37

1K 109 192
                                    

"HIIAAĞĞĞPŞUUĞĞHH"

Taehyung yüzüne gelen tükürükler yüzünden gözünü kapatıp, "Elhamdülillah," dedi. Seokjin havadaki bütün oksijenle birlikte burnunu çektiğinde kucağında duran kutudan bir peçete daha çıkarıp Taehyung'a uzattı.

"Vasiyetnamemi yazma zamanım gelmiş Tae. Her şey buraya kadardı sevgilim. Ben öldüğümde benden başkasına gidersen hortlayıp ağzına sıçar tekrar ölürüm."

Taehyung sıcak suyun bulunduğu şişenin kapağını açıp Seokjin'e doğru tutarken göz devirdi. "Bi gripten ölünür mü bal peteğim? Saçmalama."

Seokjin öksürmekten ağrıyan boğazına rağmen çatallı sesiyle çığırdı. "HA BEN SAÇMALIYORUM YANİ?!" Taehyung onu sakinleştirmek adına yanaklarını pat patlayarak, "Hayır bi tanem sana demedim ben onu. Onu.. Jimin'e söyledim Jimin'e," derken arkasındaki yastığı karşı koltukta oturan Jimin'in kafasına fırlattı. "Niye saçma saçma konuşuyorsun Jimin?"

Jimin ve diğer dört genç sabırlarının son damlalarını kullanıyorlardı. Seokjin sabahın köründe sohbet grubuna çığlık çığlığa 'hastayım' konulu ses kayıtları atmış, önce Taehyung'u eve çağırmış ardından onun bir sapıklık yapıp götünü elleyeceğini düşünerek diğerlerini de zorla çağırmıştı.

"Niye her seferinde bok bana atılıyor lan?" diye isyan etmişti Jimin. Yoongi tekli koltukta uyuklarken Seokjin onu fark etmiş ayağıyla dürterek uyandırmıştı. "Pşşt. Kalk. Hastayım ben."

Yoongi huysuzca yerinde kıpırdanırken, "Sen hastasın diye biz niye burdayız amına koyayım. Asıl seninle aynı ortamda bulunmamamız hatta mümkünse farklı şehirlerde olmamız gerekiyor," diye söylendi.

Seokjin ağlamaklı bir ifadeyle Taehyung'a döndüğünde Taehyung onun sabahtan beri yaptığı gibi yine, haksız duruma düştüğünde ağlayacağını anlamıştı. Elinde tuttuğu suyu zorla ağzına götürüp büyük büyük yudumlar içirdi. "Oh yarasın koçuma."

"Bu gerizekalı yüzünden derslere de gidemedik. Hadi seni anladım, senden bi bok olmaz zaten. E be orospu bizi niye ateşe atıyorsun?" Namjoon geldiğinden beri 500 defa aynı şeyleri söylüyordu. "Aha bu sevgilin boşuna mı var lan? Kullanmıyorsan bana ver azıcık yüzüm gülsün."

Seokjin dehşetle karşısındaki pezevenke bakarken Taehyung'a sarıldı. "Hoşt ulan. Amına kodumunun." Kafasını yana çevirip sevgilisine baktı. "Vereyim mi seni ellere?"

Taehyung gülümseyerek onun yanaklarını sıkarken kafasını iki yana salladı. "Tch. Verme." Seokjin burun kıvırıp, "Vermem zaten," dedikten sonra kendini koltuğun diğer ucuna attı. "Ayhh ben fenalık geçiriyorum. Ateşim mi var benim? Tae baksana bi valla cehennem ateşinde kavruluyorum resmen ben."

Elini tekrar ve tekrar bu mız mız çocuğun alnına bastırıp ateşini kontrol etti Taehyung. "Hayır bi tanem ateşin hala yok." Seokjin çok ilginç bir şey söylenmiş gibi ona baktıktan sonra elini tekrar alnına yerleştirdi. "Sen anlayamadın kesin. Kook bi de sen bak bakayım."

Jungkook geldiğinden beri sessiz kalıp sadece bu kabusun bitmesini bekliyordu. Oflaya puflaya yerinden kalkıp Seokjin'in önünde durdu ve ateşini kontrol etti. "Hayır sayın çok sevgili hyungcuğum, ateşin yok. Artık lütfen her otuz saniyede bir kontrol ettirmeyi bırak."

Seokjin memnuniyetsizce elini ittirdi. "Aman be, sizin gibi üç iq'lular anlayamaz zaten ateşi falan."

Hoseok içlerinde en insaflısı çıkmıştı. Mutfaktan elinde bir tepsiyle çıkageldi. Jimin'de çok sık hastalanan birisiydi ve Hoseok ona bakabilen tek kişiydi aralarında, o yüzden bu gibi durumlarda ne yapması gerektiğini biliyordu.

Ay Hoşt Ulan |TAEJIN|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin