7

1.2K 166 405
                                    

Uzun zaman önce bir kenara bıraktığım defteri aldım tekrar kitaplığımın en arkalarından. Hyunjin'e anlatamıyordum. Bari içimi yazarak dökeyim diye düşündüm.

Birine karşı ilk defa duvarlarımı indirmiştim ve ilk başlarda korsam ve güvenmesemde Minho tüm bu korkumu ve güvensizliğimi yerle bir etmişti. Kalbi tertemiz, yumuşacıktı onun. Kötü hiçbirşey düşündüğünü veya söylediğini duymamıştım. İnsanlara çok karışmıyordu ama bana karışmıştı. Ruhuma, aklıma ve bedenime karışmıştı.

Beni ben yapmıştı. Ondan önce ne yaptığımı bilmediğim hayatımı hatırlamıyordum bile. Onunla geçirdiğim 2.5 ay beni ben yapmıştı. Daha önce hissetmediğim duygular kanıma karışırken ne olduğunu ilk başlarda anlamasam da şimdi onu gördüğümde karnımın deşiliyormuş gibi hissetmemin, gözlerinde koybolmamın, ellerinin yumuşaklığına hayranlığımın sebebini şimdi anlamlandırabiliyordum.

Hyunjin'in izlediği dramalarda buna aşk diyorlar. Aşk meşk bilmiyorum. Sadece o farklı ve adını koyamıyorum bu duyguların. Adı aşk olsun istemiyorum. Benim ona hissettiklerim diğer insanların bildiği isimle anılsın istemiyorum. Bizim aramızdaki diğerlerinden farklı olsun istiyorum çünkü Minho bunu hak ediyor. Biz bunu hak ediyoruz.

Bana baktığında içinin eridiğini biliyorum. Ben belli etmesemde o bunu çokça belli ediyor. Ve bunun ne kadar hoşuma gittiğini tahmin edemezsiniz.

İlk başlarda ondan korktuğumu söylemiştim. Artık ondan korkmuyorum. Korktuğum başka birşey var: kaybetmek.

Onu kaybedersem diye korkuyorum. Parkta oturduğumda yanıma gelecek bir Minho'm bile olmayacaksa neden yaşıyordum ki?

Ona öylesine alışmış öylesine sevmiştim ki kendimi böylesine harap edeceğimi tahmin bile edemezdim. Bana neler yapmıştı böyle? Asla aşık olmayacağımı düşünürdüm, kimseyi öpmeyeceğimi, kimseye herhangi bir itirafta bulunmayacağımı ve bu duyguların saçmalık olduğunu düşünürdüm. Haklıydım. Kim kimi uzun yıllar boyunca sevebilir, ona hep sevgiyle bakardı ki?

Korktuğum bir diğer şey ise ya ben onu hep sevemezsem? Şimdi değil ama ya ileri de ondan hoşlanmamaya başlarsam diye korkuyordum. O zaman ben üzülmezdim belki ama Minho üzülürdü. Ve ben hep kendimi suçlardım.

Bazen biri beni sevse ve hiçbir hatası olmasa bile hayatımda yeri olsun istemiyordum. Eminim sizinde böyle hissettiğiniz zamanlar vardır.

Sevilmek tuhaf hissettiriyor çünkü. Her an yüzüstü bırakabilecekmişim gibi korkuyorum.

Defteri kapatıp sandalyede geriye doğru yaslandım. Aklıma bodrumdaki defter geliyordu. Kafa karıştırıcıydı. Evet, tüm bunları hissediyordum ama hepsinin tanıdık gelmesi artık beni korkutmaya başlamıştı. Bazen rüyalarımda görüyordum onu. Bazen ertesi günki bazen 2 ay sonraki konuşmalarımızı görüyordum.

Bunları daha ne kadar görmezden gelebilirim bilmiyorum. Sadece ne olabilir ki diye düşünüyorum. Rüyalarımda geleceği mi görüyorum yoksa geçmişi mi emin değilim. Geçmişi görmem mümkün değildi. Çünkü Minho ile bunları ilk defa yaşıyordum. Ya da öyle sanıyordum.

Kapım çalınmadan açılınca döner sandalyemi kapıya doğru döndürüp kafamı kaldırdım.

"O parka bir daha gitme."

"Ne saçmalıyorsun, Hyunjin?"

"Ne diyorsam onu yap. İyiliğini düşünüyorum."

Sandalyede iyice doğruldum.

"İyiliğimi düşünüyorsan onunla buluşmama izin ver. Onunla buluşmamam gerektiğini zırvalayıp duruyorsun ama sebebini söylemiyorsun. Ama onunlayken mutluyum işte. İyiliğimi istiyorsan bana bulaşma, Hyunjin."

autumn story °minsung°Where stories live. Discover now