anlamsız kelimeler yığını.

349 44 17
                                    

iliklerime dek, leylâ. iliklerime dek yalnızım. bu yalnızlık kaburgamı eskitiyor. çiçeklerim vardı benim, hepsi solgun şimdi. kaburgam ölümlere gebe kalmış. milyonlarca çocuk doğurmuş, hepsini toprakta büyütmüş. istasyonlarım vardı benim, sen bilirsin leylâ. ölüm istasyonunda kimse günlerce bir treni beklemezdi, öyle demiştim. beklermiş, yanılmışım. kendi sesinden sıkılan her insan beklermiş o treni. öyle sıkılmışım ki sesimden, balkonumu bile dört duvarlı inşa etmişim. belki biri benimle konuşur diye. dostlarım vardı benim, leylâ. çok uzaktaydılar ama hep kalbim sıcacık olurdu onları anımsayınca. teker teker silindiler zihnimin defterinden. şimdi kalbim morg gibi soğuk, dostlarımda yok artık. bir annem vardı benim, leylâ. gözlerinin içi gülerdi insanın ona bakınca ve yaşamak için bir sebep bulurdu şu koca dünyada. bakışlarıyla doyururdu insanın kalbini. madak'ın dizelerinde yer edinirdi kendine. annem ki beyaz bir kadındı. bir ben vardım, leylâ. yokum şimdi. bu gördüğün ben değilim. ben soluk almıyorum artık mürekkebi gözyaşıyla dağıtılmış eski bir mısrada. annemin rahminde cansız yatarken bile böyle ölü değildim. ben şimdi dört duvarlı balkonunda kaburgasının kırıklarıyla bileklerine ölü çiçekler eken acı dolu bir kızım. iliklerime dek hissettiğim yalnızlıkla ölüm istasyonunda gelecek treni bekliyorum. o tren geldiğinde tereddüt etmeden bineceğim ve tıpkı annem gibi madak'ın dizelerinde yeşereceğim. ölüsü şiirle yıkanan kız olacağım soldurduklarımın zihninde. elveda.

2001-

leylâ ile mecburWhere stories live. Discover now