BÖLÜM- 21

3.7K 137 3
                                    

UMUT.

Artık çıkmazda olduğumu düşünürken bir kağıt parçası gerçekten umudum olabilirmiydi?

Fakat bu kağıt parçasını kim buraya bırakmış olabilirdi ki?

Babam..

Artık yaşadığına bir nebzede olsa inandığım  babam olamazdı etrafta bukadar adam varken buraya girmesi imkansızdı. Baranın büyük düşmanı olan babam buraya hiç bir şekilde giremezdi.

Peki ya kim?

Kafam çok karışmıştı kim beni buradan nasıl kurtaracaktı. Gerçekten umut etmelimiyim yoksa umudumu kağıtla beraber parçalayıp çöpemi atmalıyım? Hiç bir fikrim yoktu. İçimi hem korku hemde ufak çaplı bir heyecan kaplamıştı. Ya gerçekten kurtulabilirsem heyecanım bu yüzdendi. Fakat korkum daha ağır basıyordu. Kurtulsam eskisi gibi yaşaya bilecekmiydim. Gördüğüm onca ceset onca şiddet unutulabilirmiydi?

Hayır unutulamazdı aylardır bu evde tutsak bir şekilde tutuluyordum. Psikolojim alt üst olmuş ve zihnim bulanıktı. Ben kaçıp kurtulsam bile zihnimdeki düşünceler ve görüntüler asla peşimi bırakmayacaktı bundan son derece emindim.

Ama her ne olursa olsun son defa annemi ve kardeşimi görmek istiyordum tabi birde babamı. Onunla yüzleşmek ve bizi neden on senedir kendinden mahrum bıraktığını öğrenmek istiyordum. Yüzüne baka baka haykırmak,kızmak bu on senenin acısını çıkarmak istiyordum. Tabi birde baranın anlattığı o korkunç olaylar gerçekse nefretimi kusmak istiyordum.

Ama bir yanımda ona sıkıca sarılıp o keskin kokusunu içime çekmek istiyordu.

**
Ay ışığı odamı aydınlatırken elimdeki kağıt parçası ile ayağı kalktım. Katlayıp kot pantolonumun arka cebine sıkıştırdım. Hafifçe kapıyı araladım ve banyoya doğru hızla ilerledim.

" ADA" bu kükreyişle kapı koluna uzanan elim duraksadı fakat arkamı dönmedim. Dönemedim desem daha doğru olurdu çünkü korkuyordum ve cesaretim asla yoktu. Daha bir saat önce baranı hem sözlerimle hemde hareketlerimle çileden çıkarmıştım. Tabi bu yaptıklarımın barana göre bir cezası olmalıydı.

" Canın acıyacak ada" sakin çıkmıştı sesi oysa ben tam aksini bekliyordum.

" Senin için çok üzülüyorum biliyormusun" sesindeki o alaycı tınıyı anlayınca barandan başka ne beklenirdi ki diye düşünmeden edemedim. Sakin ve sessizce boğazımı temizleyip arkamı döndüm. O korkutucu mavi irisler benim korkmam için bir sebep daha ortaya koyuyordu.

" Baran yorgunum lütfen bırakta yarın hesaplaşalım" sanki komik birşey demişim gibi baranın dudakları yukarıya doğru kıvrıldı. Tam karşımda bana doğru adımlamaya başladı. Beni gecenin şu vakti nelerin beklediğini bilmediğim için gerektiğinden fazla korktuğum ap açık ortadaydı.

" Hesaplaşmakmı ah ada hala öğrenemedinmi"  elini saçıma doğru götürdüğünde istemsizce bir adım geriledim. Bana dokunup beni etkisi altına almasına izin veremezdim.

" Ben senle hesaplaşmam ben hesap sorarım ada" sesini bu sefer öfke ele almıştı sanki. Kendimden emin bir şekilde durmak için kafamı dikleştirdim.

" Peki baran yarın hesap sorsan olmazmı gerçekten uyumak istiyorum. Malum bana izlettiğiniz o korkutucu şölen yeterince bedenimi yordu" evet gerçektende hem bedenim hemde zihnim çökmüş durumdaydı. Baran bu sözlerimden memnun olmuşcasına gülümsedi. O güldüğünde içimdeki nefret sanki dahada çoğalıyordu bunu çok net anlayabiliyordum.

" Peki uyu ama şunu söylemem gerek yarın büyük gün hazırlıklı ol" bedenen zarar vermesede sözleriyle zihnimi bulandırmayı başarıyordu. Baran merdivenlerden aşağı inerken gözlerim o kaybolana dek onu izlemeyi tercih etti. Ona sarılıp rahatladığım gün aklıma gelince kendimden nefret ettim.

KANLI ELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin