5. Bölüm

87.1K 4.1K 2K
                                    

*BATUDAN*

Defnenin kapısında oturmuş onu düşünüyordum. Acaba bizi kabul edecek miydi? Eğer etmezse ne yapacaktık? Ben düşüncelere dalmışken birden kapı açıldı ve Defne yüzü kıpkırmızı şekilde dışarı çıktı. Hızla yanına doğru yürümeye başladım.

Kendini birden çimenlere atınca ne yapacağımı şaşırıp suratına baktım. Nefes alamıyor gibi görünüyordu. Hemen elimdeki su şişesini ağzına dayadım. Zorla da olsa bi kaç yudum içti. Sonra derin bi nefes aldı. Bana döndü ve şaşkınca baktı.

Hemen ne olduğuyla ilgili bi kac soru sordum oysa teşekkür edip, eyvallah diyip gitti. Bi çocukla taksiye bindiler. Bu kim lan? Ağzını burnunu kırarım lan ben bunun.

Hemen arabama atlayıp taksiyi takip etmeye başladım. Ali abinin olduğu hastaneye gelince biraz şaşırmıştım. Acaba bi şey mi olmuştu.

Onlar içeriye girdikten bir süre sonra bende girdim. Ali abiye Defneyi görüp görmediğini sormak için yanına gidecekken kapıda gördüğüm şeyle yere çakıldım.

Defne abime sarılıyordu...

*DEFNEDEN*

"Eğer bugün benimle gelirsen Berkin tedavi masraflarını karşılayacağım."

Dediği şeyle şoka girmiştim. Gerçekten böyle bi şeyi yapar mıydı? Bu benim için çok önemli ve değerli bi şeydi. Bi an kendimi kaybedip ona sarıldım. Düşünmeden hareket etmiştim. Ama o an buna çok ihtiyacım vardı. Önce biraz afallasada o da hemen kollarını bana sardı.

O da bana sarılınca içim bi tuhaf oldu ve hıçkırarak ağlamaya başladım. O da beni sakinleştirmeye çalışıyordu.

"Sakin ol güzelim. Ağlama. Kabul ediyorsun değil mi?" hızla ondan ayrılıp konuşmaya başladım.

"E-evet, lütfen. Cidden bunu yapar mısın? Benim için bunu yapar mısın?" ellerini tutmuştum. Eğer bunu yaparsa ona minnettar olacaktım. Önce tuttuğum ellerine baktı. Sonra yutkundu ve konuşmaya başladı.

"Güzelim sen istersinde ben yapmaz mıyım? Sen sadece üzülme tamam mı?"

Şu an onu öpmemek için zor duruyordum. Göz yaşlarımın arasından başımı salladım. Telefonumun çalmasıyla ellerimi ondan çektim. Telefona baktığımda Emirin aradığını gördüm. Derin bi nefes alıp açtım.

"Defne nerdesin? Geldim ben hastaneye."

Ona hemen Ali abinin odasını tarif edip kapısında olduğumuzu söyledim. 2 dakika sonra Emirin Defne diye seslenmesiyle o tarafa döndüm. Dönmemle Emirin az gerisinde kalan Kaanın kardeşini gördüm. Abim diyemiyordum. Her neyse.

"Emir." dedim ve koşarak üstüne atladım. Sıkı sıkı sardım onu. O da aynı şekilde beni ama yaralarıma dikkat ederek sarılıyordu.

"Nolmuş bebeğim Berke? Sen nasılsın? İyi misin? Hem sen neden koştun? Ya nefesin gitseydi? İlaçların yanında mı? Berk nerde?"

"Sakin ol. Sana anlatacaklarım var. Ve bana inanama-"

Lafımı bitirmeden Emirin üstünden çekilmem bir oldu. Beni alan kişiye baktım. Kaandı. Emir hemen lafa atladı ve beni arkasına çekti.

"Noluyor lan? Sen kimsin? Defneye nasıl dokunursun?" Emirin konuşmasıyla Kaanın kaşları çatıldı.

"Asıl sen kimsin lan? Hayırdır? Benim kardeşime nasıl sarılırsın?" Emir durumu çakmış olacak ki yüzü değişti. Bi bana baktı bi de Kaana. Sonra bana dönüp;

"Gel seninle dışarı çıkalım." dedi. Bende başımı salladım ve elini tutup yürümeye başladım.
.
.
.

Emire her şeyi en ufak ayrıntısına kadar anlattım. Biz konuşurken Ekin yanımıza gelip eve gideceğini söylemişti. Amaan bananee?

Abilerim ve İkizim ||tamamlandıDär berättelser lever. Upptäck nu