Bölüm 9.2-Peri Masalı-

89 38 10
                                    

Sınıfa girdiğimde dağılmış boş sıralardan başka bir şey yoktu. Bende zaten bunun için sınıfa gelmiştim. Cam kenarına ilerleyip çantamı sıraya bıraktım. Bugün her şey güzel olacaktı. Buna inanmak istiyordum ve inanacaktım. İnanç çok kolay bir duygudur. Sizi en kolay ele geçirebilen duygudur özellikle inanmak istediğiniz anlarda, güvenmeseniz de inanırsınız çünkü içinizden gelir. Kulaklığımı çıkartıp şarkı seçmeye başladım. Yabancı ritim kulaklarıma dolduğunda huzurla gözlerimi kapatıp kendimi şarkıya bıraktım. Kollarımı masanın üzerinde birleştirip başımı yasladım.

Buğulu gözlerimi ovuşturup görüşümün netleşmesini sağladım. Çalan şarkıya eşlik ederek önümdeki malzemeleri güzelce yıkayıp yemekleri hazırlamaya başladım. Yemekleri masaya koyup tekrar tezgaha ilerledim pasta kekini kalıba koyup çilekleri dizmeye başladım. Krem şantiyi çileklerin üzerine yayıp sunum tabağına aldım. Masaya bıraktığım sunum tabağını dikkatle incelemeye başladım kusursuz görünüyordu. Şarkı tekrar tekrar çalmaya devam etti. Sesler birbirine karıştığında masadaydım, üzerimde beyaz bir elbise küçük bir kız çocuğuydum. Önüme bir sürü oyuncak bıraktılar istemedim. Oyuncaklar masadan bir bir yere döküldü, umursamadım. Baktığım tek yüz vardı, tanıdığım bir yüz, sevgi istediğim bir kalp. Gülümseyerek gözlerinin içine baktım. Elini uzattı ben ilk kez babamın elini tuttum. Belimi saran güçlü elleriyle beni havada döndürüp kucağına aldı. Evin içinde kahkahalarım yankılanıyordu. Annemin yanağını öpüp beni sandalyeme geri bıraktı. Gülümseyerek sandalyeden inip odama koştum yatağımın üzerindeki süslü paketi alıp minik adımlarımla mutfağa geri döndüm. Babam elimdeki pakete bakarken gülümsedim "benim güzel kızım hediye mi almış bana?" dedi. Gülerek bağırdım "evet!". Masaya oturduğumuzda babam gününün nasıl geçtiğini anlatıyordu büyük bir dikkatle onu dinlerken her mimiğini aklıma kazıyordum. Sıra pastanın kesilmesine gelmişti. Babam mumları üflerken süslü paketi kucağına bırakıp kocaman öptüm. Bıçağı bana verip pastayı kesmemi istediğinde gülümseyerek baktım. Bıçağı pastaya bastırıp kesmeye başladığımda bedenim bir anda duvara çarptı. Acıyla inleyerek karşımdaki toz bulutlarına ve enkaza baktım. Her şey yıkılmıştı, nefes alamayacak kadar tozdu her yer. Öksürdükçe öksürdüm ısrarla nefes nefese kaldım ama nefes alamıyordum.

Hissettiğim boğulma hissiyle irkilerek gözlerimi açtım. Yüzüme dökülen saçlarımı gerye itekledim kolumun çarpmasıyla acı bir ses duydum. "Ben çok özür dilerim burada olduğunu bilmiyordum." Ne diyeceğimi bilmeyerek baktım, az önce dirseğimi göğsüne gömmüştüm sanırım. Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. "Uykunda bile susmadın zaten yetmiyormuş gibi bir de dayak yiyorum." Dedi. Mahcup bir ifadeyle baktım. Çantasını önüne alıp fermuarını açtı içinden çıkardığı hediye paketini sıraya, ikimizin ortasına bıraktı. Hareketlerini tek tek beynime kazıyordum onun hiçbir anını unutmak istemiyordum. Hediye paketini işaret parmağının ucuyla bana doğru itekledi. Paketi ellerimin arasına alıp bantlarını açtım. İçinden çıkan kutuyu açtığımda uzun süre sadece baktım. Sonunda dudaklarımı aralayabildiğimde "Neden?" diyebildim. Neden?... Bakışlarını benden kaçırıp camdan dışarıya baktı. "Bilmiyorum unutamıyorum çok denedim ama nereye baksam, ne yapsam olmadı ben lunaparkta takılı kaldım. Belki sende o anı sevmişsindir diye bunu almak istedim... Ben bilmiyorum sadece içimden geldi." Tırnaklarımla sıranın üzerinde ritim tutmaya başladım. "Savaş aylardır yan yanayız, üzerinden aylar geçti neden şimdi?" tereddütle gözlerine baktım ama o ısrarla bana bakmıyordu. Kısık bir sesle "Ahsen bir daha kimseyi sevemez misin?" diye sordu. "Bu nasıl soru?" dedim. "Onu çok sevmişsin herkes senin adını söyleyince cümleyi onun adıyla bitiriyor. Kimse inanmıyor bir başkasını sevebileceğine." Cümlesini bitirdiğinde ona bakmayı bıraktım. Kutuyu ellerimin arasına alıp müzik kutusunu çıkardım. Atlı karınca ellerimin arasındaydı müzik kutusunu ters çevirip kurmaya başladım iki tur geriye çevirip masanın üzerine bıraktım. Müzik kutusunun ritmi çalmaya başladığında Savaş'a doğru kaydım başımı omzuna bıraktım. "Elbette birini tekrar sevebilirim sadece güvenemem. Güvensem bile uzun zaman alır ama birini sevebilirim. Fakat senin sorduğun benim birini sevip sevemeyeceğim değil. Senin sorduğun 'ben seni sevebilir miyim?' bu değil mi? Ben cevap vereyim evet seni sevebilirim ama sana güvenemem." Başımı omzundan kaldırıp gözlerine baktım.
Bana bakmadı...

Kibrit Ateşi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin