21| Mühürle beni

9.3K 918 1K
                                    

Ellerimi aramıza bir sınır koyan cama yasladım. En fazla kalın bir camdan bakabiliyordum ona. Her şey giderek daha da yorucu bir hal alıyordu. Hyunjin iyileşmiyordu, Derek kayıptı, insanlar korkuyordu, muhabirler etrafımızı sarmıştı,  ülkeler birbirine girmişti...Bir haftadan fazla olmuştu bütün bunlar olalı ve hiçbir şey düzelmiyordu. Alnımı cama yaslayıp gözlerimi kapattım, sadece ben ve o vardı. Ama ne o bana gelebiliyordu, ne ben ona gidenbiliyordum. Yaşlar sımsıkı kapattığım gözlerimden yanaklarıma akarken konuşmaya başladım.

 Yaşlar sımsıkı kapattığım gözlerimden yanaklarıma akarken konuşmaya başladım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

'Sevgilim...Sana sevgilim dediğimi duymak istemiyor muydun? Sen sevdiğimi söylememi? Bak...Bak şimdi söylüyorum ama...ama sen duymuyorsun. Seni seviyorum, seni en az senin beni sevdiğin kadar çok seviyorum...Ama seni sevmem kavuşmamıza yetmiyor...'

'Yeter.'

Akli dengemi kaybetmenin eşiğindeydim. Hatta çoktan kaybetmiştim bile. Elim yaslı olduğu camdan düşerken ağlamama devam ettim. Böyle bir ruh halindeyken Hyunjin'in sesini duymak iyi gelmiyordu. Büsbütün delirmiştim. Kafamı kaldırdığımda karşımda Hyunjin'i görecek kadar. Sahip olduğum bir aklım kalmıştı,  onu da kaybetmiştim. Ama o kadar gerçekti ki...Aramızda cam olmasa ona dokunabileceğim kadar yakındım, keşke dokunabilseydim.

Diğer kolunda serum takılı olduğundan, pulse oksimetre takılı elini cama yasladı. Yaraları bile aynı yerindeydi, basit bir halüsinasyon için bütün ayrıntıları doğruydu. Elimi kaldırıp eline yasladım, oyunun kocaman elleri ve benim minik ellerimin görüntüsünü her zaman çok sevmiştim. Yan yanayken ona hep bir dağ gözüyle bakmıştım, hep güvende hissettirmişti bana. Halüsinasyonun uçup gitmesini bekliyordum öylece. Ama gitmiyordu, karşımda durup buruk bir tebessümle yüzüme bakıyordu.

'Çok...'

Sesi zoraki çıkıyordu ama yine de konuşmaya devam etti. Bu kadar gerçekçi olması beni ürkütüyordu. Sanırım ciddi anlamda delirmiştim. Şaşırmıyordum gerçi, onca olaydan sonra bugüne kadar akıl sağlığımı yitirmeden gelmem büyük bir başarıydı.

'Çok zayıflamışsın... Çirkinsin.'

Gülümserken aynı anda ağlıyordum. Hayal bile olsa bu tam Hyunjin'in söyleyeceği bir şeydi. 

'Sende gerçek olamayacak kadar güzelsin...'

Her yanı yaralarla kaplı olsa da o hala çok güzeldi ve ne olursa olsun öyle kalacaktı. 

'Ben...Ben gerçeğim sevgilim.'

Gözlerim şaşkınlıkla fal taşı gibi açılmış ona bakarken cama yasladığım elim titriyordu. 

'Hem de hiç olmadığım kadar.'

Elimi camdan ayırıp geriye doğru adımladım. Burada durmak bana iyi gelmiyordu. Tüm bu olanların üstüne bir de kafayı yiyemezdim.  İnsanları bir de bununla uğraştıramazdım. Duyduğum kilit sesi ile kapıya döndüm. Ayaklarını sürüye sürüye  yanıma geliyordu ve bu ağlamamın daha da şiddetlenmesine sebep olmuştu. Ellerini belime sardığında kafamı kaldırıp ona baktım.

'Gerçeksin...'

Yaralı dudakları burnuma minik bir öpücük kondurdu.

'Gerçeğim...'

'Ben...Ben seni çok özledim. ' diyebildim ancak Hıçkırıklarımın arasında. Kolları belimi sıkı sıkı sararken acıtmamaya dikkat ederek boynuna doladım bende kollarımı. Giriş kapısı açılıp içeriye Hoseok Hyung ve Changbin girdiğinde yerlerinde donup kalmışlardı. Şoku kısa sürede atlatıp yanımıza gelirlerken Hyunjin konuşmaya başladı.

'Hyung...Ben kendi kendimi iyileştirebilirim. Bir şey yapmanıza gerek yok. Sadece...Sadece beni onunla yalnız bırakın.'

Başta tereddüt etseler de ikisi de Hyunjin'in sigma güçleriyle kendini iyileştirebileceğini biliyordu. Bu yüzden onlar odadan çıkarken biz de Hyunjin odasına girip yatağa oturduk. 'Nasıl iyileştireceksin kendini? Çok fazla yara-'

Beni kucağına çekip elimi tutarken dudaklarıma minik bir öpücük bıraktı. Yaralıydı ve üstünde oturduğum için canının yanacağını düşünerek kalkmaya yeltendim. 'Böyle kal.'

'Ama canın ac-'

Yine öperek beni susturduğunda diyecek bir şey bulamamıştım. 

'Seninleyken asla canım acımaz. Bana hayatımı geri kazandıran sensin sevgilim.  Varlığın bana güç veriyor.'

Söylediği her cümlenin ardından dudaklarıma, boynuma, yanaklarıma,  çeneme minik minik öpücükler konduruyordu ve her öpücüğün, her temasın ardından yaraları birer birer silinip gidiyordu. 'Beni...Beni sen iyileştiriyorsun sevgilim.'

Kolundaki serumu çekip fırlattığında beni kucağından indirip altına almıştı. Artık diretmeyecektim çünkü onsuz yaşayamayacağımın farkındayım. Dudaklarımız tatlı bir melodiyle dans eder gibiydi, her saniye daha çok iyileşiyordu ve iyileştikçe daha sert asılıyordu dudaklarıma. Başımı sağa yatırıp artık iyileşmiş olan boynumu açığa çıkardım. 

'Mühürle beni. Mühürleki artık tüm dünya benim sana, senin bana ait olduğunu bilsin...'

Islak ve derin öpücüklerin ardından dişleri hafif derimi tırmaladı. Sivri oldukları için derimi kolayca delip feromon bezime ulaşırken akan kanı emmeye başladı. Toprak kokulu feromonlarını vücuduma bıraktığı an ilk kez tüm bedenimle ona ait olduğumu hissediyordum. Üstümüzdeki kumaşlar parça parça yırtılıp bir köşeye savrulurken bu hissi şimdiye kadar reddettiğim için kendimden nefret ediyordum. Ama belki de doğru olan buydu. Belki de birleşmek için öncelikle ayrılmamız gerekmişti.  Ve bütün bunlar artık önemsizdi. Şimdi ben onundum,  o da benim. Başka hiçbir şeyin önemi yoktu.

▪️▪️▪️

Hastanede fanfinifon yaptılar az önce 🤭 (Ben smut yazamam arklar, kızım okuyor bunu öd)

Yorum yapın arkadaşlar, illa zorla mı yaptıralım yorum haa!? Zıplatim mi hepinizi tek tek? Onu mu istiyorsunuz?

Neyse ben gidem de Derek'i süründürme planları yapam hadi çüüzzz👋

Omegaverse | HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin