5

2K 212 66
                                    

Nefes alamadığını hissederek kimseye görünmeden ve kimse ona engel olmadan salondan dışarı attı kendini Jimin.

Neden buradaydı ki? Bu zamana kadar nerede kaldıysa sonsuza kadar orada kalmalıydı. Neden geri döndü?

Kapıdan dışarıya çıktığı gibi hızla merdivenlerden inmeye başladı. Bu saatte tek başına dışarda olması uygun değildi ama şu durumda hiç umrunda değildi. Tanrıya şükür ki etrafta hiçkimse kalmamıştı.

Ellerini bahçeyle yolu ayıran demir çite yasladıktan sonra derin bir nefes verdi. Tüm gücü gitmişti bir anda. Bir daha içeri girebilir miydi, hiç sanmıyordu.

"Prens ha!"

Jimin, arkasından gelen tanıdık sesle gözlerini sımsıkı yumdu. Şu anda yüz yüze gelecek gücü kendinde bulamıyordu bu yüzden hareketsiz bir şekilde kaldı.

"Ardımdan hemen birini bulman ne kadar güzel, Bay Park." Jungkook birkaç adım atarak Jimin'e yaklaştı.

"Git buradan." Dedi Jimin boğuk çıkan sesiyle. Tek ihtiyacı olan şey, sadece onun buradan gitmesiydi, böyle daha iyi olacaktı.

Ama Jungkook gitmek yerine daha da yaklaşıyordu. Jimin'nin yanına varmasına birkaç adım kalmışken durdu. Diyeceği şeyleri tartmaya çalışıyordu. Ne diyebilirdi ki bu durumda?

"Neden?" Dedi en sonunda. "Neden benden vazgeçtin?"

Jimin duyduklarıyla kaşlarını çattı. Alfa ne hakkında konuşuyordu anlamamıştı. Ama yine de arkasını dönmeyi reddediyordu.

Jungkook, omeganın bu tutumundan dolayı sinirlerine hakim olmakta zorlanıyordu. Suçlu olan -doğrusu vazgeçen taraf o iken bu tavırların sebebini bilmiyordu. Sanki...sanki Jungkook'a kızgın gibiydi.

Jimin alfadan gelen sinirli kokuyu duyunca uyarıldığını hissetti. Aylarca bu kokuya mahrum kalmıştı ve bu şekilde duyması omegası için hiç iyi olmamıştı. Kendini tutmalıydı. Tutmak zorundaydı. "Hâlâ buradasınız." Dedi hızla. "Gitmenizi istediğimi çok net hatırlıyorum halbuki." Resmi konuşarak aralarına bir mesafe koyduğunu düşünüyordu.

Jungkook resmen görmezden geliniyordu. Kanı sinirden kaynayacak dereceye gelmişti. Daha fazla sakinliğini koruyamadı. "Ben seni bir gün bile aklımdan çıkaramamışken sen gidip başka biriyle görüşmeye başladın. Şimdi de suçlu benmiş gibi davranıyorsun. Ne yapmaya çalışıyorsun Jimin?"

"Bekledim!" Diye bağırdı Jimin. "Seni aylarca bekledim! Ama senden tek bir haber gelmedi."
Jimin içinde bulunduğu durumun farkına varınca sinirle arkasını döndü. Bir adım atıp aralarındaki mesafeyi kapattı. "Sen ne hakla bana hesap sorabiliyorsun?" İşaret parmağını Jungkook'un göğsüne bastırdı. "Hem de tek kelime etmeden terk eden senken."

"Ben seni terk etmedim." Dedi Jungkook şaşkınlıkla. Bu sözleri duymak afallatmıştı onu. "Seni asla terk etmem."

Jimin alayla sırıtarak etrafına bakınmaya başladı. Tekrar konuşmaya başladığında sırıtışı yüzünden silinmişti. "Beni artık kandıramazsın!"

"Seni kandırmıyorum." Jungkook hâlâ şaşkınlığın etkisindeydi. Kafasında Jimin'in dediklerini tartıyordu. Onu terk ettiğini söylüyordu, hiç haber vermediğini ama bunların hepsi kocaman bir yalandı.

"Son zamanlarda evleneceğimiz konusunda dedikodu çıkmıştı. Bu yüzden mi terk ettin? Benimle evlenmek bu kadar mı korkuttu seni?" Jimin sinirle söylemişti bunu.

Jungkook hızla yüzünü Jimin'in yüzüne yaklaştırdı. Aynı anda kafasını başka yöne çevirmiş olan omeganın çenesinden hafifçe tutarak döndürdü. "Bana bak." Dedi öncekine oranla hayli nazik çıkan sesiyle. "Ben seni terk etmedim. Önce bunu bir anla. Ayrıca seninle evlenmek asla korkutucu gelmedi aksine-"

Brilliant - Jikook AboHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin