25| Canavarsın sen

6.3K 677 663
                                    

Mühürler kırılabilirdi. 

Eğer bu kadar kolay kırılabilecekse sağlam değildi aramızdaki bağ. Halbu ki ben onun aldığı her nefesi hissediyordum içimde. Kırılmazdı,  kırılamazdı...

Yüz ifademe bakıp sırıttı. Ölümü kucaklamaktan korkmamıştı,  Ölümü korkutan oydu. Ciğerlerime aldığım havayı geri veremiyordum, verirsem alacak mecalim de kalmayacaktı. Kalbim bana ait değildi, kalbim bu kafesten çıkmak istiyordu. Sevgilime gitmek istiyordum. Sevgilime gitmek, ona sarılmak, onun kokusunu içime çekmek, ondan özür dilemek....Ertelediğim her itiraf acıtıyordu zihnimi. Gerçekler gün yüzüne çıkmak için çırpınıyordu.

Canavarım o gerçekleri yutmak istiyordu. 

Canavarım kabul edilmek istemiyordu. Sevilmek istemiyordu. Zarar veriyordu sadece. Parçalıyordu,  kanatıyordu, acıtıyordu. Yapmış olmak için yapıyordu bunları. Bir amacı yoktu.

İstemiyordum.

Kontrol ddilmek istemiyordum. Sadece Sevgilime sarılmak istiyordum. Sadece ona sarılıp uyumak. Başka hiçbir şey yok. Küçücük bir şeydi istediğim. Normal bir insan olmak. 

Damarlarım geriliyordu, düşüncelerim susmak bilmemişti bir türlü. Çığlık atıyordu içimdeki ses. Sevgilim durmam için çığlık atıyordu. Sesi kulaklarıma o kadar çok baskı yapıyordu ki zarlarım patlayacaktı. Başımı ağrıtıyordu. Durup dinlemeye devam edersem başımı daha çok ağrıtacaktı.

Durmamı isteyen sesi canavarımın kükremesiyle bastırmaya çalıştım. Ellerimi çenesine atıp ikiye ayırdım. Ağzı yırtılırken dişlerim dilini kavramış,  o kadar sert ısırmıştım ki dili kopup ağzımın içinde kalmıştı. Yutkunup çiğ et parçasının mideme gitmesine izin verdim. İğrenç değildi, mide bulandırıcı hiç değildi. Bu benim için bir ihtiyaçtı. Ellerine kaydı gözlerim. Minicikti.

'Hyunjin...'

Duyduğum sesle etrafıma bakındım. Önümde arkamda, sağımda, solumda kimse yoktu. Ses kulağımın dibindeydi. 

'Sen...' dedi sesine aşık olduğum adam. 'Sen ne yapıyorsun böyle?'

Benimleydi. Bedenen olmasa bile ruhu benimleydi.  Görüyordu,  yaptığım her şeyi hissetmekle kalmıyor,  görüyordu. Biliyordu artık, benim ölüm olduğumu biliyordu. Saç diplerimden parmak uçlarıma kadar ölümle yoğurulduğumu biliyordu. 

'Sus.' 

İzin vermedim konuşmasına. İzin verirsem beni kontrol edecekti. O durmamı isterse duracaktım. Canavarımı zincirleriyle boğacaktı. Öldürürdü beni. Canavarım benimle bütünleşmişti artık ve canavarımı boğarsa bende boğulurdum.  Bırakmalıydı beni, özgür kalmalıydım. Açlığımı dindirene kadar ölüm saçmalıydım, yoksa açlığımı onunla doyurmaya kalkardım. 

Hıçkırıklarını duyuyordum. Onu ağlatmaya kıyamayan ben, onu neredeyse öldürecektim. Devam ettim. Altımdaki bedenin parmaklarını kopardım önce. Parmaklarını ona yedireceğimi söylemiştim. Parmaklarını kendim yedim.

Kollarını kopardım bedeninden. Bacaklarını kırdım. Sağlam tek bir kemik kalmayana dek 206 yerinden kırdım onu. Damarlarını delip kanının bir şelale gibi bedeninden yere akışını izledim. Tırnaklarımı sapladım göğsünün sol tarafına. Kalbi avuçlarımın arasında atıyordu. Deli gibi attığını hissediyordum. Ölmeden önceki son can çekişmesiydi bu. Kalbi avuçlarımın arasında. Sıkıp paramparça ettim o et parçasını. Bir patlama oluyormuşçasına ses çıkmıştı. Daha fazla istiyordum. Daha fazla.

'Hyunjin...'

'Kes sesini Felix!' 

Beni durdurmamalıydı.  Beni durdursaydı ölürdük.  Beni durdurma sevgilim. Bırak ölüme bulanayım,  bırak ölümü dağıtayım, bırak avuçlarımdaki ölümü başkalarına bahşedip avuçlarımdan sileyim, bırak damarlarımda akan ölümü başkalarının kanına akıtayım... Bırak başkalarına ölüm olayım ki, ölüm ikimizi bulmasın.

Altımdaki bedende zarar verebileceğim bir şey kalmamıştı artık. Ne kırılmadık bir kemik, ne koparılmadık uzuv ne de sağlam bir et parçası. Vahşi bir hayvan tarafından saldırıya uğramış gibiydi. Sanki bir aslan sürüsü onunla kendine ziyafet vermişti. Vahşi bir hayvan tarafından saldırıya uğramıştı. 

Hepsi ayrı bir köşede olan uzuvlarda gezdirdim bakışlarımı. Sevgilim bunu görmüştü.  Sevgilim bu katliamı benimle beraber izlemişti. Ellerim saçlarımın arasında yer edinmişti. Saçlarımı çektim. Saçlarımda kan vardı,  saçlarımda ölüm vardı. Saçlarım benim ölüm kokuyordu. Yere diz çökerken saçlarımı çekiştirdim.  Saçlarımı koparacaktım. Saçlarımda ölüm vardı. Derimden kopup parmaklarıma sıkışan tellere baktım. Ölümün çizgileri duruyordu elimde. Ellerim...Ellerim ölüme bulanmıştı. Ellerim ölüme batırılmıştı. Tırnaklarıma ölüm sıkışmıştı. Tırnaklarımın arasında ölüm vardı. Tırnaklarımı kopartacaktım. Etimden çekip ayırdığım tırnakların acısını çekmiyordum bile. Hissiz bir canavara dönüşmüştüm. 

Uzuyorlardı. Ben çekip kopardıkça canavar pençelerini daha da uzatıyordu. 'Çıkma Tanrı'nın belası! Çıkma!' 

Dişlerimi sökmeye çalıştım, söktükçe yine çıkıyordu. Ağzım kendi kanımla dolmuştu,  ne yaparsam yapayım pençelerim hala yerindeydi, dişlerim hala duruyordu. 

'Canavar... Canavarsın sen.'

▪️▪️▪️

Yazarken midem bulandı,  bi süre kan görmesem iyi olucak 🤢🤮


Omegaverse | HyunlixWhere stories live. Discover now