4.6

242 25 38
                                    

selamlaaaar! yine uzun mu uzun bir aradan sonra yine beraberiz. þimdilik iki bölüm atýyorum amaaa. sizin yorumlarýnýz beni heveslendirip kalkýp iki bölüm daha yazdýrabilir. bol bol yorum istiyorum. Benden söylemesi. iyi okumalar.

seviliyorsunuz...

İyi biri olmak! Bu tam olarak ne demek? Kötülük iyiliğin yokluğundan var olduysa bu iyiliği kim insanlara unutturmuştu? İnsanlar kötülüğün doğmasına neden bu kadar hevesliydi?

Benden hoşlandığını iddia eden çocuk neden sevmekten daha çok saplantılı gibi davranmıştı? Sevgi bu muydu? Ama annem ve babam beni böyle hiç sevmemişti, canımı yakmamıştı. Eğer onun sevgisi gerçekse ona kimse sevgiyi öğretmemiş demektir.

Onun için üzülmüş olmam sorun olur muydu acaba?

Sevgiyi kalbinde hissedemiyorsan, ya kalbinde ya da sevginde bir sorun vardır, derdi babam hep. Babam bana hiç yalan konuşmazdı, haklıydı, her zaman.

Kızlar tuvaletinde ellerimi soğuk suyla yıkarken yüzüme bakmaktan kaçınıyordum. Bunun sebebini halen çözememiş olsam da yüzümü görmek istemiyordum. Bu konuda benim hiçbir suçum yoktu evet ama kendimi büyük bir yükün altındaymışım gibiydim ve bu histen kurtulamıyordum.

Soğuk suyu iki kez sertçe yüzüme çarptıktan sonra yan taraftaki kağıt havludan koparıp yüzümü kuruladım. Kapıyı açıp adımlarımı bir alt katta olan basketbol sahasına çevirdim. Kapıyı açıp içeriye girene kadar içeriye birinin olduğunu fark etmemiştim.

Başımı kaldırmadan, içerdekileri rahatsız etmeden tribüne çıktım. Ortalarda bir yere gidip en köşeye geçip oturdum.

Seken top sesi kesilmişti. Önemsemedim. Aklımı hala karıştırma devam eden sorunlar vardı. Bu akşam bizimkiler bize gelecekti ve o zamana kadar kendimi toparlamam lazımdı.

Akşam bizimkileri toplamamın belki de en büyük nedeni kendi içimde daha fazla kaybolmak istemediğimden kaynaklı olabilirdi. Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum.

Anonim hala ortalarda yoktu. O gece ne kadar sarhoş olursam olayım her şeyi hatırlıyordum. Her bir detayını. Ama bilincim olmadık yerde ortamı terk ettikten sonrası yoktu. Büyük bir bilinmezlikti.

"Jennie?"

Başımı ağır ağır kaldırıp bana seslenen kişiye baktım. Jongin, elinde basketbol topunu kolunun altına almış bana bakıyordu. Nefes nefese kalmıştı.

Oyun oynayan Jongin miydi yani?

Oturuşumu düzeltmeden ona baktım. Yorgundum ve cevap verecek halim yoktu. Halsizliğimi fark etmiş olmalı ki topu yanına bırakıp yanıma doğru gelmeye başladı. Yanıma oturana kadar onu izlemiştim.

Benimle durduk yere arkadaş olmuştu. Sürekli denk geliyorduk ve onun yanındayken aklıma anonim geliyordu. Her seferinde anonim Jongin olabilir mi diye kendime sormadan edemiyordum ama öyle bir an oluyordu ki bütün ihtimallerim yerle bir oluyordu.

Bana doğru dönüp de kolunu çıplak kalan dizine yaslayıp bana doğru eğildi. Anonimle benim bir geçmişim vardı ama ben hatırlamıyordum. Jonginin yüzü yoldan geçerken gördüğün birinin yüzü gibi bile değildi. Onu daha önceden görmediğime emindim.

"İyi değilsin, sorun ne?"

Başımı sallayıp dudaklarımı birbirine bastırdım. Derin bir nefes alıp geri verirken kendimi geriye yaslayıp daha da yayıldım oturduğum yerde. Bilmiyorum. Doğruldum. Oturuşumu düzeltip bakışlarımı Jongine çevirdim.

"Akıl sağlığımdan şüphelenmeye başlıyorum. Kafayı sıyırmak üzereymişim gibi hissediyorum. Ama hala buradayım. Neler olduğunu anlamaya çalışırken de anlamıyorum. Bir döngü var ve başa sarıp duruyor."

Durdu ve beni dinledi. İyice saçmalamıştım bir anda. Ne demeye çeneme sahip çıkamamıştım ki.

"Maç yapalım mı?"

"Ne?" diye sordum. Şaşırmıştım.

"En büyük terapi," diye konuştu. Ayağa kalkıp sahaya baktı. "Sence basketbolcu olmaya hevesli olduğum için mi basketbol oynuyorum sanıyorsun." Elini bana uzattığında önce eline sonra da yüzüne baktım. Gülümsüyordu. "Bana en iyi gelen şey bu Jennie. Ve neden sen de denemiyorsun?"

Elimi tutup beni sahaya sürüklemesine izin verdim. Heyecanlıydı ve basketbolu sevdiği ya da dediği gibi terapi gibiydi onun için ve bu işe yarıyordu.

"Nerden çıktı bu şimdi?" diye sordum.

Elimi bırakıp yere koyduğu topu eline alıp birkaç defa yerde sektirdi. Onu izlemeye devam ederken topu bir anda bana attı. Ani bir refleksle yüzüme çarpmadan yakalamıştım. Şaşkındım.

"Bir nedene ihtiyacımız var mı sence? Hadi bir maç yapalım."

PROMÝSE-

Promise ~jenkaiWhere stories live. Discover now