20| Yaşam belirtisi

8.1K 915 559
                                    

Gözümün önündeki enkaza bakarken yanaklarımdan süzülen yaşların sebebi ne etraftaki toz, ne de vücudumdaki kesiklerdi. Hyunjin oradaydı ve koca ev üstüne çökmüştü. Sigma dahi olsa hiçbir canlı yaklaşık 250 tonluk bir evin altında kalıp yaşayamazdı. 

Çöküntüden dolayı etrafı toz bulutu sarmış,  göz gözü görmez hale gelmişti.  İçinde zerre umut barındırmayan adımlarla enkaza doğru ilerlemeye başladım. 'Hyunjin...?' Gözlerimi moloz yığınlarına dikerken Hyunjin'in onların altında olmaması için dua ediyordum. Şayet eğer onların altındaysa bu onu çoktan kaybettiğim anlamına geliyordu. 

Bacaklarım bedenimi taşıyamayacak kadar güçsüzleşmişti. Dizlerimin üstüne yığılırken  ellerim kesilmesini umursamadan beton parçalarının üstünde geziniyordu. Kaldırsak bile bir şey değişmeyecekti. O ölmüştü. 

'O...neden öyle duruyor?' Diyen Chan Hyung'un beni kastettiğini sanmıştım.  'Bu şekilde durması normal değil.'

Gözümde birikmiş yaşlar ve toz net görmemi engelliyordu ama o benim far edemediğim bir şeyi fark etmişti. Başımı kaldırıp ona baktığımda bana değil de moloz yığınına şok olmuş bir ifadeyle baktığını gördüm. Onunla aynı yere baktığımda başta anlamasam da garipliği sonradan fark edebilmiştim. 

İlk bakışta dik düşmüş gibi görünen moloz yığınları çadır gibi bir yapı oluşturmuştu.  Tuhaf olan ise bu yapıyı ayakta tutan hiçbir şey yoktu. Tozdan dolayı hemen fark edememiştim ama moloz dikitleri yerle temas etmiyordu. Yüksekte değillerdi ama yere değmediklerine de emindim. Uçuyor gibi görünüyordu. 

Dikitler en üstten bir tomurcuk gibi açılmaya başladığında gözlerimden akan yaşlar arasında bir de gülmeye başlamıştım. 

İyi değildi, perişan haldeydi. Bütün vücudu kanla boyanmıştı, ayakta duracak hali yoktu...Ama yaşıyordu. 

Havada asılı duran dikitler aniden yere düştüğünde Hyunjin de yere yığıldı. Daha yaşıyor olmasının sevincini atlatamadan ruhsuz bir beden gibi yıkılıvermişti. Düşe kalka yanına vardığımda yere oturup başını dizlerime koydum. Ağzından,burnundan, gözlerinden,  kulaklarından...Bütün uzuvlarından kanlar akıyordu. Buna rağmen alevlerini yitirmemiş gözlerini gözlerime dikmişti. Öfke,  üzüntü, pişmanlık,  sevgi, nefret...Hepsini tek bir bakışına sığdırmıştı. Bir şey söylemek ister gibi dudakları aralandı ama ağzını açtığı an kan kusmaya başlamıştı. İnat etmiş, hala söylemek istediğini söylemekte kararlıydı ve bu zaten kötü olan durumunu daha kötü hale getiriyordu. 

Elimle ağzının kenarındaki kanı silerken susması için işaret parmağımı dudaklarına hafifçe bastırdım. 'Şşş...Konuşmak için çok...çok zamanımız olacak sevgilim...'

Söylediğimin doğru olup olmadığından ben bile emin değildim ama buna inanmak istiyordum. Daha çok zamanımız olmalıydı, olmak zorundaydı. Gözlerini sıkıca yumup açtığında dizimde yattığı için gözyaşı kulağına akıp gitti. Elini kaldırmaya çalıştığında tek başına yapamayacağını anlayıp elini tuttum. Avcunu dudaklarıma götürüp bastırırken onun elleri dudaklarımdan kayıp boynuma doğru yol aldı. Parmak uçları boynumdaki diş izlerine değdiğinde gözünden akan yaşlar yüzündeki kanla karışıp açık kırmızı rengini alıyordu.  

Başımı iki yana salladım. Başkasının bana sahip olduğunu düşünmesini istemiyordum. 'Mühürlenmedim...' Fısıltıyla söylediğim kelimeye inanmıyormuş gibi bir hali vardı. 

Eli kalan son gücünü de tüketip kucağıma düştü. Gözleri artık dayanacak hali kalmamışçasına kapanırken ellerime bulaşan kanı sıcaklığını her dakika yitiriyordu. Titreyen elimi kalbinin üstüne koyduğumda hissettiğim,  daha doğrusu hissedemediğim şeyle hıçkırarak ağlamaya başladım. Kalbim her zamankinden iki kat hızlı,  sanki onunki yerine de çarpıyormuş gibiydi. Parmaklarımı neredeyse parçalanmış olan bileğine yerleştirdiğimde hala bir şey hissetmiyordum. Tek istediğim ufak bir yaşam belirtisiydi. Başımı yan çevirip kulağımı burnuna yaklaştırdım. Pes etmiş bir ifadeyle gözlerimi sıkıca yumarken başımı göğsüne yasladım. Çığlık atmamak için dudaklarımı dişlerken bir cesede sarılıp ağlıyor gibi hissediyordum. Belki gibisi biraz fazlaydı.

Omegaverse | HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin