4

5.3K 615 108
                                    

Genelde yeni başlayan hikayelerime çok az beğeni ve neredeyse sıfır yorum gelirdi, kendimi çok mutlu hissettim bunda öyle olmadığı için, çok teşekkür ederim hepinize 🧡

Kapı üçüncü kez kırılırcasına çalınınca sıcak yatağının arasından söylene söylene çıkmıştı Jungkook. Ailesi, diğerleriyle birlikte üç günlük bir kampa giderken huzurla uyuyabileceğini düşünüyordu, tüm ebeveynler gittiği için kimse kapıyı çalmayacak düşüncesindeydi.

"Yoongi eğer bu saatte parti yapalım dersen kafanı-" cümlesini kapıyı açtıktan sonra onun yüzüne karşı devam ettirmek istemişti ama karşısında sağanak yüzünden kelimenin tam anlamıyla sırılsıklam olmuş bir Taehyung duruyordu. Kollarını birbirine sıkıca sarmıştı ve ona bakıyordu.

"Anahtarımı içeride unuttum, camı belki açabilirim diye uğraştım ama... açılmadı. En azından güvenli bir ev olduğunu anlamış oldum"

Tabi ki kapalı camları itekleyerek açamazdı. Jungkook gözünü ovup onun kolunu tuttu ve daha fazla ıslanmaması için içeriye çekti. "Neden açıklıyorsun? Girsene hemen"

"Ev ıslanaca-"

"Tanrı aşkına gece gece beni delirtme." Jungkook kapıyı kapatıp merdivenlere yürürken onun peşinden geldiğine emin olmak için kaçamak bir şekilde arkasına bakmıştı. "Bu saate kadar ne yapıyordun ki sen dışarıda?" Evet, soru o kadar doğruydu ki...

"Üniversitede yeni gelenlerin tanışma partisi vardı, çoğu yurtta kaldığı için geç bitti, ben de-"

"Bu saatte metroyla gelmedin, değil mi? Kore'ye gelir gelmez beni delirtmeye ant mı içtin sen? Neden aramıyorsun? Ya başına bir şey gelseydi? Ailen de burada değil bu gün. Ne diyecektim?"

Taehyung onun haklı olduğunu bildiği için cevap verme zahmetine bile girmedi, sadece uslu uslu azarlanmayı tercih etmişti.

"Hırkan o kadar ıslakken seni ısıtabileceğine inanıyor musun? Sarılmayı bırak şuna, çıkar hadi" Jungkook kendi odasındaki banyoya kadar gitmiş ve suyun sıcak akmasını beklerken söylenmeye devam etmişti ama Taehyung'un ikilemleri vardı.

Öncelikle içeri girerse onun odasını da ıslatacaktı.

İkinci olarak, onun delta olduğunu öğrendiğinden beri odasına girdiği yoktu, çünkü deltaların odaları konusunda ne kadar korumacı olduklarını ortaokulda öğreniyorlardı. Ailesi dahil, kimse girmiyordu odasına. Taehyung'un feromonları bu yüzden kontrolsüz hissettiriyor olmalıydı çünkü buram buram Jungkook kokuyordu oda. Daha içeri girmemişti bile.

"Jungkook, misafir banyosuna girmem daha doğru olmaz mı?"

Jungkook akan suyun altında tuttuğu parmaklarını çekip elini silkelemiş ve dolaptan yeni havlu alarak kenara bırakmıştı. "Orası derli toplu mu bilmiyorum, gel hadi"

Hayır, hayır... Taehyung gerçekten kapının kirişinde kitlenmişti.

Jungkook uzun bir süre daha adım sesi duymayınca banyodan çıkıp onun önünde dikildi. "Söylediklerimin hiçbirini mi yapmayacaksın? Gerçekten sana emretmem mi gerekiyor?"

Taehyung iç çekerek vermişti cevabını ama Jungkook tatmin olmamış olacak ki onun birleşmiş kollarını açıp hırkasının fermuarını indirdi ve onun kollarından çekip çıkardı. "Sıksam beş litre su çıkar üstünden, aferin sana Taehyung"

Taehyung savunmaya geçmek üzereydi ki Jungkook onun bileğini yakalayıp içeriye çekti. Artık dışarıda beklemek gibi bir şansı kalmamıştı. "Sen banyoya gir, ben yatağa kıyafet bırakıp çıkarım. Geri gelmem yani endişe ediyorsan-"

"Etmiyorum, sadece odana girmemden rahatsız olacağını düşündüm" banyoya girerken mırıldanmıştı. Jungkook, onun girmesinden asla rahatsız olmayacağını anca kendi kendine söyleyebilirdi.

Kıyafetlerini yatağa bıraktıktan sonra kapıyı kapatıp mutfağa inmişti, hala üzerinde uyku sersemliği geziniyordu çünkü beyni, çay için su kaynatırken Taehyung'un kendi evinde olduğunu idrak edebilmişti. Salak bir sırıtma takınıp dolaptan çay paketini aldı ve bardağa kaynamış suyla beraber koydu.

Taehyung, çay demlendikten birkaç dakika sonra aşağıya inmiş ve salonda oturan Jungkook'un yanına yerleşmişti. Jungkook sehpaya koydugu bardağı onun eline verip nemli saçlarını geriye itti. "Evet, şimdi ıslak köpek yavrusu gibi durmuyorsun"

Taehyung çayı koklarken sırıttı. "Teşekkürler?" sonrasında hemen yudumlamıştı çünkü ufaktan titremeye devam ediyordu. "Sabah olur olmaz çilingir çağırmam gerekecek, anneme defalarca şifreli kilit koyalım dedim bir de. Hep unutuyorum anahtarları"

"Ocağı falan açık unutmadıysan boşuna çilingir çağırma, üç gün burada kalırsın?" bu cümle sonrasında aralarında derin bir sessizlik olduğu için devam etmişti lafına. "Jimin ya da Jin de eminim sorun etmezler, tercihen Yoongi'de kalmamanı isterim"

"Her şeyim evde kaldı, galiba çilingir daha mantıklı olacak" tırnaklarıyla elindeki kupada ritim tutmuştu. "Teşekkür ederim Jungkook, gerçekten bir an sokakta donacağımı düşündüm..."

"Jin uyuyor muydu? Genelde uyumaz bu saatte, hasta mı acaba?"

Taehyung bardağıyla bakısarak iletişim kurmaya çalışıyordu adeta. "Bilmem, ona gitmedim"

Jungkook gülüşüne engel olmak için dudaklarını birbirine bastırmıştı, ilk geldiği kişinin kendisi olmasından o kadar memnundu ki neredeyse kahkaha atacaktı. "Hala üşüyor musun?" Koltukta ona kayıp kolunu omzundan dolamıştı ona. Taehyung başını onun omzuna koyup tekrardan çayını yudumladı.

"Pek sayılmaz"

"Çekileyim mi?"

"Hayır, başımı koyuyorum" gülerek söylemişti.

"Doğru, resmi görevimin yastıklık olduğunu unutmuşum bir an" Onun boşalan bardağını alıp sehpaya geri bırakmış ve tekrardan eski halinde oturup başını koymasına müsaade etmişti. Taehyung zaten her yerde -üstündeki kıyafetler dahil- onun kokusu olduğu için mayışmış, yarı uyur halde konuşuyordu. Bu yüzden bardağı elinden gider gitmez onun omzunda uyuklamaya başlamıştı. Jungkook parmaklarını onun yanağının üstünde gezdirip dudağının kenarından çenesine indirdi ve okşadı. Başkasına gitmek yerine, kendi tatlı uykusunu bölmesine minnettardı, yıllar sonra bile, ilk koştuğu kişi olmak istiyordu.

 Başkasına gitmek yerine, kendi tatlı uykusunu bölmesine minnettardı, yıllar sonra bile, ilk koştuğu kişi olmak istiyordu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
I See You Across The Street | Omegaverse Taekook (Yoonmin&Namjin)Where stories live. Discover now