0.6

360 28 4
                                    

Arkadaşlar sık sık yeni bölüm atıyorum okunur diye en başından parça parça atarsam anlaşılacağını zannetmiyorum olayların, umarım seversiniz iyi okumalar :)

Sabah 08:04'dü alarmımı 4 defa peş peşe kurmuştum ve yine geç kalmıştım dersin başlamasına yaklaşık 30 dakika vardı yatağımdan olduğum gibi sıçrayıp formalarımı telaşla aramaya başladım bulup üzerime giydim saçımı dağınık topuz yapıp çantamı sırtıma alarak dış kapıya yöneldim annemin seslenişlerini duymuyordum bile .

"Kızım kahvaltı yapmayacak mısın?"

"Ne kahvaltısı anne okula geç kaldım hala kahvaltıdan bahsediyorsun ben çıkıyorum akşam görüşürüz" diyerek evden çıktım hızlı adımlarla okula doğru ilerlemeye başladım .
Yolda Cansu'nun sesiyle arkamı döndüm belliydi oda geç kalmıştı

"Günaydın Deren sende geç kaldın sanırım"

"Evet , acele etsek iyi olur"
Tekrar koşar adımlarla okulun kapısına kadar gitmiştik.
içeri girdiğimizde kantin katından sesler yükseliyordu merak ve endişe içinde aşağıya indik okulun çoğu oradaydı yoksa Bora mı gelmişti her geldiğinde etrafında bu kalabalığın oluşması saçmaydı ama galiba bu sefer geldiği için değildi bu kalabalık belliydi bir olay vardı.

Cansu kalabalığı görür görmez "Bora!!" Diye bağırarak yanlarına gitti Poyraz da oradaydı. Boraya engel olmaya çalışıyor "yapmasana oğlum öldüreceksin adamı" diyerek bağırıyordu .
Yaklaşık 5 dakika süren kavgadan sonra Bora sinirle kendine bir sandalye çekerek oturdu bacakları hala sinirden titriyordu.
Masmavi gözlerinden neredeyse ateş çıkacaktı Poyraz sessizliği bozdu bir anda

"Oğlum adamın yüzünü mahvettin tamam haklıydın ama çocuk ya şikayetçi olursa bi ton uğraşacağız"

Bora kafasını bi anda ayakta duran Poyraz'a çevirdi

"Size ne abi kıza burda nasıl bağırdı , itti görmedin mi kızın sessizliğini , görmediniz mi? Şikayetçi olmazsa adam değil bir daha olsa bir daha yaparım bu sefer dövmekle bırakmam! "

Cansu Bora'yı sakinleştirmeye çalışırken Bora'nın elleri görüş alanıma girmiş dikkatimi çekmişti . Elleri kanıyordu , belliydi canı yanıyordu ne kadar belli etmemeye çalışsa da .
Kendimi tutamayıp ellerini ellerimle tutup dizlerimin üstüne çöktüm.

"Ellerin kanıyor farkında değil misin?!"

Ellerini tutmamın şokunu yaşarcasına cevap verdi .

"Farkındayım , önemsiz"

Umursamaz tavrından dolayı sinirlendim iltihap kapacaktı , yarası açık kalamazdı.
"Sarmamız gerek açık kalmamalı"

"Gerek yok Deren alıştım geçer"
Dediklerini dinlemeyip çantama bağlı olan bandanamı alıp kanayan sağ elini tek elimle tutup sarmaya başladım bir süre oluşan sessizliği tekrar Poyraz bozdu

"Haydaaa , şok ! şok ! şok ! Dünyalar güzeli Deren okulumuzun popüler çocuğu Boraya bandanasını mı hediye ediyordu reklamlardan sonra sizlerleyiz" Cansu nun kıkırdamasıyla ayağa kalktım

"Tabiki hayır, sadece yardım etmeye çalıştım daha kötü olmasını hiçbirimiz istemeyiz değilmi?"

Poyraz , Cansu ve Bora'nın şaşkın bakışlarını üzerimde hissederken ilk ders çoktan bitmiş teneffüs zili çalmıştı

"Bora iyisin değil mi? istersen hastaneye gidip gösterelim "
Dedi Cansu aslında haklıydı hastaneye gidip pansuman yapılması gerekiyordu .

"Evet hastaneye gidip bi baktırsak iyi Olur " dedim

Bora ayağa kalkarak "Gerek yok dedim , yeterli bu kadar pansumanla , hastane ile uğraşacak halde değilim"

Poyraz onun inadı kırılmaz dercesine bakış attı ve yerden çantasını aldı "onu ikna etmekle uğraşırsak bu derse de giremeyeğiz çıksak iyi olur gençler"

Hepimiz onaylarcasına kafamızı sallayıp sınıfa çıktık koridordan geçerken bütün kızlar bana öldürmek istercesine bakıyordu neydi bu ? Bora ve Poyrazla takılıyorum diye kıskanılıyor muydum ? Bi an hoşuma gitmiş grurulanarak sınıfa çıkmıştım . Bora Tekin'in yanında olduğum için kıskanılıyordum , evet ben vardım, ben Deren Bodur.

Sınıfa geldiğimizde aynı bakışlar sınıftakilerde de vardı umursamaz bir şekilde yerime oturdum Poyraz'ın seslenişi ile ona doğru döndüm .

"Deroş matematik ödevini versene ya biliyosun kafa basmıyor sayısala"

"Tabiki bir saniye " çantamdan matematik ödevimi çıkartıp poyraz'a uzattım

" kralsın Deroşum" gülümseyerek önüme döndüm hoca gelmiş ve ders başlamışdı.

Edebiyat hocamız hepimize "gençler beş dakikalığına kalem ve defterlerinizi masaya bırakın ve beni dinleyin lütfen" diyerek bizi kendine odaklanmamızı sağladı.

"Hepinizin bu konuda dönüşüncelerini tek tek alacağım, aşk'ı bana tanımlamanızı istiyorum evet ilk sıradan başlayalım"
Diyerek çoğu kişinin fikrini almıştı sıra Cansuya gelmişti

"Aşk herkesin yaşayabileceği bir duygu değildir hocam , uzatmak istemiyorum her saniye onu düşünüp, yanında istemektir"
Dedi ve sıra bendeydi

"Evet Deren senin aşk hakkındaki düşüncen nedir?"

" aşk basit seven insanlara yakışan bir duygu değil , gerçekten bu duygunun hakkını verebilecek insanlar aşkı yaşamalı onu her gördüğünde hayallere kapılmak, onu kıskanmak , herşeyden Ön planda onu tutmak , her saniye sesini duymakdır aşk "

Konuşmam bittiğinde Bora ve Poyraz'ın bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum .
Hoca "Evet gayet etkileyici bir açıklama oldu teşekkürler Deren oturabilirsin" diyerek oturmamı istedi sıra Poyraz' a gelmişti

"Hocam valla ben hiç gerçekten aşık olmadım aşk nedir bilmem şu zamana kadar hep takıldım kısa süreli ilişkilerim oldu bir gün aşık olursam pankart bastırıp size duyuracağım emin olabilirsiniz"

Hoca küçük bir kahkaha atarak teşekkür etti sıra Boradaydı neydi onun aşk hakkındaki düşünceleri? Merak ediyordum. O sırada Bora ayağa bile kalkmadan tek düze bir sesle

"Aşk'a inanan biri değilim aşk nedir merak da etmedim , etmiyorum da"

Aşk'a inanmıyordu belkide yaşadığı kötü bir ilişki yüzünden aşk hakkında kötü düşünüyordu.
Hoca "pekala teşekkür ederiz Bora" diyerek dersi bitirdi

Teneffüs zili çalmış ve son dersi de bitirmiştik bende bitmiştim eve gidip yatağıma kendimi atmak için sabırsızlanıyordum resmen "servise gitmem gerek yarın okulda görüşürüz" diyerek servise doğru ilerledim 10 dakikalık bir yolculuktan sonra eve varmıştım.



PİS DÖRTLÜ  I TEXTİNGWhere stories live. Discover now