55 (Final Part2)

2.1K 171 200
                                    

Jungkook yok oluşun acısını çekmemişti. Ancak Yoongi'den ayrılırken çok büyük bir acı çekmişti. Ona gitmek istiyordu. Neden onun yanında kalamıyordu ki?

Bu yaşına kadar kimseye kötü bir şey yapmamıştı. Sürekli olarak insanlara gülümsemeye çalışır ya da yardımlarına koşardı. Önceki yaşamına dair bir şey hatırlamasa da kötü bir şey yapmadığına inanıyordu ancak hayat ona güzel yüzünü göstermemekte oldukça kararlıydı.

Gözünü açtığında bir ormandaydı. Yerde yatan bedenini yağmur ıslatıyor ve ağırlaştırıyordu.

"Jungkook kendine gel.." omzunu saran ele bakmak için kafasını kaldırdığında şaşırdı genç olan.

"So Hyun? S-sende mi öldün?" yaşlı adam gülümseyerek kafasını salladı.

"İkimiz de ölmedik Jungkook." Genç duyduğu şey ile hemen ayağa kalkarak etrafına bakındı. Yoongi'yi görmek istiyordu. Ailesini görmek istiyordu.

"Diğerleri nerede peki? Yoksa Ye Eun onlara bir şey mi yaptı?" Jungkook bu düşüncesinin olmaması için dualar etmeye başladı. Onlara bir şey olmasına dayanamazdı.

"Jungkook nerede olduğumuzu fark etmedin mi?" Adamın temkinli sorusu gencin dikkatini çekti. Yavaşça etrafına bakınmaya başladı. Tanıdıktı, fazlasıyla tanıdık.

Burası amcasının evine giden patika yoldu. Onu Yoongi'nin bulunduğu evrene götüren orman yolu.

Evine dönmüştü.

"Biz nasıl geldik buraya?" Jungkook yaşlı gözlerle etrafına bakınmaya devam etti. Yoongi'nin son hali aklından çıkmıyor, nasıl olduğunu merak ediyordu.

"Ruh özü Jungkook. Sana bir şey olmamasının nedeni bu. Esasında bunu b planı olarak düşünebilirsin. Herhangi bir durum olmasına karşın böyle bir şey düşünmüştüm ve ne yazık ki oldu. Ben de gücümü kullanarak bizi bu evrene getirdim."

"Beni geri gönder o zaman. Lütfen yalvarırım. Yoongi beni merak etmiştir y-alvarırım.." Jungkook yere çökerek ağlamaya başladı. So Hyun ağlayan gencin yanına gelip kafasını kaldırdı. O da bu durumu kabullenemiyordu ancak beklemeleri gerekiyordu.

"Bedenim çok yorgun oğlum, dinlenmem gerekiyor. Sizin dünyanızda enerjimi toplamam çok daha uzun sürüyor o yüzden bana zaman tanımanı istiyorum." Jungkook hevesle başını salladı. Bekleyebilirdi, sonunda ailesine ve sevgilisine kavuşmak varsa bekleyebilirdi.

So Hyun ve Jungkook ormanda daha fazla durmadan köye doğru gitmeye başladılar. Jungkook, amcasının kendilerini kabul edeceğini söylediği için cadıyı da yanında götürüyordu. Artık başka bir yere gidemezdi. Burada duracak ve gitmek için zamanını bekleyecekti.

Eve gittiklerinde amcası şaşırıp, kızmış ve ağlamıştı. Jungkook yaşlı adamın daha önce ağladığını hatırlamıyordu ama şuan karşısında kendisini gördüğü için gözyaşlarını tuttuğu söylenemezdi. Jungkook da amcasına katılarak ağlamaya devam etti.

İyi değildi, eksik hissediyordu. Ancak amcasının sağlıklı olması kalbini bir nebze de olsa rahatlattı. Orada olduğu süre zarfında düşündüğü tek kişi amcasıydı ve işte şimdi yeniden yanındaydı.

Amcasına her şeyi anlattıklarında adam tepki vermemişti. İlk birkaç saat her şeyin varlığını sorgulayan yaşlı adam, sonrasında yeğeninin ve onunla beraber gelen adamın kaçık olduğunu düşünmüştü. Tabii tüm bu inkarların arkası kesilmeyince So Hyun adam için küçük bir gösteri sunmuştu. Yaptığı küçük büyü bile adamı zorlamış olsa da bunu yapmak zorunda hissetmişti. Diğer türlü Jungkook durmadan kendini parçalayıp duruyor ve bu cadının canını sıkıyordu.

Fernweh || YoonkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin