🐿️

133 11 15
                                    


junkookla macdonals a oturduk ve ben hamburger istedim.junkook yanımdan gitti ve yemekleri almaya gitti. önüme koyulan tepsiye junkooka gülümsedim ve yemeye başladım.

"yavaş ye boğulacaksın" diyen junkooka omuz silktim ve yemeye devam ettim.

"roseanne çok yaramaz bir kız olduğunu söylemiş miydim?"

junkookun dediğine sesli ce güldüğümde suratıma baktı ve

"çok güzel gülüyorsun."dedi.

gülüşüm yavaş yavaş sokarken kızaran yanaklarımı saklayarak

"beni çizen sensin." dedim.

"böyle canlanacağını bilseydim daha çirkin çizerdim."

dediğinde şaşkınca yüzüne baktım.
"bütün erkekler sana bakıyor ve bu beni sinir ediyor."dedi.

etrafa kısaca baktım. abartıyordu yalnızca kafenin 100de 80 i falan bakıyordu.

hamburgeri yemeye devam ettim ve junkook da yemeye başladı. hamburgerim bittiğimde kağıt parçasını bir  poşete koydum ve yarısına kadar dolu olan kola mı içmeye başladım.

junkook da bitirdiğinde masadan kalktık ve junkook ile yürümeye başladık. bir yerin önünden geçerken oraya baktım rengarenk ışıklar geliyordu ve burada mağazaya benzemiyordu.

"junkook burada ne yapıyorlar?"

dediğimde junkook ışıkların geldiği yere baktı ve gülğmseyerek

"oynamak ister misin?"

diye sordu. daha sonra bileğinden tutup beni çekiştirmeye başladı.

ben şaşkınca bakarken junkook kasada oturan bir adamla bireyler konuştu ve beni tekrar çekiştirdi.

daha sonra elime iki çift ayakkabı verdi ve bu sefer kolumu çekiştirmeye başladı.

ayakkabıları giydik ve renkli topların olduğu bir yere geldik.

toplardan birini elime almamla kolumun aşağı düşmesi bir oldu. bu toplar neden bu kadar ağırdı?

junkook yerdeki topu aldı ve topun üzerindeki delikleri gösterdi

"bak buralardan parmaklarını geçireceksin." dedi ve parmaklarını geçirerek gösterdi. başımı salladım ve birkaç adım atıp topu nasıl atmam gerektiğini gösterdi.

tekrar başımla onayladım ve topun birini alime alıp parmaklarımı deliklerden geçirdim. birkaç adım attım ve atmam gereken pozisyonu aldığımda junkook yanıma geldi ve

"biraz daha eğilmelisin yoksa atışın kötü olur." belimde hissettiğim eli huylanmama neden olurken belime biraz baskı uygulayarak doğru pozisyonu almamı sağladı.

gülümseyerek başımı salladım.

"amacın oradakilerin hepsini devirmek" işaret parmağıyla şişeyi andıran şeyleri gösterdi. başımı salladım ve tekrar geri geldim.

birkaç adım attım ve atma pozisyonunu alıp topu fırlattım.
devire emekten korkuyordum. gözlerimi sımsıkı kapattım ve beklemeye başladım.

bir ses gelince gözlerimi açtım ve şişeye benzeyen şeylere baktım. Bi dk hepsini devirmiş, hepsini devirmiştim.

sevinçle çığlık attım ve kollarımı junkookun boynuna dolandım.
junkook hareketsiz kalmışken birkaç dakika sonra ellerini belimde hissettim ve gülümsedim.

junkook tan ayrıldığımda "bu kadar çabuk öğreneceğini tahmin etmiyordum." dedi.

"onu bana değil kendine borçlusun, ne de olsa beni yaratan sensin."

"şunu söylemeyi kes artık" dediğinde gülümsedim ve oyuna geri döndük.

~

junkookun dolabında benim için ayırdığı yere kıyafetleri yerleştirdim ve evin içerisinde giyebileceğim bireyler bulmaya çalıştım. fakat bir sorun vardı biz herşeyi almıştık ama pijama almamıştık.

junkooka seslendim ve junkook birkaç dakika sonra yanıma geldi.

"pijama almayı unutmuşuz ve şu an giyecek hiçbir şeyim yok." dedim dudağımı büzerek.

junkook düşünür gibi yaptı ve kendi dolabına baktı siyah bir tişört ve siyah bir eşofmanı bana doğru uzattı.

"bunları giyekoy yatın pijama alırız." dedi.ve odadan çıktı.

eşofmanı giydim fakat belimden düşüyordu. tanrı aşkına belimi bu kadar ince yapmak zorunda mıydı?

tişörtü de giydim ve tişört diz kapağının bir karış üzerinde durmuştu. aklıma gelen fikirle eşofmanı çıkarttım ve elime rastgele bir kemer alıp tişörtüm etrafından geçirdim.

çok kötü görğnmemiştş aksine elbise gibi olmuştu. sarı saçlarımı dağınık bir topuz yaptım ve odadan çıktım.

junkookun yanına geldiğimde uzunca beni ve çıplak bacaklarımı süzdü.

"eşofmanı neden giymedin?"

diye sordu.

"çok bol geldi. birileri sağolsun acayip ince bir belim var" dediğimde sırıttı ve

"ince belli insanlar hoşuma gider"

dediğinde biraz utanmıştım.

junkook mutfağa gitti ve beş dakika sonra elinde iki tane kupa bardakla salona girdi.

birini bana uzattı ve ona kısaca teşekkür edip koltuğa oturdum.

nasıl gidiyor sizce?
hikaye hoşunuza gidiyor mu?.

fikirlerinizi 👉
buraya bırakın.

hepinizi çok seviyoruğpmm

love? (rosekook) Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt