3.7

569 51 11
                                    

gün geçtikçe daha da büyüyoruz, mikemmel!

ilgiden dolayı herkese tek tek teşekkür ederim.

satır aralasında ki yorumlar ve bolca sevgi görmek isterim aslında.

ilgi yoğun olursa gün geçmeden yeni bölüm de gelebilir.

teşekkür ederim.


"Alt tarafı iki günlüğüne gidiyoruz Lalisa!" kapının ordan büyük valizin içinde ki kıyafetleri görünce. "İki saatlik yol ve sadece iki günlüğüne. Anlıyor musun beni? Taşınmıyoruz."

Valizin kapağını örtmeye çalıştığında başarılı olmuş sayılmazdı. Valiz kapanmamıştı. Valizin üstüne oturup yandan fermuarını çekmeye çalışırken ecel terleri döküyordu.

"Alt tarafı lazım olabileceğini düşündüğüm şeyleri aldım Jennie. Abartma sen de. Gel de yardım etsene bana ya canım çıktı burda."

Birkaç dakikalık uğraş sonucunda kapatabilmiştik ama daha ben odadan çıkıp kendi valizimi hazırlamak için odadan çıkacakken Lalisa'nın valizinden bir ses gelmişti. Yırtılma sesi. Valiz patlamıştı.

Sonuç olarak Lalisa evden çıkıp daha küçük bir valiz alarak söylene söylene  eve dönerken bende o evde yokken kendi valizimi hazırlamış arta olsan zamanda da salonda tekli koltuğa uzanmış televizyonda ki hayvan belgeselini izliyordum.

Okul, kafa dağıtmamız ve sınavlara daha iyi odaklanabilmemiz için bir kamp planı hazırlamışlardı. Başta gitmek istemesem de bu sıralar dağınık başımı temiz havayla düzeltmeyi amaçlıyordum.

Belki en büyük etki Lalisa olabilirdi. Beni tehtid etmişti. Kampa gelenlerin isimlerin listesini okul panosuna konmuştu ve Jongin'in yanında ki gamzeli çocuğun da listede olduğunu görünce ders zilini umursamadan adımızı yazdırmıştık.

Dün gece ise adını listeden tek tek inceleyip bulup öğrendiği Sehun'la tuhaf fantaziler kuruyordu. En basitinden onu yalnız başına yakalayıp ormana kaçırmak istediğinden bahsetmişti. Bu çılgıncaydı ama yapabilirdi. Ondan her şey beklenirdi.

"Sen ne zaman hazırlandın?" Lalisa mor renkte ki valizi iki eliyle sıkıca tutarak kapının önüne bıraktı.

"Sen valiz almaya gittiğinde hazırlamıştım." dedim karnımın üstüne koyduğum kumandayı elime alıp ekranı kapatırken.

"Bu yüzyıla hiç yakışmıyorsun güzelim." Elinde ki ruju havaya sallayıp yukarıya bakıp gözlerini devirdi. "Senin neslin yıllarca önce yok oldu. Şimdi dışarıya ek kıyafet ve bir su kadar yaşam nedeni haline gelen makyaj malzemeleri olmadan dışarıya çıkmayan bir sürü genç kız var. Doğruyu söyle uzun saçlı bir erkekle konuşmuyorum değil mi?"

Duraksadı. "İndir donunu!" diye üstüme  yürüdüğünde oturduğum yerden fırlayıp dış kapıya doğru koştum.

"Uzak dur benden sarı Çaki. Ellerini o  yüzyıl saçmalığına bulaştırdığın hastalıktan uzak tut beni. Kalem tutması gerekiyor o elin kalem! Ruj ya da fondöten değil."

Üzerime partmantodan kalın siyah montumu geçirip askıda duran anonim ait olan siyah eldivenleri parmaklarımın arasından geçirdim. Güzel bir kokusu vardı. Parfüm değil de daha çok kendine ait bir koku gibiydi.

İkimizde evden birer valiz ve sırt çantasıyla çıktığımız gibi okula yürürük. Hava çok soğuktu ve sabahın köründe yaptığım banyo yüzünden saçlarım hala nemliydi. Saçlarım ince olmasına rağmen geç kuruyordu ve bu soğukta da kurmasına imkan yoktu.

Okula geldiğimizde büyük bir otobüs okulun  açık otoparkında duruyordu. Öğrenciler ve birkaç hocadan başka okulda kimse yoktu. Bugün hafta sonu olduğu için diğer öğrenciler yoktu. Pazartesi kaldığımız yerden devam edecek olmamız aklıma geldikçe bu düşünceyi kovuyordum.

Kalabalığa doğru yürüdüğümüzde dalgın dalgın duran Yoojung'u görmemle adımlarımın yönü ona doğru dönmüştü.

"Hey." dedim yanına vardığımızda.

Bizi fark ettiğinde gülümsedi. Gözleri tamamen yok oluyordu. "Hey. Selam."

"Gelmişler." dedi Lalisa heyecanla. Koluma dokunup bedenimi sağ tarafa çevirip Jongin'in arkadaşı Sehun'u  işaret etmeye başladı.

Üzerinde siyah kazak ve siyah deri ceket vardı. Siyah pantolon ve siyah bot. Koyu kestane saçlarını boyatmış olmalıydı. Geçen daha açık renkteydi.

Ama bakışlarım yanında duran kollarını göğsünde bağlamış, dirseğine kadar sıvadığı koyu yeşil kazaklı, siyah pantolon ve siyah botlu Jongin'e kaymıştı. Bu soğukta üşümüyor muydu?

Ben evden çıkmadan önce birkaç kat daha giyinmeyi düşünürken onun tek parça kıyafetle rahat rahat hareket etmesi bazı şeylere aykırıydı.

Dostum burası Seoul! Esmer tenini  bembeyaz edebilir.

Ama öyle bir şey yoktu. Hala esmerdi.

"Takıntılı sapık oldun başımıza." dedim önüme dönerken. Farkında değilim değil aslında ben de biraz önce bir sapık gibi Jongin'i dikizlemiştim.

"Bencede. Ama eğer hoşlanıyorsan niye onunla tanışmıyorsun ki?" dedi Yoojung.

Lalisa Yoojung'a bir süre öylece baktı. Bunu daha yeni fark ediyormuş gibi görünüyordu ama öyle değildi. Asla birinci adımı o atmazdı.

"Olmaz. Ben gitmem. Kendi gelsin canım. Sevme işi benden hem."

"Bak bizim sınıfta bir kız var Aera diye. Biliyorsundur büyük ihtimalle. O yazıyor sürekli. Seninkinin bir dikkatini çekse hazır ondan da olursun." dediğinde Lalisa Yoojung'a öyle bir dönüş yaptı ki gülümsemeden edemedim.

"O kız sevgili yapmıyor ki? Haftada bir değiştiriyor. Ama kız çok güzel ya. Bakar valla bakar bu çocuk o salağa." Omuzları düşmüştü Lalisa'nın.

"Canını sıkma sen. Üçümüz bir olursak buna izin vermeyiz." dedim omzunu yavaşça sıktım.

Bana doğru döndü gülümseyerek. "Acaba kızı ormanda yolunu mu kaybettirsek? Ya da çadırının içine solucanlar mı atsak? Aslında gece kızı korkutsak-"

"Lalisa saçmalama!" diye yükseldim bir anda. "Cani misin sen?"

"O zaman seni Jongin'e ayarlayalım. Sen de yenge ayağına onu bana yaparsın? Bu daha güzel fikir. Ha? Ne dersin?"

Alnına bir şaplak attığımda benden hızla uzaklaşıp okul otobüsün oraya doğru koşturmaya başlamıştı.

"Bekle beni bebeğim." koşarken bana doğru dönüp bağırdığında arkasından öylece bakakalmıştım.

Yoojung'un kahkahasıyla ona doğru dönmüştü. Kaşlarımı çatarak ona dik dik baktığımda "Bence de güzel plan. Yakışırsınız hem de." dediğinde gözlerimi irice açtım.

"Sen de mi?" diye sordum. "Onu durdurmam lazım." dedim valizimi aldığım gibi Lalisa'nın yanına doğru giderken.

Kamp falan istemiyorum. Vazgeçtim. Eve gitmek istiyorum.

Hem de hemen.

Lalisa seni sarı Çaki! Aklından geçenlerden korkuyorum.

PROMİSE

Promise ~jenkaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin