3

1.4K 203 115
                                    

Bir süre parka gitmedim. Kafam karışıktı. Neden o çocuğun tanıdık geldiğini, duyduğum seslerin aslında konuşmalarımız olduğunu anlamakta zorlanıyordum. Ama 4 gündür evde olmaktan da sıkılmıştım artık.

Evden çıkıp parka gittim. Gözlerim çocuğu aradı. Yoktu. Kendi bankıma otururken hala onun geleceği tarafa bakıyordum.

Yanımda bir oynaşma hissedince kafamı çevirdim.

"Beni mi bekliyorsun?"

Sevimli gülümsemesi ile bir süre baktı. Hayır diyemedim.

"Neden bir kaç gündür gelmiyorsun?"

"Biraz... hastalanmışım."

Sonuçta iyi hissetmiyordum zihinsel olarak. Yalan sayılmazdı, değil mi?

"Dikkat et. Bu hava çarpar. Bere de giymiyorsun."

Kendi kafasındaki kahve bereyi çıkarıp benim kafamı geçirdi. Saçlarım gözlerimi kapatınca görüş alanım da gitmişti. Kahkaha sesini duydum.(Minho'nun ikonik gülüşü)

"Çok tatlı oldun."

Ellerimle saçlarımı kenarlara ittirip görüş alanımı açtım. Hala bana gülerek bakıyordu. Önüme döndüm. Hala biriyle yakın olmak, birinin sebepsizce benle konuşmak istemesi tuhaf geliyordu. Bir insan neden benimle konuşur ki?

"Neden benimle konuşuyorsun?"

Gülümsemesini küçültmüş düşünür gibi yapmaya başlamıştı.

"Hmm. Bilmem. Yakın hissettim seni kendime. Neden bu kadar endişelisin ki?"

"Söylemiştim. İnsanlara güvenmiyorum. Ayrıca insanlar birbirleriyle çıkarları doğrultusunda konuşurlar. Okuldaysan ve arkadaşın varsa kesin okulda tek kalmamak için arkadaş olmuşsundur. İşteysen bir şeyler lazım olduğu için biriyle konuşursun. İnsanlar çıkarları olmasa bile yalnız kalmaktan korktukları için birileriyle konuşurlar. Doğru söyle. Senin arkadaşın yok mu?"

"Var."

"Peki neden benimle konuşuyorsun?"

"Yakın hissettim dedim ya."

"Ama bu çok saçma. İnsanlar böyle değiller."

"Herkes sandığın gibi değil."

"%90'ı öyle."

"Yani evet ama ben %10'un içindeyim. Emin olabilirsin. Seni kendime güvendirmek için ne yapmam gerek?"

"Bunu neden yapıyorsun ki?"

"Bilmem. Bana güvenmeni istiyorum."

"Neden? Sana güvenince beni kaçırıp bağırsaklarımı mı deşeceksin?"

Kahkaha atıyordu şu an yanımda. Ama ben gayet ciddiydim. Tanımadığınız biri gelip size 'bana güvenmeni istiyorum' dese, korkmaz mısınız?

"Hayal gücün genişmiş. Adın ne bu arada?"

Şüpheci bakışlarımı gönderdim. Neden soruyordu adımı? Ne yapacaktı?

"Hadi ama. Sadece adını soruyorum. Soyadını söylemesen de olur. Yoksa sana güzel çocuk diye seslenirim."

"Güzel çocuk olur."

Gözlerini devirdi. Ne var adımı söylemek istemiyorsam? Korkuyorsam?

"Senin adın ne?"

"Sen söylemezsen bende sana söylemem."

Önüme döndüm. Adımı söylesem sorun olmazdı herhalde, değil mi?

"Jisung."

"Minho."

İşte birbirlerinin isimlerini böyle öğrenmişlerdi. Ama çok önceden. Sadece Jisung yeni öğrendiğini düşünüyordu.



Bölüm çok kısa oldu. Geçiş bölümü olarak düşünebilirsiniz.

Bu kitapta Jisung beni temsil ediyor bu arada. Söyledikleri tam olmasa da düşünceleri aslında benim düşüncelerim. Kimseyle paylaşamıyorum bende burada birileri okurken belki beni anlar diye böyle birşey yapmak istedim. Bu aralar yalnız olmasan bile yalnızmışım gibi hissediyorum. Umarım geçicidir dköcksşcölsdlşc

autumn story °minsung°Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin