3.3

73K 4.2K 2.2K
                                    


***

Begüm Karataş

Karnımda hissettiğim iğrenç sancı beni oldukça rahatsız ederken yüzümü buruşturmadan edemedim. Ayrılık acısı çektiğim yetmiyormuş gibi bir de regl ağrısı çekiyordum. Cidden harika! Oflayarak üzerimdeki hırkaya daha çok sarıldım. Sanırım bir sonraki ders kaloriferin yanına geçsem benim için daha iyi olacaktı.

"Evet, bu soruyu da bize Begüm yapsın."

Matematik hocamızın sesiyle bakışlarım ona döndü. Elindeki tuttuğu tahta kalemini bana uzatmış öylece bakıyordu. "Hocam ben çözmesem olmaz mı?" Başını hayır dercesine sallayıp tahtayı işaret etti. El mecbur oturduğum yerden kalkıp hocanın elinde tuttuğu kalemi aldım. Bir elim hâlâ karnımdayken bir elimle de kalemi tutuyordum. Tahtada olan soruya kısa bir bakış attıktan sonra işlemi yapmaya başladım.

"Ben, dersi dinlemiyorsun zannetmiştim."

İşlemin sonucunu da yazdıktan sonra kalemi öğretmenler  masasına bıraktım. "Dinliyordum ama hocam." deyip yerime oturdum. O sıra zil çaldı. Yanımda oturan Görkem'in kolunu dürttüm hemen. Bakışları bana dönerken oturduğu yeri işaret ettim.

"Bugün senin yerinde otursam olur mu?"

"Neden?"

"Olur mu, olmaz mı?" diye sorduğumda bakışları elimle tuttuğum karnıma kaydı. Salak olmadığı için anladığını düşünüyordum. "Tamam." dedi hemen. "Oturabilirsin." Ona teşekkür ettikten sonra oturduğum yerden kalkıp bizimkilerin yanına gittim. Bakışlarım anında Yavuz'a kayarken iç çekmeden edememiştim. Başını sıraya koymuş uyuyordu. Bakışlarım hâlâ ondayken gözlerimin sulanmaya başladığını fark ettim. Onunla ayrılalı tam tamına dört gün olmuştu. Bu dört günün iki günü okulda geçerken iki günü de evde geçmişti çünkü araya hafta sonu girmişti.

Yavuz, aniden başını sıradan kaldırdığında telaşla Beyza ve Dilay'a döndüm. Onlar zaten bana bakıyordu. "Lavaboya gideceğim de gelecek misiniz?" diye sorunca ikisi de oturduğu yerden kalktı.

"Abi, bu kızlar neden lavaboya yalnız gidemiyor?"

Bakışlarım Tarık'a dönerken göz devirmeden edemedim. "Sen sor diye gidemiyoruz." deyip önüme döndüm. Beyza gelip bir koluma girdiğinde Dilay da diğer tarafıma geçti ve beraber sınıftan çıktık.

"Bu Yavuz neden hiçbir şey yapmıyor? Aradan dört gün geçti. Neden gelip özür dilemiyor ki?"

Dilay'ın sorusuyla bakışlarım ona dönerken sıkıntıyla nefes alıp verdim. Dediği doğruydu. Dört gün boyunca benimle ne konuşmaya kalkmış, ne de başka bir şey yapmıştı. Öylece susup bakıyordu. "Uğraşmak istemiyordur belki de." dedim mırıldanarak.

"Saçmalama!" dedi hemen Beyza. "Büyük ihtimal konuşmak istemediğini bildiği için gelmiyordur." Bilmem dercesine dudak büktüm. Bence öyle olsa bile en azından pişman olduğunu görmek isterdim çünkü beni gerçekten de çok kırmıştı.

Lavabonun önüne geldiğimizde kapıyı açıp içeri girdim. Görüş alanıma giren Burcu tüm sinirimi zıplatırken sertçe kapattım kapıyı. Bakışları bana dönünce kaşlarımı çatarak baktım ona. Hemen önüne dönüp rujunu sürmeye devam etti.

"Ne oldu tatlım, Yavuz yanına gelmiyor diye üzülüyor musun yoksa?"

"Kes sesini Burcu."

Burcu'nun bakışları Dilay'a dönerken sinirle soludum. Eğer sakin olursam benim için daha iyi olurdu. O yüzden bir şey yapmamaya çalışacaktım.

"Diyene bak." dedi Beyza alayla. "Yavuz, seni gördüğü yerde kaçıyor. Bunu biliyorsun dimi? O yüzden Begüm'ü az önce söylediğin cümleyle vuracağını düşünüyorsan yanılıyorsun."

GÜZEL KIZ |texting|Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz