11

6.3K 544 148
                                    

Yoongi, onu kucağında biraz daha kendine çekip battaniyeye düzgünce sardığında Jimin, başı onun göğsünde uyumak üzereydi. Onunla yıllar geçirdiği için feromonlarına alıştığını sanıyordu ama anladığı kadarıyla böyle islemiyordu asıl mantık. Başını onun kazağına iyice sürtüp kazağının ucunu avucunda sıkıştırmış ve sadece uyumaya çalışmıştı.

Yoongi dudaklarını onun alnına sürtüyordu, böylece hem ateşinin düşüp düşmediğini yokluyordu hem de bir şekilde ona temas etmiş oluyordu çünkü Tanrı biliyor ya şu anda ona dokunmaya ihtiyacı vardı. Tercihen daha vahşi dokunmak istiyordu.

"Ev soğuk mu? Kaloriferleri açıp gelebilirim" Yoongi'nin sesi çatallaşmış çıkıyordu. Jimin daha da sokulup başını iki yana sallamıştı.

***
Sonraki iki gün, herkesin kendi dersleriyle boğuştuğu günlerdi bu yüzden kimse Jimin ve Yoongi'nin eksikliğini sorgulamamıştı.

Jungkook ise fazlasıyla huzursuzdu çünkü taşındığı için odasının penceresinden Taehyung'un ne yaptığını izleyemiyordu. Kapı çalmadan öncesine kadar önündeki bütün kağıtları camdan atma düşünceleri vardı.

Yanaklarını sıkıntıyla şişirip yatağının üstündeki tişörtü kafasından geçirdi ve odasından çıkıp kapıya hızlıca yürüdü, yarı yolda yüzü gülümsemeye başlamıştı çünkü bu kokuyu adı gibi biliyordu.

"Ne zaman gelmen gerektiğini o kadar iyi biliyorsun ki" kapıyı açarken mırıldandığında Taehyung da ona sırıtarak içeriye girmişti.

"Yalnız çalışmak istemedim, hem annemin dizisi vardı televizyonda ve eğer biraz daha kalsaydım deliriyordum. Izledikce kimchi hazırlaması gerektiğini söylemeye başladı, uğraşmaktan ne kadar nefret ettiğimi bilirsin"

"Evet, genelde yiyorsun sen" o girdikten sonra kapatmıştı kapıyı. Taehyung ise meraklı meraklı etrafa bakınıp çalışacak bir köşe arıyordu. "Biliyorsun, odama her zaman girebilirsin. Sana özel bir ayrıcalık bu" sırıtmıştı.

"Bu masayı sevdim" bunu söylerken mutfakta geziniyordu. Tabi ki severdi, yemek olan her yeri seviyordu.

"Notlarımı getireyim, içecek bir şeyler alsana dolaptan. Ya da çay falan demle, kendi evin gibi"

O anki gülüşünü görseydi, Jungkook fazla mutlu olurdu. Taehyung kitaplarını masaya bıraktıktan sonra dolapları açıp bir ihtimal kahve bulmayı ummuş, kısa sürede de bulmanın mutluluğunu yaşamıştı. Zıplayarak kahveyi üst raftan yakaladı ve su kaynatmak için ısıtıcının düğmesine bastı.

Jungkook kitaplarını masaya koyup otururken tezgahın önünde klik sesini bekliyordu. Gelir gelmez, iki kupayı da doldurup Jungkook'un karşısına oturmuştu. "Pekala, şimdi çalışmaya hevesim geldi"

"Bir de bana sor" Jungkook mırıldanarak açmıştı aradığı sayfayı. Hala çalışabilecek gibi hissetmiyordu, bu sefer dikkat dağıtıcı unsurları da daha fazlaydı hem. "Galiba sınıfta kalacağım"

"Mezun olmadan evlenmeyiz öyleyse" Taehyung onun böyle gaza geleceğine inanmak istemişti, haklıydı, her zaman olduğu gibi.

"Bazen çok acımasız oluyorsunuz Bay Kim"

***
"Bu gün sürünüzü beslemek isterseniz itiraz etmem sayın deltam" Jin buluşacakları yere ilk defa geç gelmişti. Gözleri masada Taehyung'a bakındı. "Tae nerede?"

"Telefonunu açmıyor" Jungkook dudak büzerek söylemişti, önündeki telefonla uğraşıyordu. "Tekrar arayacağım birazdan"

Otururken de Jimin ve Yoongi'ye bakmıştı, gayet yeterli yer olmasına rağmen bankta dip dibe oturuyorlardı ve bu Jin'in somurtmasına neden oldu. "Harika. Sen ve Tae, Jimin ve Yoongi. Jin ve çikolatalı dondurma"

Jimin başını iki yana sallarken Yoongi kendiyle alakalı kısmı kaçırmış gibi dikleşerek sormuştu;

"Sen ve Tae?" Jungkook sonra anlatacağım der gibi elini sallayarak geçiştirdi onu.

"Biz lokantaya gidelim, hala açmıyor telefonunu. Olmadı ona paket yaptırırım ben" Jungkook telefonunu cebine koyarak yerinden kalkacakken, hepsini şaşırtacak şekilde geri oturdu. Birden eliyle başını ovmuştu.

"Iyi misin sen?" Yoongi ona uzanmak üzere hareketlenince basini sallayarak tekrar ayaklandı.

"Dün cam açık uyudum, rüzgar çarptı herhalde" hala parmaklarını alnının üst tarafında dolaştırıyordu. Düşünceli düşünceli yerinden kalkıp istemsizce tekrar telefonuna sarılmış ve Taehyung'u aramıştı. Defalarca duyduğu ses onu tekrar meşgule düşürünce bu sefer bekleyip sesli mesaj bıraktı.

"Müsait olur olmaz beni arar mısın? Endişelendim"

Yoongi gözlerini Jungkook'tan çekip birden Jimin'e döndüğünde, Jimin onu arsızca izlemenin ve de bunu yaparken yakalanmanın utancıyla önüne dönmüştü.

Yoongi sırıtarak ona baktı ve küçük parmağını uzattı. "Yeter mi? Elin küçük ya, tutarsın"

Jimin onu itekleyerek gülmüştü. "Selvi boylu olduğunu bilmiyordum, buradan baya kısa görünüyorsun"

"Hocamın kızı sadece küçük parmağımı tutuyordu, sen elimi mi tutmak istiyorsun?" Çapkınca gülünce Jimin onun elini uzamasını beklemeden tutmuş ve sallamıştı.

"Tuttum"

"Evet görebiliyorum bunu" Yoongi eline bakıp bırakmadan cebine sokmuştu. "Daha iyi mi?"

Jimin halinden memnunca mırıldandı. "H-hm. Sevdim"

"Japchae?" Jungkook sorduğunda hepsi onaylar gibi mırıldanınca lokantanın kapısından girmiş, diğerleriyle beraber oturabilecekleri bir yere yürütmüştü.

Jin masaya oturur oturmaz Taehyung'u bir kere daha aradı, Jungkook siparişleri veriyordu. Telefon gerçekten açılmayınca o da huzursuzlanmıştı çünkü arkadaşının huyu değildi bu. "Taehyung'un karşı evinde oturan ajummayı mı arasam? Marketi vardı, lazım olur diye almıştım numarasını"

Jungkook başıyla onaylayınca Yoongi ve Jimin de onu izlemeye başlamıştı. "Belki telefonunu evde unutm-"

Jin'in telefonu açılınca cümlesini bitirmeden sustu Jimin. Jin konuştukça yüzü düşmüş, çok uzatmadan da telefonu kapatmıştı. "Siz çıktığınızda evinin önünden geçtiniz mi hiç?"

"Ben baktım da duş alıp geleceğim demişti" Yoongi masaya önden gelen yiyecekleri didiklemeye başlarken söyledi.

"Evlerine birisi girmiş, camları kırıkmış. Annesiyle evden çıkarken görmüşler Taehyung'u, galiba hastaneye gittiler"

I See You Across The Street | Omegaverse Taekook (Yoonmin&Namjin)Where stories live. Discover now