-6-

711 105 193
                                    

                          🎶Tom Odell - Numb

Ups! Tento obrázek porušuje naše pokyny k obsahu. Před publikováním ho, prosím, buď odstraň, nebo nahraď jiným.

🎶Tom Odell - Numb

Yalnızlık bitmeyen bir savaştı. Ben karşılık verdikçe o daha güçlü geri geliyordu. Evet, ona karşılık vermemin anlamsız ve gülünç olduğunu biliyordum. Bir yerlerde çok derinde sahibini bilmediğim bir ses kaybolduğumu düşündüğüm anlarda savaşmam için yalvarıyordu bana. Ellerimi bıraksın istiyordum o sesten çünkü ellerimi her tuttuğunda binlerce kez daha çabalayacaktım.

Kütüphaneye doğru yürürken sis daha da artmış ve ormanı neredeyse görünmez hale getirmişti. Emir'in hayatımdaki varlığı gibiydi sis bulutu. Hem her yerdeydi hem de yoktu. Dokunsam dağılacaktı ama görüş alanımı kısıtlıyordu. Onu düşündükçe kendi dünyam yok oluyor bütün düşüncelerim zehirleniyordu.

Adımlarımın yankılarından başka bir sesin olmadığı taş avluda ilerlediğim sırada telefonumun zil sesi neredeyse takılıp düşmeme sebep olmuştu.

"Sen sormadan söyleyeyim, ders çalışmak için kütüphaneye gidiyorum Hande."

"Tamam, ben de gidiyorum kütüphaneye. Kahve bile aldım ikimize, seni bekliyorum. Kapının önündeyim."

"Sen içeri geç. Benim gelmem biraz sürecek."

"Tamam, üst kata çıkıyorum. Çabuk gel."deyip kapattı sabırsız bir sesle. Neler olduğunu anlatmazsam beni meraklı lazer bakışlarıyla öldürebilirdi. Artık büyük ve uzun bir açıklama yapmak zorundaydım sanırım.

Filmin bu sahnesi herkesin bana kahve aldığı ve beklemediğim süprizlerle dolu olan kısım olmalıydı. Kuzey arabamın anahtarını getirdiğinde ona ceketini geri vermeliydim. Ceketini yanıma almayı bile akıl edememiştim. Kafam neredeydi gerçekten benim? Emir'in yok etmediği bir beyin hücrem kalmış mıydı kullanabileceğim?

Adımlarımı yurt binalarının olduğu yola yönlendirdim. Kütüphaneye pek de uzakta değildi binamız, Kuzey'in ceketini alıp dönmem uzun sürmezdi. Merdivenleri hızlı hızlı çıkıp odamın kapısını açtım. Nefes nefese kaldığım için yatağın üzerine oturdum ve gözlerimle hızlıca odayı taradım. Ceketi nereye koyduğumu hatırlamıyordum. Odadaki karışıklık da bana pek yardımcı olmuyordu.

Dolabımın kapağını açtım ve askıları birer birer kaydırmaya başladım. Belki de o kafa karışıklığı ile ceketi askıya asmıştım. Akşamki halimi düşünürsek aklım pek de yerinde değildi. Normal halimin tersiysem düzenli bir şekilde ceketi askıya asıp düzgün bir şekilde dolaba kaldırmış olabilirdim. Askıları hızlı hızlı geçtiğim halde görünürde siyah deri bir ceket olmadığı ortadaydı.

"Nerede bu salak ceket?"

Çığlık atmamak için kendimi zor tutuyordum. Bir şeyleri aramak hiç de bana göre değildi. Askıdan düşme ihtimaline karşı askıların aşağısındaki dolabın en arka bölümlerine doğru uzattım elimi. Kuzey'in değil ama bir başkasının ceketini bulmuştum. Kot ceketi yavaşça dolabımın en dip köşesinden dışarı çekerken dizlerimin üzerinde yavaşça yere düştüm.

Sensizlik Senfonisi Kde žijí příběhy. Začni objevovat