6. Bölüm •

29.3K 1.7K 503
                                    


Merhaba.
Lütfen, oylar ve yorumlar artsın. 🙏🏻
Umarım, beğendiğiniz bir bölüm olmuştur.
Sizi seviyorum. 💞
İyi okumalar. 🌸

On dokuz yıllık hayatım, boşluklardan ibaretti

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

On dokuz yıllık hayatım, boşluklardan ibaretti. Adil bir yaşam sürememiştim.Henüz, annemin rahminden çıktığım an ilk kaybımı yaşamış; onu öldürmüştüm.

Yalnızlığın kollarına sarılı geçen ve hatırlamadığım bebeklik yıllarım sona erdiğinde ise, küçük bir çocuktum. Sokakta oynar, resimler çizer ve her şeye rağmen mutluluğu yakalardım. Bir parça çikolatada, teyzemin bana aldığı yeni bir elbisede yahut babamın küçük bir tebessümünde bulduğum saf huzurla büyüyüp gidiyordum. Ancak, sokakların pisliği bu temiz sevinci benim için çok gördü.

Büyüdüm.

Nefes alıyordum, çalışıyordum, uyuyordum lâkin canlı değildim; yaşayamıyordum. Soluklarım, boğazıma her dizildiğinde hayatta kalmış olmama rağmen öldüğümü katbekat hissediyordum. Ruhum, bedenimden ayrılmadıkça daha çok can veriyordum.

"Neden böyle bir şey yaptın?" dedim, omuzları çökmüş bir halde yemekhanenin çıkışına doğru yürüyen Emir'e bakarken. Alaz'ın gerginlikle dolu olan, siyah gözleri yüzümden uzaklaştı ve hiçbir yanıt vermeden masaya yeniden oturdu. Emir, onun cümlesinden sonra mahçup bir edayla gülümseyip hızla yanımızdan ayrılmak dışında benimle hiçbir diyaloğa girmemişti. Hoş, konuşsak dahi o anın şaşkınlığıyla dilim tutulacaktı. "Sana diyorum." diye, soludum hırsla. Ardından, Ekin'in hayret dolu bakışlarının arasından sıyrılıp Alaz'ın karşısına oturdum. Tüm sözlerimi duymamış gibi yüzünü buruşturdu ve başını çevirerek derin bir nefes aldı. "Sesini kıs." dedi, ellerini masanın üzerine bırakarak. En az benim kadar, gergin görünüyordu.

"Alaz, bir şey soruyorum." dedim, artık öfkeye bulanmış sesimle. Damarlarımda dolaşan kanın, fokurdadığını hissediyordum.

"Sorgulama, Vedia. Akışına bırak, yalnızca resim çizeceğiz."

Ciddiyetten uzak duran ses tonu, kaşlarımı çattırırken; derin bir nefes aldım ve, "Benim bundan neden haberim yok?" diye, sordum. Parmaklarım, masanın üzerinde ritim tutuyordu. "Şimdi haberin oldu işte." Sesine işlemiş umursamazlık zehirli bir sıvı gibi tüm vücudunu da sararken dilimi dişlerimin arasına sıkıştırdım ve tırnaklarımı avuçlarıma bastırarak geriye yaslandım. "Keşke bana da sorsaydın."

Alaz, sıkkın bir nefes üfledikten sonra, "Sadece resim çizeceğiz Veda. Sana evlenme teklifi etmedim." diye, tısladı. Sesi, sakinlikten uzaklaşmış ve bir hayli değişmişti. Ekin, uzanıp Alaz'ın kolunu tuttuğunda, düz duran kaşlarımı çatarak dişlerimi sıktım ve, "Biliyor musun?" diye, söylendim. "Kendine başka bir eş bul, çünkü ben Emir'le olacağım." Ardından, hızla ayaklandım. Alaz'ın esmer yüzünde, manasız bir tebessüm oluşuverdi. Gülüşü, neşeden ya da mutluluktan uzaktı. Öfkesinin dudaklarına döktüğü tebessümü silmeden, parmağının birini havaya kaldırarak; yemekhanenin duvarında asılı olan saati işaret etti ve "Yarın, saat iki de resim atölyesinde ol." dedi.

TARUMARWhere stories live. Discover now