BÖLÜM-8

5K 159 7
                                    

Düşünmekten oldukca yorulmuştum fakat düşünmeden de duramıyordum.  Beynim sanki benimle oyun oynuyordu gözlerimin önüne çocukluğumdan bir kare belirdi.

Kardeşimle kapının önünde oyun oynuyorduk. Yorulduğumu farkedip kendimi eve attım. Babam banyoda annem ise mutfaktaydı. Koşar adımlarla merdivenlerden çıkıp annemle babamın odasına girdim. Kendimi onların yatağına attım. Onların yatağında uyumayı çok seviyordum. Ve bunu birçok kez yaptığım oluyordu. Gözümü masanın üstündeki silaha diktim. Ayağı kalktım ve dokunmaya başladım. Çok merak ediyordum babam sürekli yanında taşıyordu elime almaya çalıştım ama bana göre çok ağırdı. Almaya çalışırken yere düşürdüm ve bende yere çöktüm ve yerdeyken almaya çalıştım. Annem bir hışımla içeriye girdi ve gözlerini kocaman açtı.

" Ada bırak onu" dedi bense şaşkın şaşkın ona bakıyordum. Hemen eğilip silahı eline aldı ve bana kızmaya başladı.

" Bu çok kötü birşey dokunmaman lazım"

" Kötü birşeyse babam neden yanında taşıyor anne" karşımda ne diyeceğini bilmeyen annem bana bakıyordu. Yanıma çöktü ve saçlarımı okşadı.

" Bu babanın işi kızım ondan taşıyor"

" Bende büyüyünce babam gibi olucam anne" dediğimde ise yüzüne sert bir ifade taktı.

" Hayır ada böyle birşey olmayacak kötü olan hiç birşeyin size yanaşmasına asla izin vermem" dedi.

Kendi kendime düşünmeye başladım. Babamın silahla dolaştığı zamanlar birilerini öldürdüğünü tahmin edebiliyordum ama bunu kendime yediremiyordum. Ya oda bu üç katil gibi cani bir adamdıysa. Yok yok o çok merhametli biriydi. Ama aklımı kurcalayan sorular bitmiyordu. Babam nerde ve nasıl ölmüştü hiç bir fikrim yoktu annemde bilmiyor gibiydi. Sadece İstanbul'da bir mezarı vardı tek bildiğim oydu.

Düşüncelerden sıyrıldığımda hava çoktan kararmıştı. Göğsümdeki acı dinsede her nefes aldığımda sanki birşey batıyormuş gibi oluyordu. Aşağıya ne olursa olsun inmicektim açlıktan ölsemde inmicektim.

Zaman ilerliyordu gece yarısı olduğu çok belliydi sıkılmıştım.  Uykumda yoktu odanın içinde sağa sola gitmekten yorulmuştum. Kapı açıldı ve içeriye baran girdi.

" Yürü gidiyoruz " dedi.

" Nereye " die sorduğumda sesi hiç çıkmıyordu.

" Hadi" demekle yetinde ve çıktı. Korkmaya başlamıştım. Nereye götürceklerdi hiç bir fikrim yoktu. Gitmekten başka çaremde yoktu. O yüzden cesaretimi topladım ve aşağı doğru ilerledim. Üçüde ayakta dikilmiş bana bakıyordu baran ve akayın yüzünde sinir bozucu bir sırıtış vardı. Çağan ise hafif hüzünlü görünüyordu. Dahada meraklanmıştım. Çağan kolumdan tutup dışarı çıkardı ve beni arabaya bindirdi. Diğerleride arabaya bindiğinde baran arabayı çalıştırdı. Ormanın içindeki yoldan ilerlemeye başladık. Yarım saatlik bir yolculuktan sonra ormanın içinde büyük depo gibi bir yere geldik. Akay arabadan indirip beni oraya doğru sürüklüyorlardı. İçeriye girdiğimizde üç tane takım elbiseli adam ve yerde bağlı bir şekilde yatan iki adam vardı. Olanları bir türlü çözemiyordum karma karışık bir haldeydim. Beni bir sandelyeye oturttular ve akay kafama silahı dayadı. Baran o takım elbiseli üç adamı dışarıya gönderdi. Yerde yatan elleri ve ayakları bağlı olan adamları dizlerinin üstüne çöktürerek ağızlarındaki bantı çıkardı. Bağlı olan adamlar orta yaşlardaydı içlerinden bir tanesi bana bakarak.

" Ada" dedi şaşkınca baka kaldım adımı nerden biliyordu. Baran adamın kafasına silahı dayadı " Sus" diye bağırdı. Konuşmaması için onu susturmaya çalışıyodu.

KANLI ELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin