55 : my mistakes were made for you

1.1K 124 227
                                    

23:00

"Mark."

Yutkunduğu an sesi kulaklarıma ulaşıp tüylerimi ürpertti, başım boynuna yakındı. "Hm?"

"Her seferinde bunu söylemekten hoşlanmıyorum ama gitmen gerek. Başın belaya girerse seni bir daha görememek kötü olur."

Burnundan sert bir nefes verdi. "Yine kaçıp gelmeye çalışırım."

"Normal bir randevumuz olamayacağını kabullenmiştim zaten." Diye mırıldanarak doğruldum ve yüzüne baktım.

Gözleri iyice kısılmıştı mayışmış ve uykulu bir şekilde. Hafif gülümsüyordu. "Biliyor musun? Eğer normal bir hayatta tanışsaydık, bu kadar keyifli olmazdı belki."

Kaşlarım havalandı. "Ben yine senin başka kızlarla birlikte oluşunu izlerdim, buna şüphem yok."

Bu sözümle keyfi kaçmış gibi gözlerini kaçırdı. "Gidiyorum ben." Ceketini alıp giyerken ayaklandı.

Onu oturduğum yerden, kafamı kaldırarak izledim. "Hoşçakal öpücüğü yok. Öyle olsun."

"Eğer hoşçakal diye öpersem bununla kalmayacağını sen de biliyorsun."

Dudaklarımı birbirine bastırıp kafamı salladım. Ayağa kalktığımda Mark uzanıp kollarını belime sardı ve dudaklarını saçlarıma bastırdı. "Ben de kaçıp geleceğim." Diye homurdandım huysuzca.

"Şaka yapmıştım. Sen gelme. Hem daha yoğunsun. Inanamıyorum... Resmen çıkış yapacaksın."

Kaşlarımı çatarak yüzüne baktım. "Neden öyle dedin ki?"

Omuz silkti. "Bilmiyorum. Seni bu hayatın içinde debelenirken görmek hoş olmayacak. Bir sürü insanın sevgisine de hakaretine de katlanmak zorunda kalacaksın."

"Onlara pek baktığım söylenemez. Bana güçsüz demeye çalışmıyorsun umarım."

"Hayır, kesinlikle." Diye reddetti beni. "Umursamasan da seni kırmaları hoşuma gitmeyecek."

Kafamı ağır ağır salladım. "Ben de seni kırılırken ve yorulurken görürken pek hoş hissetmiyorum."

Derin bir nefes alıp kafasını geriye doğru attı. Boynu bütün ayrıntılarıyla gözlerimin önüne serildiğinde bu kısa sürdü. Bana bakıp burukça gülümsediğinde kalbimdeki sarsıntıyı hissettim.  "Gitmem gerek."

Ellerimi göğsüne koyup yakalarını düzeltirken bakışlarımı gözlerinden çektim. "Her şey güzel ilerliyor, her şey yolunda, biz iyiyiz. Değil mi?"

Ellerini belime yerleştirdi. "Evet. Biz, iyiyiz."

"Eğlenmeye çalış. Her zamanki gibi." Diye mırıldanıp gülümsediğimde göz kırpıp kafasını olumlu bir şekilde salladı. Sonra uzanıp şakağıma bir öpücük daha kondurduğunda yine soyutlanıp uçuyormuş gibi hissettim ve yine olduğum yere döndüm.

Birlikte daireden çıktıktan sonra ben kapıyı kilitlerken Mark bana veda edip hızla aşağı inmişti. Ben kapıyı kilitleyip bir süre sensörlü lambanın altında duraksadım, merdivenleri inip kızlarla kaldığımız dairenin önünde durduğumda sensörlü lamba kapandı. Gittiğinde tuhaf hissetmiştim; buruk gibi, yarım bırakılmış filmin devamını merak eder gibi. Sebebini anlayamamıştım ama kendi kafamın içinde cirit atan kalabalığa döndüğüm an yine kendime kızmaya başlamıştım.

Idol Of Idol Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin