Bölüm 14/ Gülce

1.4K 160 34
                                    

Merhaba,

Bir teselli vermiyorsunuz e bari bir ses, bir yıldız verin canım okur ?

Sevgiler, saygılar, iyilikler, güzellikler :*

'Kendime bir şans veriyorum diye kızmıyorsun değil mi Mehmet Kalkan?.. Sen sus abi ya! Hayır itin teki değil Mete, yani değil gibi davranıyor. Yaşasaydın da karışsaydın o zaman! Zaten beni bilirsiniz, biliyorsunuz. Sağ olsaydın bu konuyu ancak Mete ellerinde çikolatalarla, annesiyle babasıyla gelmeden hemen önce anlatırdım ama işte hal böyle olunca. En azından bir şeyler yapamaz mıyız baba? Doğru olanı yapmak istiyorum. Sizin açtığınız boşluğu kimse doldurmayacak bir ömür konunun onunla hiç alakası yok, onu biliyorum ona eminim. Yüzüm yok ama o yeni bir boşluk açmasın diye dua edersen, babaların duası kabul olur biliyorsun. Hadi Allah'a emanet. Sen de Allah'a emanet ol Yusufcuğum. Evet, evet senin gibisi olmayacak.' diyip önce babamın sonra Yusuf'un mezar taşlarının başını seviyorum elimle. Gözden kaybedene kadar ara ara dönüp bakıyorum onlara. Dedemin alıştırdığı gibi mezarlıktan çıkmadan önce ellerimi yıkıyorum çeşmede. Dedem öyle yaptığı için yapmaya başladığımız ve o gittikten sonra da dedem öyle yaptığı için yaptığımız bir gelenek bu.  Altında yatan nedeni öğrenesim de yok açıkçası ömrüm yettiğince dedemden hatıra diye yapacağım bunu, o kadarlık ve hatta çok daha fazla hatır sahibi üstümde.

Mezarlıktan çıkarken başıma bağladığım siyah şalı çıkarıyorum. İmparatorluğun altın çağlarını görmüş, görkemli ah hem de nasıl görkemli.. ve yalnız sarayının önündeki saygı duruşu böylece son buluyor. Bütün sakinler önce gözleri yaşlı birbirlerine bakıyorlar, sonra herkes kendi sırtını sıvazlayıp  devam eden hayata karışıyor. Rule of the game.

Babama Mete Dilmen'den bahsetmiş olmanın hafifliği ve ağırlığı aynı anda çöküyor üstüme. Ölü bir babaya sahip olmanın tek iyi yanı sizi ne yaparsanız yapın sevgiyle sardığına inanabilmeniz. Hoş, hakkını yiyemem Mehmet Kalkan sen yaşasaydın da beni sevgiyle sarardın ne yaparsam yapayım. Keşke yaşasaydın. Senden çok emin olamadım şimdi abi, ama seni de beni iyi dileklerle kucakladın saydım. Dakika 20'de iki oyuncu eksik bırakıldık, şimdi deplasmanda kalanlarla elimden  geleni yapmaya çabalıyorum. Gelmeyiniz üstüme üstüme taraftarlar, Allah'ınız aşkına.

Mesaj bildirimi ile telefonuma uzanıyorum. Seda. Bavullarımı hazırlayıp hazırlamadığımı sormuş. Neredeyse hazırladığımı söylüyorum. O da işleri epey kolayladığını yazıyor ben sorunca. Ekibin tamamı benim aksime planlı programlı geldiği için aynı saatte aynı uçakla uçacak, bir tek benim uçuşum mecburen bir saat erken ve başka bir havayolu firmasıyla. Yer bulamadım çünkü, bu ne New York sevdasıdır memleketimin insanları? Bu ne ecnebi aşkıdır? Neysee, yine de yurtdışı uçuşlarında erken gitmek farz olduğu için herkes benim uçuşuma olacak şekilde gelip bir saat daha oyalanma kararı almıştı. Nasıl tatlılar değil mi? Ya da Seda nasıl da çirkef değil mi? Loçkasi.

Telefonu elimden bırakamadan bir bildirim daha geliyor. Mete tekrar beni almamasını istediğimden emin olup olmadığımı sormuş, kendisini en son pizza yiyip olaysız dağıldığımız gün görebilmiş olmama rağmen aşırı saçma olacağı için emin olduğumu söylüyorum. Özledim ama ılıklığın da yeri değil şimdi. Seda, ben ve Mete'nin eşyalarını bir arabaya mümkünü yok sığdıramayız. Yani yan evden her halükarda bir araba kalkacak, hal böyle olunca buralara kadar boşuna mı yorulsun? Cık. Görüşmek üzere sonlandırıyorum yazışmamızı.

Eve girip son işlerimi hallediyorum. Bavullarımı Türk usulü üstüne çıkmalı basmalı kapatıyorum. Saplantılı bir psikopat olduğum için vanaları, ocakları, camları, kapıları bir milyon kez kontrol ediyorum. Yetmiyor gelince bir kez de Seda'ya rica ediyorum, en az benim kadar manyak olduğu için sorgulamıyor bile. En sonunda her şeyi Pelin teyzemin arabasına yükleyip yola çıkabiliyoruz. Alem deliye biz akıllıya.

Gül İmparatorluğu (Tamamlandı)Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora