70 : i'll be your home

1.9K 133 384
                                    

Nct Dream, Dear Dream.

23:00

Ara vererek ilerlediğimiz pratiklerin ardından yurda gitme vakti geldiğinde toparlanmamız uzun sürmemişti, Geonyung bizi otoparkta arabada beklediğini söylemiş ve gitmişti biz de ağrıyan kaslarımızla aşağı inmiştik.

Baş ağrım geçmişti ama şüphenin tohumları, boşluğu tetikliyordu. Notu düşünmemek elimde değildi. Aptal. Aptaldı ve bunun farkındaydı.

Aklını başına Verena'nın yumruğu bile getirememiş olsa gerekti. Bana aptalca bir not bırakacağına gelip konuşabilirdi. Gerçi artık benim de onu kabul edip etmeyeceğim belli değildi.

"Şunlara bak." Iren kendi kendine konuşur gibi homurdandığında işaret ettiği yere baktım.
Otoparktaki büyük kolonlardan birine yaslanmış gülüşüyorlardı. Lucas vardı, Mark vardı. Arabanın içindekileri seçememiştim. Birini bekliyor gibi görünüyorlardı. Belki bir üyeyi.

Gözlerimi önüme çekerken Mark'ın bakışları beni yakaladı ancak adımlarımı hızlandırıp arabaya ilerledim, kızlar arkada kalmıştı. Cam kenarına geçip kulaklıklarımı takıp telefonuma bakınmaya başladığım sırada kızlar da yerlerine geçince araba harekete geçti.

Annemin mesajlarına cevap verdim. Instagram ve Twitter'a göz attım. Sonra mesajlara girdim. Kakaotalk ve Whatsapp. Mark'la son konuşmamızın üzerinden geçen zaman bir zaman kaybıydı. Yani, bu zamanı üzülerek geçirmek bana kayıptan başka bir şey vermemişti. Aslında üzülmek de değildi, kırılmış ve sinirlenmiştim. Bana aptalca davranmıştı. Sanki daha ergenliğe yeni girmiş, toy bir çocuktu. Nasıl bu kadar dengesiz ve bencil olmayı başarabilmişti?

Kızlarla araba yolculuğumuz sessiz sürdü. Herkes yorulmuştu ve gittiğimizde de odalarımıza çekildik. Iyi bir uyku çekmek için uykuya yenik düşmeden duşa girdim. Saçlarımı kurutup pijamalarımı giydikten sonra yatağıma sırt üstü yatıp yorganı kafama kadar çektim. Bir süre sonra daldığımı, bir süre sonra uyandığımda fark ettim. Çok kısa bir süre olmuştu. Telefonum komodinin üzerinde durmadan titriyordu. O kadar yorgundum ki, kolumu kaldırıp alana kadar çalması sonlanmıştı.

Ekrana baktım. Şaşırmadım. Sadece saçma bir heyecan yerini sinire bıraktı. Arayan Mark'tı. Saat 1'i geçiyordu. Geri aramayacaktım elbette. Telefonu yerine bırakırken bildirim sesiyle irkildim.

mark lee: konuşalım aç

Ciddi miydi o? Hâlâ? Hâlâ, bencil davranıyordu.
Tam telefonu tekrar bırakacakken tekrar arama başladı. Ses kısma düğmesine basınca titremesi son buldu. Telefonu komodine bırakıp uyumaya geri dönmek için cenin pozisyonumu aldım.

Ama aptalın biri uykumu kaçırıp gitmişti.

Neden birini gecenin yarısı rahatsız ederdin ki? Insanlar birbirlerini severken, saygılarını kaybetmeye başlamıştı. Beni sevdiği için hâlâ konuşmak istiyorsa, saygısını kaybetmişti. Saygısız, aptal.

Tekrar titremeye başladı. Ses tuşuna bastım tekrar. Sonra bildirim sesi. Ardından tekrar arama başladı ve ben tekrar ses tuşuna bastım. Yine bildirim titreşimi bir kere çıkınca açıp mesajlara girdim.

mark lee: renee aç

mark lee: bu saatte uyumuş olamazsın

Idol Of Idol Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin