Jason

28.3K 2K 45
                                    

Gerçekten yalanın boyutu olabilir mi ? Ya da sınırı ? Ne kadar büyük olabilir bir yalan ? Hayatınızı ne kadar alt üst edebilir ? Ya da herkes doğruyu bilirken nasıl siz bu kadar her şeyden habersiz olursunuz ?
Yaratılmak derken ? Annen veya baban yok derken ? Herhangi bir aileye de sahip değilim. 19 yıldır yanında bulunduğum , beni büyüten insanlar gerçek ailem değil. Her şey sadece kurgulanmış bir düzenden ibaret... Kafam artık almıyordu. Cümleler beynimde zonklamaya başlamıştı. Ağlamak var gücümle bağırmak istiyordum. Koşarak kaçarsam belki beni yakalayamazlardı. Yakalasalar da belki beni kalmam için zorlamazlardı. Bunca şeyden sonra beni buna zorlamazlardı. Anlayış gösterebilirlerdi. Olanları babama anlatırsam beni dinler mantıklı bir açıklama yapardı. Mutlaka mantıklı bir açıklaması olması lazımdı. Tüm bunların saçmalık olduğunu , bir çuval dolusu delinin yanında sıkışıp kaldığımı söylerdi. Kaçtığım için şanslı olduğumu , çok meraklandıklarını falan anlatırdı. Normal hayatıma kaldığım yerden devam ederdim. Hiçbir şey yaşanmamış , bir kabustan uyanmışım gibi devam ederdim.
Hiçbirini yapmadım. Yapamadım. Bu gücü kendimde bulmadım. Bacaklarımı hissetmiyordum bile. Kaçmak bir kenara ayağa kalkıp yürüyebileceğimi bile düşünmüyordum. Bırak kaçmayı adım atacak hâlim yoktu. Yutkunarak gözlerimi kapattım. İlk kez içimden bir şeylerin gerçek olmamasını diledim. Bayılmış olmayı ve biraz sonra okulun revirinde uyanmayı diledim. Jason'ın beni hiç bulamamasını , beni buraya kaçırır gibi getirmemesini diledim. Gözlerimi açtığımda gerçekliğin göbeğinde olduğumu hissedebiliyordum. Tam ortasında olduğumu ve reddedilemez olduğunu... Koltuğa çökmüş gibi oturarak halının desenlerini incelemeye başladım. Tek kelime etmedim. Yerimden kıpırdamadım bile. Tepki vermedim tam Ava'nın istediği gibi. Sanırım bu derece ifadesiz kalmam da onu korkutmuştu. Ava endişeli bir ifadeyle bana bakıyordu. Sol elinin baş parmağını ağzına götürmüş sürekli tırnağını ısırıyordu. Herhangi bir tepki beklediği her hâlinden belliydi. Tam o sırada Noah ve Jason merdivenin tepesinde belirdiler. Bakışlarımı onlara çevirmesem de geldiklerini görebiliyordum. Ayak seslerine odaklanmıştım. Konuşmalarını algılayabilecek durumda olmasam da ses tonlarından hala kavga halinde olduklarını anlamıştım. Noah sürekli konuşup Jason'a dikleniyordu. Kahkahalarını da duyabiliyordum. Jason'ın pek onu umursadığı söylenemezdi. Kısa cevaplar veriyordu. Bakışlarını üzerimde hissediyordum ama kafamı kaldırmadım bile. Şu an yeterince gergindim ve Jason ile aramda anlamadığım bir şeyler vardı. Tuhaf bir şey... Gergin bir his... Sanki benimle sessizce konuşuyordu. Onu duymasam da her geçen saniye biraz daha içimi okuyordu. Benliğimi ele geçiriyordu. Bir an beni çırılçıplak görüyormuş gibi hissettim. Düşüncelerimi görebiliyormuş gibi. Olabildiğince ondan etkilenmemeye çabalıyordum ama aynı odada pek mümkün olmuyordu. Ava ikisine de selam verdi. Aynı zamanda imalı bir şekilde beni işaret ediyordu. "Her şeyden haberi var. Her şeyi anlattım ve şimdi ne yapacağımı bilmiyorum. Yardım edin." der gibi bir hâli vardı. Noah koltuklardan birine yayılırken Jason camın önüne geçip sırtını bize döndü. İkisi de Ava'yı pek dikkate almamıştı. Jason bileğindeki siyah kalın deri bilekliğini sıkılaştırıyordu. Sesi çok rahatsız ediciydi. İpleri sıktıkça sanki nefesim kesiliyordu. Sanki ipler benim boynuma geçirilmiş gibi hissediyordum. Havadaki gerginlik beni daha kötü etkiliyordu. Bunca şeyin arasında kapı kırılır gibi çarptı. Bir anda Jackson salona girdi. Çok telaşlıydı bir o kadar da ateş püsküren bir havası vardı. Jason anında arkasına döndü. Sanki Jackson'ın söyleyeceklerini biliyormuş gibi endişe ve öfke karışımı bir tavırla bana bakıyordu. "Sanırım biraz ani olacak ama Alison eğitime başlamalısın. Yemin etmen gerek. Aris Yemin'i etmen lazım. En kısa zamanda. Noah ve Jason sonrasında sizinle konuşacaklarım var." dedi Jackson. Ciddi anlamda endişeli gözüküyordu. Noah "Erken değil mi Jack ? Kız daha yeni geldi ve sen onu direkt eğitime mi gönderiyorsun ? Daha kim olduğunu bile bildiğini sanmıyorum. Biraz zaman tanıyalım." dediğinde Jason ve Jack birbirlerine baktılar. "Bunu yemin ederken öğrenebilir Noah." diye fısıldadı Jack. "Hey ? Bu kadar acele etme nedenin ne ? Bir terslik mi var Jackson ?" diye sorduğunda Noah'a Jason cevap verdi. Bilekliğini bileğinden tamamen çıkararak Noah'a döndü ve "Walter geldiğini biliyor." diye fısıldadı dudaklarının arasından. Babasına ismiyle bir yabancıymış gibi hitap ediyordu. İfadesi kaskatı kesilmişti. İlk gördüğümden daha sert bir tavrı vardı şu an. Noah hafifçe toparlanarak dirseklerini dizlerine koydu. Odadaki herkes bir anda ciddileşmişti. "Nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz ? Jason onu olabilecek en gizli şekilde getirdi. Okuldan aldığı sırada evet bir patlama yaşanmış olabilir ama bu kadar kısa sürede öğrenmesi imkansız değil mi ?" diye sorduğunda Jack lafa girdi "Alison'ın elementini hissetmemesi imkansız Noah. Ariçem'e girdiği anda bunu hissetmiştir. Yerini henüz bilmese de..." Alison'ın elementi derken ne dediğine dair en ufak bir fikrim yoktu ve sabrım taşmak üzereydi artık daha fazla dayanamayarak konuya atladım "Bir dakika. Burada olduğumu bilmesi neyi değiştirir ki ?" diye sorduğumda Jason bakışlarını bana çevirerek : "Senin için gelecektir. En kısa zamanda." dedi.

ARİÇEMWhere stories live. Discover now