BÖLÜM-24

3.5K 128 5
                                    

" Günaydın" gözlerimi ovalarken kapıya doğru baktım ayaz elinde iki kupa bardağıyla kapının pervazına yaslanmış gülümsüyordu.

" Günaydın" tepkisiz bir şekilde önüme dönünce yavaşca yanıma yaklaştı ve elindeki kahve dolu bardağı bana uzattı. Kupayı elimle kavradım ve kokusunu derin bir şekilde içime çektim. Doğrusu özlemiştim. Sahi nekadar olmuştu içmeyeli hiç bir fikrim yoktu.

" İyi uyuyabildin mi?" Gözlerimi yavaşca onun gözlerine kenetlendim. Huzursuzdum uyuyamamıştım sürekli katliamlar ölümlerle ilgili kabuslar görmüştüm.

" Evet uyudum " verdiğim cevaptan memnun olmuşcasına sırıttı. Kahvemi yudumlarken aklımdaki dönüp dolaşan soruları susturmaya çalışıyordum.

Ayaz neden arkadaşlarına ihanet etti?  Sorlularımın en başında bu vardı. Sormak istiyordum ama ayazı fazla darlamak istemiyordum.  Sonuçta adam beni canı pahasına kurtarmıştı. Ama içim hiç rahat değildi. Birşeylerin ters gideceğine adım gibi emindim.

" Annem ve kardeşime gitmek istiyorum" bu sorum ayazın yüzünü  anında ciddileştirdi. Kahvesinden bir yudum aldı.

" Şuan için o mümkün değil ada" kaşlarımı çartıp dikatlice yüzünü inceledim.

" Ne demek mümkün değil" kurtulduysam eğer ailemi görmem ve babamın yaşadığını söylemem gerekiyordu.

" Baran oraya kesin olarak baskın yapar buda seni tehlikeye sokar" anında kupa bardağını sehpaya bıraktım ve ayağı kalktım.

" Annem ve kardeşimle baran yüz yüze gelicek ve ben saklanıcakmıyım" ayazda aynı şekilde ayağı kalktı.

" Ada ani hareketler yapma yaraların var" umrumdamıydı sanki şuan en ufak bir acı hissetmiyordum. Sadece korku ve endişe hissediyordum.

" umrumda değil ayaz benim onların yanına gitmem lazım o canavarla karşılaştırmamam lazım" ayaz sıkıntılı bir şekilde ensesini ovaladı.

" Aileni ara ve başka yere gitmelerini söyle"  şaşkınca baktım.

" Sonra ben seni görüştüreceğim" kafamı tamam anlamında salladım. Onu darlayamazdım. Cebinden çıkardığı telefonu elime tutuşturdu. Numarayı tuşlarken ellerim titriyordu. Kaç ayın ardından annemle konuşucaktım. Telefonu kulağıma koydum ve çalmasını bekledim. Telefon açılmadıkca içimdeki stres git gide artıyordu. 

" Açın şunu" tırnaklarımı yemeye başlamıştım. Hemen kapatıp kardeşimin numarasını tuşladım. İçimden açması için dualar ediyordum. Fakat oda açmamıştı.

" Ben İzmir'e gidiyorum" hızla kapıya doğru ilerledim fakat üstümdekilerle gidemezdim. Ayaz kolumu tuttu ve beni kendine çevirdi.

" Ada bu şekilde gidemezsin yaraların var. Bak her nekadar acılarını hissetmesende onlar ilaçların etkisi. Bir kaç saate acıların geri gelicek"  derin bir nefes aldım.

" Ayaz ailem orda ne durumda bilmiyorum ve sen bana dur mu diyorsun gerçekten" kolumu elinden çektim.

" Bana kıyafet lazım" baştan aşağı beni süzdü.

" Haklısın ama bak bukadar acele etme bir iki kere daha ararsın birazdan" tekrardan telefonu aldım ve kardeşimi aradım. Fakat yine çalıyor ama açılmıyordu. Odanın içinde bir sağa bir sola ilerlemeye başladım. Tekrardan annemi aradım.

" Efendim" tanımadığım bir erkek sesiydi. Korkumdan konuşamadım. Ayaz yüzümdeki tuhaflığı anlayınca elimdeki telefonu aldı ve hoparlöre verdi.

" Alo kimsin" ayaz telefonu kapattı.

" Kimdi o" sorduğum sorunun cevabını oda bilmiyormuş gibiydi.

KANLI ELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin