42.Bölüm

1.2K 95 385
                                    

"Barış bu yine ağlıyor al bunu." Ece'yi alırken Nisa'ya bakıp burukça gülümsedim. "Sen biraz dışarı çıksana çok bunaldın biraz kafan dağılır hem." "Tek başıma ne yapacağım? Hem birini de bulamam.Senin durumun ortada zaten." Ece'yi susması için pışpışlarken Nisa'nın saçlarına uzun bir öpücük kondurdum. "Cemal'i alırsın en azından  bir rahatlamış olursun." "Emin misin?" "Eminim sevgilim ya. Ben de sen gelene kadar Ece'yi uyuturum diye tahmin ediyorum."

Nisa kararsızca bana bakarken ona bir öpücük yollayıp Ece'nin mamasını aldım. "Nisa bunaldın biliyorum birtanem. Evde oturup sıkılacağına biraz hava al gel işte." "Ama seni yalnız bırakmak istemiyorum." "Yalnız değilim Nisa bak." Ece'yi gösterdiğimde gülmüştü. "Cemal'e haber verip üzerimi değiştireyim ben o zaman." Gelip dudağıma minik bir öpücük kondurduğunda gülümsedim. Bir süre sonra yanıma geldiğinde bana bakmıştı. "Ne düşünüyorsun olmuş mu sence?" Onu süzerken gülümsedim.

"İçindeki insan güzel olunca ne giyse yakışıyor tabii. Çok güzel olmuş da üşürsün öyle üzerine daha kalın bir ceket al." "Ama yanımda yok. Senin dolabından bir şeyler çalabilir miyim?" "Sormana bile gerek yok." Nisa odaya giderken Ece de mamasını bitirmişti. Nisa yanıma gelince gülümsedim. Yanaklarıma uzun birer öpücük kondurmuştu. "Bundan sonra kıyafetlerini çalacağım ben. Çok yakışıyorlar bana." "Bence de." Bana bakıp gülümserken bana iyice yaklaşmıştı.

Dudaklarıma doğru yaklaştığında yutkundum. "Ama bana en çok yakışan sensin. Barış ben seni baya özledim. Hatta bana gece dokunup sabahına yok olsan keşke ama bana dokunsan..." Dudaklarıma minik bir öpücük kondurduğunda derin bir nefes aldım, verdim.

"Sıcak oldu sanki..." "Yanıyorsun Barış. Ben de yanıyorum da beraber ortalığı yakamıyoruz." Ece'nin de dişleri çıkmaya hazırlandığı için kaşınıyordu. Boynumu emip dişlerini kaşırken onu kendimden biraz uzaklaştırdım. "Aşkım benim şuan hiç sırası değil. Hiç sırası değil." Bana şaşkın şaşkın bakarken yanağına bıraktığım bir öpücükle beraber gülmüştü.

"Barış ben çıkıyorum o zaman. Görüşürüz sevgilim." Dudaklarımız birbirlerine minik bir öpücük hediye ederken gülümsedim. Nisa giderken Ece'yi omzuma yatırıp onu izledim. "Sevgilim..." Bana bakıp gülümsemişti. "Efendim Barış'ım?" "Hiç... Seni seviyorum." "Ben de. Çok seviyorum hem de Barış. Fazla gecikmem." Nisa gittiğinde ben de Ece'yle beraber yatak odasına gitmiştim. "Abicim gel seninle bir anlaşma yapalım ağlamak yok. Lütfen." Ece bana tatlı tatlı bakarken gülümsedim. "Sanırım bu anlaştık demek."

Onu dikkatlice bırakıp üzerimdeki tişörtü çıkardıktan sonra yatağa uzanıp onu da göğsüme yatırmıştım. O dövmelerimle uğraşırken ben de gözlerimi dinlendiriyordum. Onun da gözleri yavaş yavaş kapanırken onu kolumun üzerine yatırıp küçük bedenini yavaşça kavradım. Elleri yüzümü sararken gülümsedim. "Küçük bebeğim benim. Abin kurban olsun sana." Eline minik bir öpücük kondurduğumda bana daha da sokulmuştu.

...

Gözlerimi açtığımda bedenimi saran kollarla ve o hayran olduğum kokuyla gülümsedim. Nisa da gelmişti. Elini tutup uzun bir öpücük kondurduğumda sırtıma uzun bir öpücük kondurmuştu. "Seni seviyorum Nis." "Seni seviyorum Barış." Telefonum çalarken Ece uyanmadan telefonu bulmaya çalışıyordum. Nisa üzerimden uzanıp telefonu alırken onu izleyip gülümsedim. Bakışları beni bulduğunda aramızdaki mesafenin azlığıyla derin bir nefes aldım. Telefon sustuğunda biz hâlâ birbirimizi izliyorduk.

Dudaklarımızı buluşturduğumuzda büyük bir tutkuyla birbirlerine sarılmışlardı. Kollarımı bedenine dolarken onu kucağıma çekmiştim. O da ensemden tutup beni kendine daha da yaklaştırmıştı. Birbirimizi uzun uzun öptüğümüzde tükenen nefeslerimiz bizi durdurmuştu. Bakışlarımızı birbirimizin gözlerine sabitlediğimizde Nisa'nın yüzünü okşayıp gülümsedim. "Çok güzelsin." "Eh tabii öyleyimdir." Dudaklarımız yeniden birleşecekken kapı çalmıştı. Sıkıntıyla bir nefes verdim ve Nisa'nın kucağımdan inmesiyle kalktım.

Sil Gözünün Yalnızlıklarını Donde viven las historias. Descúbrelo ahora