimi bozmak istemediğimizden... Böyle ara ara gün yüzüne çıkan küçük itiraflar, sorular olsa da konuyu kapatıyorduk hemen. Ne benim yeni bir ilişki içine girecek gücüm vardı ne de Aycan'ın... Öyle iki arkadaş olarak aramızda güzel bir iletişim vardı. Bozmak istemediğimiz kadar da kıymetliydi.

         Derin bir nefes daha aldıktan sonra Aycan'a döndüm. "Girelim mi içeri?" "Gel o zaman, girelim bakalım." Elini uzattığında uzattığı eli tutup beni peşinden sürüklemesine izin verdim. İçeri girdiğimde gözüm direkt onun olduğu masaya kayarken yanına gelen bir kaç kişi ile derin bir konunun içine dalmışlardı. Onu biraz olsun tanıdıysam yüzündeki ciddiyete bakarak bir iş görüşmesi içinde olduğunu söyleyebilirdim. Bakışlarımı ondan ayırdığımda biz de masamıza gelmiştik bile. Berkan bana merakla bakarken iyiyim dedim fısıldar gibi.

           Yakın arkadaşım ve buranın ortaklarından biri olan Olgu gelmişti yanımıza. Yanıma oturduğunda omzuma vurup sarsmıştı beni. "Naber paşa?" "İyi kardeşim. Kızlarla kahvaltıya gelelim dedik, duyduğumuza göre buraların en iyi mekanı burasıymış." "Öyle miymiş sırık?" Gülerek yanımıza oturmuştu o da. "Sana da selam babako, Cemo saol kardeşim iyiyim ben de." "Yabancı mısın oğlum her gördüğünde hoş geldin beş gittin diyelim?" "Beko yorma be kardeşim." "Ama sohbete dalmışız biz, görmedim senin geldiğini." "Palavracı. Ulan Barış'ı örnek alın be biraz." Berkan sahte bir sinirle Olgu'ya bakarken gözlerim yeniden Nisa'ya kaymıştı.

          Bakışlarımı çekerken kendime kızıyordum. "Valla ben örnek alırım uzunumu. Hayranım ona ben." "Saol kardeşim benim, utandırıyorsun beni." Biz gülerken Olgu kızlara selam vermediğini hatırlayıp onlarla ilgilenmeye başlamıştı. Olgu da biraz oturduktan sonra işlerle ilgilenmek üzere uzaklaşmıştı. Ben ise hâlâ ara ara bakışlar atıyordum Nisa'ya. Uzayan saçları dışında değişmemişti diyebilirim. Hâlâ çok güzeldi, hâlâ ona bakınca içim gidiyordu. Ama bu kez gözlerimdeki saf sevgiden ibaret değildi, nefreti de barındırıyordu içinde. Berkan'ın sesiyle bakışlarımı ayırdım ondan. "Barış sana iyi gelmiyor, gitsek mi artık?" "Kızlar ne olacak? Ayıp olur." "Ben halledeceğim onu."

          Berkan'ı başımla onaylarken o da ayaklanmıştı. "Kızlar biz Barış'la antrenmana kaçıyoruz. Cemal geliyor mu bilmiyorum ama görüşürüz yine." "Ben buradayım ya siz gidin en iyisi." "Görüşürüz." "Görüşürüz Baro, Beko." "Görüşürüz kızlar." Biz gidecekken Aycan beni durdurup sıkıca sarılmıştı. Ben de kollarımı onun bedenine dolarken kulağıma fısıldadığı şeyle gülümsedim. "Her şey geçecek..." "Ve biz hep yan yana olacağız. Sen de beni bırakma olur mu?" "Bırakmayacağım. Söz veriyorum bırakmayacağım." Yanağıma kondurduğu bir öpücüğün ardından birbirimizden uzaklaşmıştık.

          Aycan yerine otururken göz göze geldiğimizde gülümsedim. Masadan uzaklaşırken son bir kez Nisa'ya baktığımda göz göze gelmiştik yeniden. Bana yalvarır gibi bakarken yerime mıhlanmış gibi kalakalmıştım. Ayağa kalkıp bana doğru adımlarken başımı iki yana salladım. Bir süre o da olduğu yerde kalmıştı. Gelme diye yalvarıyordum ona bakışlarımla... Gelme çünkü daha şimdiden kalbim seni affetmek için binlerce neden aramaya başladı. Sonra yeniden bana doğru adımlarken geri geri adımlayarak uzaklaştım ondan. Berkan da vedalaşma faslını bitirince onun peşinden hızlı hızlı ilerliyordum. Arabaya binecekken duyduğum sesle duraksadım. "Barış..."

Helloo 🖤

Bizimkiler karşılaştı bile, daha fazla ayrı kalmalarına içim el vermedi. Bakalım neler olacak 😁

Bir de Aycan kötü karakter olmayacak. Evet Barış'ı seviyor ama bu onu kötü bir karakter yapmaz ❤

Destekleriniz için çok teşekkür ederim iyi ki varsınız hepinizi çok seviyorum. Ne kadar bol yorum o kadar çabuk gelen bölüm demek ✌😉

Varsa sormak istediğiniz bir şey onları da bekliyorum 😘

Sil Gözünün Yalnızlıklarını Donde viven las historias. Descúbrelo ahora