Kesilen Sahneler - 2

926 114 13
                                    

"Yavrum ne oldu, neye kızdın bir söylesen?" Yok, çıldıracağım. Çıldırtacak bu kadın beni.

Bana tiksinir gibi bakıp arkasını dönüp gidiyor karım. "Nereye Gülce?"

"Oğuz Kaan'a bakacağım." demek için bir an duraksıyor sadece.

"Konuşmanın orta yerinde içeride uyuyan, sesi bile çıkmamış oğlumuza bakman gerektiğine mi karar verdin?"

Bu kez gerçekten durup geri dönüyor, aramızda mesafe bırakacak şekilde yaklaşıyor bana. "Tamam konuş, dinliyorum." Allah'ım sen sabır ver!

"Sen konuşacaksın gül güzeli, sen anlatacaksın derdini."

"Benim anlatılacak bir derdim yok Mete, gerçekten sorun yok diyorum." Sonra omuz silkip bakışlarını kaçırıyor. Hem de öyle bir sorun var ki! Ama ne? Sakin, sakin ol Mete. Yok olamıyorum.

"Demek sorun yok? Her şey yolunda yani?" derken tek kaşımı kaldırıp aramıza koyduğu mesafeyi aşıyorum. Bir elimi de beline koyup yavaşça okşuyorum orayı. İrkilse de bedenini de bakışlarını da kaçırmıyor. Ama irkilmesi benim tadımı kaçırıyor, yok böyle çözmeyeceğiz. Böyle çözülmez. O yüzden ilk niyetimi yok sayıp karımı kollarımın arasına bu kez daha yumuşak alıyorum. Başını göğsüme yaslamasını sağladıktan sonra saçının üstüne bir öpücük bırakıp orada kalıyorum. Bir süre sonra kollarını belime dolayıp hafifçe iç çekiyor. Ağlıyor.

Biraz daha yakınıma çekmek dışında müdahale etmiyorum. Her şeyin daha sakin olduğu geçtiğimiz haftaları tekrar düşünüyorum, belki bininci kez oynuyor sahneler zihnimde. Yok. Gülce'nin belimden su almasının hiçbir açıklaması yok. Ne sonra gül güzeli sakinleşip kollarımın arasından çıkıyor.

"Tamam oturup konuşalım." diyor nihayet. Rahat bir nefes alıp yanına oturuyorum.

Benim aksime rahatsız bir nefes alıyor Gülce, sonra kafasını kaldırıp gözümün içine bakıyor. İlk kez Gülce'nin bakışlarından rahatsız oluyorum, bir şeyler batırıyor sanki bakışlarıyla. Ama devam etmesi pamuk ipliğine bağlı olduğu için konuşma riskine girmiyorum.

"İki konu var; birine normalde çok sevineceğinden emindim. Şu anda emin olamamak... İşleri daha da çıkmaza sokuyor."

Ne oluyor anasını satayım? Ne oldu? "Gülce?"

"Şşşt. Anlatacağım." Elini yavaşça uzatıp sağ elimin üstünü örtüyor. Buz gibi. Düşünmüyorum bile iki elini de avucumun içine çekerken. Ellerimize bir süre bakmak dışında tepki vermiyor, kaldığı yerden devam ediyor.

"İkinci konudan başlasam daha iyi sanırım. Mete, sen Sarah'tan mı... etkilendin?" Etkilendim?

"Nasıl?"

Bir nefes daha alıyor, cevap vermeyecek sandığım anda ağzını açıyor. "Etkilenmek, çekilmek, hoşlanmak...Bilmiyorum belki sevgi, ilk görüşte bir şeyler? Anlattırma n'olur?" Ellerini kurtarıp yüzünü gizliyor. Kalıyorum. Bir süre hiçbir şey düşünemiyorum gerçekten. Nereden? Nasıl? Ne kadar saçma sapan bir itham bu? Önce her yer kırmızı oluyor, bir şey dememek için ayaklanıp balkona geçmeye niyetleniyorum. Sonra dayanamıyorum geri dönüyorum. Sabrım kalmıyor, tek kolundan tutup Gülce'yi de ayağa kaldırıyorum. Yüzüme bakmasını sağlıyorum, ne demek bu ya? Benim karım?

"Ne diyorsun Gülce sen? Ne saçmalıyorsun?"

Bir iki adım gerilese de omuzlarını düşürmüyor, "Çocuk uyuyor içerde sakin olur musun?"

"Sen nasıl sorabilirsin böyle bir şeyi bana? Lan..."

"Ya sen bunu sormak benim için kolay mı sanıyorsun? Ben ne yaşıyorum kaç haftadır biliyor musun sen?"

Gül İmparatorluğu (Tamamlandı)Where stories live. Discover now