Bordo Bereli cesur bir askerin ve başarılı bir doktorun hikâyesi...
''Halide sana deli gibi aşık!''
En yakın arkadaşım, sevdiğim adama sırrımızı söylerken, duvarın dibinde gizlice onları izliyordum. Tüm bedenim heyecan ve korkuyla titriyordu, Ali D...
Hoppla! Dieses Bild entspricht nicht unseren inhaltlichen Richtlinien. Um mit dem Veröffentlichen fortfahren zu können, entferne es bitte oder lade ein anderes Bild hoch.
''Seni tekrar yazabilecek kadar gücüm yok, vedama hoş geldin.''
On beş yaşımdan beri Ali Deniz'i seviyorum. Onu göremediğim dokuz yıl boyunca her gün daha da sevdim. Beni sürekli üzen bir adamı sevmem çok...Çok aptalca.
Ben artık bana zarar veren bir adamı sevmek istemiyorum. Ben artık hep yanımda olacak birini sevmek istiyorum, her zorluğa beraber göğüs gereceğim birini sevmek istiyorum. Elimi hiç bırakmayacak, ne olursa olsun, yanımda olacak birini sevmek istiyorum.
Yahu on beş yaşımdan beri be, on beş yaşımdan beri seviyorum onu. Kalbimin atışını ilk o hızlandırdı benim, ilk onu görmek için deliler gibi bekledim, ilk onun gözlerinin içine bakarken utandım, ilk onu sevdim, ilk ona aşık oldum.
Hiçbir zaman bana umut vermeseydi, ben kendi kendime onu sevmeye devam etseydim, bu kadar yanmazdı canım. Gözlerimin en derinine bakarak, beni sevdiğini söylemeseydi keşke. Bu sevginin arkasında duramayacaksa demeseydi de. İyi mi oldu şimdi? Çıktığım uçurumun tepesinde beni yalnız bırakmıştı.
Ben inandım. Olabiliyormuş dedim, hayatta imkansız dediğimiz şeyler de olabiliyormuş. Dünyadaki milyarlarca insan arasından, benim sevdiğim adam da beni seviyor. Ne kadar mucizevi birşey, ama gerçek. O da beni seviyor artık. Ben henüz bu durumun mutluluğunu yaşayamadan, bana bıraktığı acıyı yaşıyorum. Bu gece anladım ki onun hayatında yerim yok, bu gece anladım ki o beni hiç sevmemiş, bu gece anladım ki, Ali Deniz benim sevgimi zerre hak etmemiş.
En çok neye üzülüyorum biliyor musunuz. Babamın karşısına çıkıp, tereddüt bile etmeden Ali Deniz'i sevdiğimi söylemiş olmama. Pişman değilim bunu yaptığım için, ama değmediğini görmek çok üzüyor beni. Ona dokunmuş olmama, ona kapılmış olmama, ona inanmış olmama, onu sevmiş olmama, ben çok üzülüyorum...
Tereddüt bile etmeden hayatımdan çıkan bir adamın sevgisine nasıl inanabilirim? Eğer beni gerçekten sevseydi, korkakça gitmezdi. Bana zarar verdiğini söyleyerek hayatımdan gittiğinde hiç mi düşünmedi üzüleceğimi? Onu deli gibi sevdiğimi, ve gidişinin bende yaralar açacağını bilmiyor muydu. Biliyordu... Kimsenin hayatı boyunca uğraşıp veremeyeceği zararı iki cümlesiyle verdi bana. Yine ve yine canımı acıttı, elimde değil sevgim acıyor.
Canı sağ olsun. Umarım bir gün gerçekten bir kadını sevebilir, korkmadan, çekip gitmeden, vazgeçmeden.
Yüzümü soğuk suyla yıkayıp ellerimi lavabonun gri mermerine dayadım. Büyük aynaya bakıyordum. Yüzümden bir bir süzülen su damlaları izledim bir süre. Hani böyle kendinizi berbat hissettiğinizde, ne yapacağınızı bilmeyip sadece durursunuz ya, şuan tek yaptığım, durmak. Hissizleştim sanki, ne kızgınım, ne kırgın.