39

950 105 290
                                    

"Pştt. Buraya bak hele bi." Taehyung deminden beri salak salak ortada gezen çocuğu yanına çağırdı. Kolunu omzuna atıp, "Aslanım sen şimdi gidiyorsun. Bana ordan bir vişne suyu getiriyorsun. Anladın mı?" dedi. Çocuk kaşlarını çatıp anlamaya çalıştı. "Ben mi?"

Taehyung göz devirdi. Cidden salaktı. "Burda senden başka aslan parçası olmadığına göre. Hadi koçum. Bi koşu kap gel." Sırtını pat patlayarak ileriye doğru itti. Burnunu çekerek Seokjin'in yanına oturdu. Kolunu arkasından geçirip Seokjin'i kendine doğru çekti. "Fıstık gibisin ha. Gözlerim kamaşıyor resmen."

Seokjin oyuncu bir tavırla havayı kokladı. "Sen de alıyor musun kokuyu?"

"Ne kokusu aşk bahçem?"

"Kekoluğunun kokusu canım."

Taehyung burun kıvırarak önüne döndü. Perma yaptırdığı uzun saçları gözüne girip duruyordu. "Senin neyine zaten şekil şukul gerizekalı," diye kendi kendine söylenirken saçlarını geriye atıyordu.

"LAN VALLA LAHMACUN GETİRİYORLAR!" Namjoon salona girer girmez diğer taraftan gelen garsonların elindeki lahmacunları görünce heyecanla bağırmıştı. Koşa koşa arkadaşlarının yanına gitti. "Ne kadar kalbi temiz bi insanım görüyor musunuz? İnşallah olur dedim, oldu."

İkili dediklerine göz devirmek yerine Namjoon'un sarı saçlarına şaşırmakla meşguldüler. Beraber alışverişe gittikleri zaman boyatmamıştı fakat dün gece ani bir kararla kendisi yapmıştı.

"Çiyana benzemişsin." Seokjin yaptığı benzetmeye hunharca gülerken ve Taehyung da ona katılırken Namjoon bu iki beyinsizle uğraşmamaya karar verdi. Yanlarına doğru gelen diğerlerini görünce 'Saçıma laf edin de ebenizi sikeyim' bakışlarıyla hepsini uyardı.

Jimin güler yüzle yanlarına geldiğinde, "Ben demiştim hyung. Sarı saç çok yakışmış." Namjoon sahte göz yaşlarını silerek, "Aramızdaki tek insani varlık sensin Jimin. Sağol."

"Kendi de kabul ediyor yani insan olmadığını." diyen Yoongi kendini hemen koltukların birine atmıştı. Şimdiden başının ağrıdığını hissediyordu. "Sen ona bakma. Cidden yakışmış." Hoseok eliyle 'güzel' işareti yaparak Yoongi'nin yanına yerleşti.

Jungkook'un hala bir şey demediğini fark ettiğinde ona döndü Namjoon. "Güzel olmuş desene piç." Jungkook bütün ifadesizliğiyle, "Çiyana benzemişsin," dediğinde Seokjin'den tekrar bir kahkaha koptu. "Al işte. Bak o da dedi."

"Siz ne anlarsınız ulan modadan, güzellikten cahil herifler. Neyse durun. Şimdi benim birilerini düşürmem lazım. Koskoca eğitim hayatım bitti hâlâ sevgilim yok. Şaka gibi."

Taehyung göz kırparak, "Hyung istersen sana taktik verebilirim," dediğinde Seokjin sanki çok saçma bir şey söylemiş gibi ona döndü. "Vereceğin taktik de, götün çok güzel, mesajı değil mi salak? Öyle adam mı tavlanır amına koyayım?"

"Ben seni tavladım ama?"

"Yoo tavlamadın. Ayrıldık. Bitti. Bay bay." Seokjin ona arkasını döndüğünde Taehyung önünde duran enseyi öptü. "Dalga geçip durma valla çarpılır gidersin bak."

Yoongi etrafına bakıp ağlamaklı sesler çıkararak Hoseok'un kulağına sokuldu. "Ben gitmek istiyorum." Hoseok elini yeni boyatılan saçlara götürdü. "Tamam bir saat falan duralım sonra gideriz. Olur mu? Biraz eğlenmeye çalış." Yoongi kafasını sallayarak onu onayladı.

...

"Oğlum o direği oraya kim koydu? Hay ağzınıza sıçayım ya!" Hoseok bol küfürlü cümleleriyle beraber dans pistinde direk dansı yapan Jungkook'u toplamaya gidiyordu.

Ay Hoşt Ulan |TAEJIN|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin