16

1.9K 191 45
                                    

Yoongi odaya girdiğinde sinirle etrafına bakındı. Sakin kalmaya çalıştıkça her şey üzerine geliyormuş gibi hissediyordu. Ellerini masaya koyarak sakinliğini korumaya çalıştı. Uzun saçları yüzüne dökülmüştü ve düzeltmek içinde bir harekette bulunmadı.

"Anlat neler bildiğini." Yoongi kafasını kaldırmasa da Meru Na'nın geldiğini hissetmişti. Kardeşi olarak gördüğü kızın geri gelmesi her ne kadar lideri mutlu etse de şuan sevincini yaşamak için uygun bir zaman değildi malesef.

"Tamam anlatacağım ama öncelikle hala kaba bir kurt olduğunu söylemek isterim."

"Boş konuşma Mer. İnan sabırlı bir günümde değilim." Meru Na derin nefes alarak koltuğa oturdu. Tamam daha sonra da sataşabilirdi.

"Eğitimdeyken çok fazla arkadaş edindim. Çoğu bana borçlu ve bu borçlarını bilgi karşılığında ödüyorlar." Meru Na sustuğunda Yoongi kafasını kaldırdı.

"Hangi konularda borçlandıklarını sormayacağım."

"Yani bu daha iyi olur lider." Meru Na'nın gülmesi Yoongi'nin sözüyle kesildi.

"Sormayacağım dedim. Bu kendi isteğinle anlatmayacağın anlamına gelmez. Her neyse devam et." Meru Na koltukta dikleşerek oturdu ve konuşmasına devam etti.

"İşte bu arkadaşlardan biri bana Lee sürüsünün liderinin çıldırdığından bahsetti. Sebebi de bir omegaymış. Sürüden kaçan omeganın burada olduğunu düşünüyor o yüzden habersiz bir şekilde gelip bulmayı umuyor. Bunu yoldayken duymuştum ve onların da çoktan yola çıktığını söyleyebilirim. Yarın gelirler."

Yoongi kafasını sallayarak onayladı. Lee sürüsü liderinin kendisini aptal konumuna düşürmesine izin vermeyecekti. Bu şekilde basit hileler kullanarak bir şeyleri elde etme çabasını görmek için can atıyordu. Yüzüne yerleşen gülümseme Meru Na'nın ürpermesine neden olmuştu. Uzun zamandır bu sürüde olsa da hala Yoongi'nin ani ruh değişimlerine alışamamıştı.

"Pekala gelsinler bakalım. Tabii bizde biraz hazırlık yapalım." Yoongi odadan çıkınca Meru Na da arkasına takıldı.

Meru Na henüz burada neler döndüğünü anlayamamıştı. Ayrıca daha herkesi görememişti bile. Gözleri etrafı tarasa da aradığını bulamamıştı. 'Nerede bulacağımı biliyorum ama' diye düşündü. Bu kadının gülümsemesine yetmişti.

~~~

Jungkook hala Jimin'in sakinleşmesi için onun yanında oturuyor ve bir şeyler söylüyordu. Ancak Jimin kendini dış dünyaya kapatmış gibi kucağındaki kızı ile ileri geri sallanıyordu.

"Jimin bana bak." Jungkook sırtına dokununca Jimin irkildi ve yanında ona bakan arkadaşına döndü.

"Kimse sana zarar vermeyecek. Biz burdayız ve seni almalarına izin vermeyiz." Jungkook kendinden emin bir şekilde konuşuyordu. Gözlerine baktığı arkadaşı biraz olsun sakinleşmişti. Ancak hala konuşmuyor, cevap vermiyordu kimseye.

Jungkook, Jimin'e onu koruyacaklarını söylerken ne düşünüyordu bilmiyordu. Kendi sözlerine herkesi katmıştı. Bu inancının nereden geldiğini de bilmiyordu. Tabii demin kendi hakkında öğrendiği gerçeklerde vardı. Yong Sun'un da onların bir arkadaşı sanmıştı. Öyle olmadığını da öğrenmişti. Yong Sun, Jin ve Namjoon'un oğullarıydı.

Bu gerçeklik tekrar aklına doluşunca Jimin'in yanından sinirle kalktı. Diğer tarafta kendi aralarında konuşanların hepsi Jungkook'a bakmıştı.

"Sorun ne?" Taehyung yavaşça gence doğru yaklaştı. Jungkook ise elini kaldırarak onu durdurdu. Onlardan hiçbirinin yanına yaklaşmalarını istemiyordu şuan.

Fernweh || YoonkookWhere stories live. Discover now