Bölüm 16/ Gülce

1.3K 146 39
                                    

'Kaç kere kırık hayallerin peşine düştüm ben, Aaa, kaç kere bile bile yenik savaşa girdim ben..'

'Korkma çok sürmez, Aaa..!' Seda? Seda tabi, gülümsüyorum.

'Aaa! Aşk bu öldürmez.! Kimseler duymaaaz,' diyerek aşırı yükselip, girdiğim gibi çıkıyorum şarkıdan.

'Hayırdır portakal? Ne bu neşe?' diyor Seda, kesmekte olduğum domateslerden götürerek.

'Allah bugünümüzü aratmasın aşkıt.' diyorum bir domatesi de ben ağzıma yollarken.

'Amin amin de anlat bakayım?' diyerek dürtüklüyor.

'Dün akşam Mete geldi, sıkılmış..' diyorum mutlulukla. Allah'ım ç o k ş ü k ü r.

'Vay vaay, imana geliyor demek seninki.'

'Saçmalama be, sadece çok şirin bir hareket değil mi ama?' Çok tatlı.

'Hakkını yememek lazım, nice shot.' diyor Seda.

'GG.' diyerek onaylıyorum. Şu yapılan atakların güzelliğine bakın, server hayretler içinde. Ben de tam bu sebeple imparatorluk da salına salına geziyorum. Görmemiz gereken güzel günlere mi geliyoruz yoksa çocuklar, evlatlarım ?

Çalan kapıyla Seda'ya kaş göz yapıyorum, kızları karşılamaya gidiyor. Tutku ve Büşra'yı karşıladıktan sonra Türk usulü, kallavi kahvaltı masamıza kuruluyoruz. Okuldu, alışverişti, Mete'ydi bendi derken uzadıkça uzuyor sofra muhabbeti. Sava parmaklarını yalaya yalaya süpürüyor her şeyi. Keyfim aşırı yerinde olduğu için Türk kahvesi yapmaya gönüllü oluyorum. Allah'ım çok şükür be!

Tam kızlara bardakları uzatırken çalıyor Tutku'nun telefonu. Eline alıp şaşırarak bana bakıyor,

'Aa! Mete?' diyor. Telefonum sessizde mi kaldı diye düşünüyorum bir an, yoo. Omuz silkip kahveleri dağıtmaya devam ediyorum.

'Efendim? İyiyim Mete'ciğim sen? Aaa bak-' diye bizi anlatacakken yarım kalıyor cümlesi Tutku'nun.

'Simin mi?' diyor sonra. Kahvemi sehpaya bırakıp oturuyorum.Oysa normal normal çalmıştı telefon nasıl böyle acı haber verebilir ki, sadece soruyorum.

'Tamam tamam hallederiz kardeşim, bak Gülce de burada zaten söylerim ben ona.' diyerek kaçınılmaz olan hakkında bilgi veriyor arkadaşına Tutku. It means Gülce'nin tarafında savaşacağım, sonra caz yapma. Allah razı olsun kız kardeşim.

Sonra telefonu kapatıyor Tutku, ona bakan gözlerimize dönüyor. En çok bana hitaben,

'Yani çok anlamadım genellikle söyleniyordu seninki ama Simin ona sürpriz yapmış. Deniz falan dedi? Neyse kız çat diye kapıda belirince de ne yapsa bilememiş, gel de el at diyor. Hadi?' diyerek ayaklanıyor Tutku. Büşra ve Seda da peşi sıra.. Sava boş bakışlar atıyor ama sen bir dur şimdi kızım.

Tam montları giyerken fark ediyorlar ayağa kalkmadığımı. Eh, bi zahmet?

'Hadi kızım hadi, götürüyorlar biricik eniştemi!' diye haykırıyor Seda. Sadece gözlerimi deviriyorum Seda'ya, hayretle ellerini yukarıya kaldırıyor.

'Subanallah!' diye bağırarak şovunu tamamlıyor.

'Ben gelmiyorum gençler.' diyorum sakin tuttuğum sesimle, kahvemden bir yudum alıyorum. Sonra Sava'ya olayları daha yumuşak bir şekilde akratıyorum. O zaten her şeyi cool karşıladığı için yadırgamıyor durumumuzu. Eh ne diyeyim bizi bu hale düşürenler utansın, utanılsın artık. Ayıptır, günahtır.

Yarım kulakla duyuyorum 'Gelmiyor mu bu şimdi?' diyen Tutku'yu. Seda da 'Gelmez o tuttu arnavut inadı. Kuruyasıca.'

'E biz napacağız o zaman?' diyor Büşra. Seda, ordumun cefakar ve vefakar yardımcı kumandanı montunu çıkarıyor üstünden. 'Siz gidin, biz kalıyoruz.' diyor kızlara. Sonra gözlerini belirte belirte karşıma oturuyor.

Gül İmparatorluğu (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin