1.2

819 69 60
                                    

jennie: ne dedin?

anonim: soru sorma

anonim: çabuk gel kıçım dondu!

görüldü ✔✔(00.04)

Çalışma masamdan kalkıp telefonu arka cebime attım. Kapının oraya gidip partmantodan ceketimi kollarımdan geçirdim. Saçlarım ceketin içinde kalmıştı. Önemsemedim. Başıma siyah beremi geçirip siyah botlarımı ayaklarıma geçirdim.

Park evimin hemen hemen karşısına geliyordu. Bu yüzden evden çıkıp kapıyı hızla kilitledim. Anahtarı ceketimin cebine attıktan sonra koşar adımlarla parka ilerledim.

Gecenin bir yarısı buraya geldiğim için kendimi bir kaçık gibi hissediyordum. Etrafı aydınlatan sokak lambaları olmasaydı burası zifiri karanlık olurdu. Hava buz gibiydi. Öyle ki parmaklarını hissedemiyordum.

Parka hızlıca göz attım. Kimse yoktu. Arka cebimdeki telefon titrediğinde hızla çıkartıp olduğum yerde sallanıyordum. Gerçekten de soğuktu.

anonim: geldin

"Nerdesin?" Diye bağırdım. Sesim soğuktan dolayı titremişti.

anonim: parktayım.

"Çıksana ortaya artık."

anonim: kafayı yemedim daha

"Ne yapmamı bekliyorsun?" Diye yakındım kendi kendime homurdanarak. Bağırıyordum. Bakışlarım etrafı tarafı ama kimse yoktu.

anonim: Başındaki bereyi gözlerine kadar kapat ve açma.

anonim: yanına geleceğim.

"Saçmalama istersen."

anonim: ne saçmalaması kızım

anonim: hadisene kıçım dondu diyorum sana

"Tamam."

Donan ellerimi zorlayarak başıma geçirdiğim bereyi gözlerime kadar  çektim ve görüş açımı sıfıra indirdim.

"Hiçbir şey görmü..."

Bir anda bana sarılan kollarla birlikte lafım yarim kalmıştı.

Kalp atışını hissedebiliyordum.

Çok hızlı atıyordu.

Üşüyen ellerime rağmen kollarımı onun ince beline sardım. Çok güzel sarılıyordu.

Kokusu... neden bu kadar huzur veriyordu ki?

"Kalp atışların çok hızlı."

Gözlerimi sıkıca kapatmıştım. Tanımadığım biriyle sarılıyor oluşum beni neden rahatsız etmiyordu. Kendimi azarlamam gerekiyordu.

"Konuşmayacak mısın?" Diye sordum yavaşça.

Dudaklarından dökülen tek şey 'cık' oldu.

Buz gibi hava neden bir anda bu kadar sıcak olmuştu ki? Hey bir saniye! Yanaklarım? Yanıyor!

"Gerçeksin."

Dedim ona daha sıkı sarılırken. Sahi kaç dakikadır sarılıyorduk birbirimize?

Güldü.

Hani şey gibi böyle kıkırdar gibi. Kahkaha atarken ne kadar güzel görünüyordur acaba?

Yavaşça benden ayrıldığında ben hala onu göremiyordum ama onun yoğun bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum.

Başımı hafifçe kaldırdığımda simsiyah silüetten başka hiçbir şey yoktu.

Onu görmek istiyordum. Ama bir yandan da onu görmek istemiyordum. Bu ikilem benim canıma okuyordu.

"Gitmem gerekiyor." Dedim yavaşça. Elimi bir anda tuttu ve parmaklarımın arasından bir şey geçirdi. Eldiven?

Diğer elime de eldiveni geçirdikten sonra elini yanağıma koydu. Bir süre öylece bekledi. Ardından beni omuzlarımdan tuttuğu gibi arkama döndürdü. Beklemediğim bir anda başımda ki bereyi kaptığı gibi gitti.

Ne ara olduğunu anlayamamıştım resmen. Ayak sesleri kesilene kadar arkamı dönmedim. Bir süre sonra da ellerimdeki eldivenlere baktım. Yüzüme yerleşen gülümseme de neyin nesiydi böyle?

Daha fazla dışarıda beklersem hasta olacağından arkamı dönüp koşar adım eve gittim. Odama geçip eldivenleri masanın üzerine bıraktığımda cebimdeki telefonum titredi.

anonim: kokun

anonim: canımı çok yaktı.

anonim: yaraların

anobim: canımı çok yaktı

anonim: izin ver

anonim: kendi ellerimle iyileştireyim seni

görüldü ✔✔(00.26)

PROMISE

instagram: cessaverunt

Promise ~jenkaiWhere stories live. Discover now