1.9

46 10 3
                                    

İyi okumalar.

-10 gün sonra-

~ Açelya'dan ~

Tam 10 gün olmuştu. Yapmış olduğum veda konuşmasından sonra geçen zaman. Hiçbir şekilde yazmamış, iletişime geçmemiş ve onu görebileceğim yerlere gitmemiştim.
Yokluğumu fark ettiğini de düşünmüyordum zaten.
Bu süre boyunca kendimi birçok cümle ile avutmuştum. "Doğrusu bu, sen onu hak etmiyorsun, sizden olmazdı, onu daha fazla üzemezdin, o seni sevmezdi..." ve daha niceleri. Hepsi her gece zihnimde dolanıyor, gözyaşlarım ile anlaşmış gibi beni mahvediyordu.

Bir hafta önce annemin gece odama gelmesi ve beni ağlayarak görmesi üzerine hıçkırıklarımın arasında Yazgı'yı anlatmıştım. Annem de şaşırmış, kızının ilk defa sevdiği biri olduğunu öğrenmişti. Saçlarımı okşayarak teselli etmiş ve beni uyutmuştu. Ertesi gün konuyu ben daha fazla üzülmeyeyim diye açmak istemese de çok geçmeden beni mutlu edecek o konuşmayı yapmıştı.

" Açelya, istersen okulunu değiştirebiliriz kızım. Yani eğer onun olduğu yerde kendini iyi hissediyorsan nakil aldırabiliriz. Ne dersin ?"

Gözlerim dolu dolu onaylamıştım annemi ve sıkıca sarılıp minnet etmiştim. Akşamına annem babama bu konuyu söylemeden daha çok eğitimime yönelik bir şekilde olayı anlatmış babam da bir şey dememişti. Olay o kadar hızlı gelişiyordu ki sevinçten zıplıyordum.

Ertesi sabah babam okul müdürünü arayıp durumu anlatmış, okul müdürü de yeni bir müşteri kazanacağı sevinciyle işlemleri başlatarak nakilimi aldırmıştık.

Artık onun olduğu yerdeydim ve hatta aynı sınıfta olacaktık. Bunun vermiş olduğu iyi hisle pazartesi günü enerjimi depolayarak uyandım, güzelce kahvaltımı yaparak babam ile birlikte evden çıktık ve babamın beni okula bırakması ile benim için yeni sayfa açılmaya başlamıştı. Müdürün geleceğimden haberi olduğu için sıkıntı yaşamadım. Klasik müdür konuşmasını yaptıktan sonra sınıfına uğurladı beni.

Sınıf kapısının önüne geldiğimde stresten avuç içlerim terlemişti. Kot pantolonumun üstüne silerek bu durumdan kısa bir süreliğine kurtulmuştum.
Kapıya yavaşça tıkladım ve 'gir' komutuyla sınıfa girdim.

Bütün sınıfın gözü üstümdeydi, Yazgı hariç. O da Yankı'nın kulağına fısıldadığı birkaç cümle sayesinde bakışlarını bana çevirmişti. Belki on belki de beş saniyeydi ama ufak bir bakışı bile içimdeki yangınları alevlendirmeye yetmişti.

Kendime hocanın bana seslenmesi ile gelebilmiştim.

"Hoş geldin kızım, kendini tanıttıktan sonra Gül'ün yanına geçebilirsin." Diyerek sıramı göstermişti.

"Açelya Aktaş." Kısa ama öz kendimi tanıtma konuşmamdan sonra hocanın gösterdiği sıraya geçip oturdum.

Adını hocadan öğrendiğim Gül, gülümseyerek elini uzattı.

"Hoş geldin Açelya. Gül ben." Tebessüm ederek elini sıktım.

"Hoş buldum." Elimi geri çekerek yan tarafımızda oturan Yankı ve Yazgı'ya baktım. Yankı zaten gözlerini dikmiş bana bakıyordu, Yazgı ise sadece defterini karalamak ile meşguldü. Çok geçmeden teneffüs zili çalmış, öğrenciler sınıftan hücum eder gibi çıkıyorlardı. Yankı da sırasından kalkmış, Yazgı'ya kantine gideceğini söylemişti. İster istemez kulak misafiri oluyordum. Sınıftaki öğrenci sayısı bir elimin parmağını geçmezdi. Yan tarafımda oluşan hareketlilik ile kendimi tutamayarak Yazgı'ya bakmıştım. Üstündeki kapşonu çıkarmaya çalışıyordu, ne tepki vereceğini bilmiyordum ama o an sadece yapmak istediğimi gerçekleştirmek için Yankı'nın kalktığı sıraya oturdum. Yazgı'nın yüzüne bakmadan kapşonunu çıkarmasına yardım ettim ve kapşonunu katlayıp sıranın üstüne koydum. Bu süre içinde bakışlarının bende olduğunu biliyordum. Konudan alakasız aklıma terastayken bana verdiği kapşon geldi. Hâlâ bendeydi. Geri vermeyi de düşünmüyordum. Daha fazla yanında kalmamın anlamsız olduğunu bildiğim için yanından ayrılmadan yüzüne bakmıştım. Bakışlarını yüzümün her yerine hissediyordum. Ona baktığımda gelen ağlama hissini bastıramamaktan çok korkuyordum. Gözlerimin içi acıyordu. Kızardığına emindim.

İçimde fırtınaları koparan gözleri ile kızaran gözlerim buluştu. Titrek bir nefes aldım ama aldığım nefes ciğerlerime yetmedi. Korkarak parmaklarımı yanağına yaklaştırdım, elim titriyordu. Yanağını avcumun içine alıp baş parmağım ile pürüzsüz teninde narince gezdirdim. Yazgı, bileğimi tutarak durdurdu beni.
Gözlerine uzun uzun baktım günler sonra. İçimdeki özlem döküldü dilimden, benden bağımsız.

"Bazen gülüş sebebin olmak isterim.
Bazen gözündeki parıltı,
Bazen yüzündeki ben
Bazen yanağındaki gamze
Bazen ise sadece sen olmak."

Yazgı, bileğimi bırakarak kaşları kalkık şekilde bana bakıyordu.
Gözümden akan yaşların farkında değildim.

"Ama biliyorum, imkansız bu.
Canım acısa da kabullendim
ve benim artık tek dileğim
Metrelerce uzaktan da olsa
Yüzünü görmek oldu."

EKSİK|texting|Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt