Bölüm 11. 1 -Sahte-

67 29 10
                                    

Meleklerin de boynuzu olurmuş.

Gözlerimi açtığımda beni izleyen Savaş'ı görmeyi beklemiyordum. Gülümseyerek gözlerinin içine baktım. "Günaydın güzelim." Dedi. "Saat kaç?" dedim. Alaycı bir gülüşle tek kaşını kaldırdı başımın altındaki yastığı ani hareketle çekip hızlı sayılmayacak güçte vurmaya başladı. Gülerek ellerimi yüzüme siper ettim "Ne dedim ben yaa" diye bağırdım. "Bir de utanmadan soruyor musun! Uyanır uyanmaz saat kaç mı denir hanımefendi. Günaydın yakışıklım demeniz gerekir." Kaşlarımı kaldırdım " Bak bak beyefendiye başka emriniz!" yatakta bağdaş kurup oturdum. Düşürür gibi yaparak "Kahvaltı hazırla mesela çok acıktım." Dedi. Gerçekten ben de çok acıkmıştım hatta aşırı acıkmıştım. " Ay bende acıktım." Dedim. Kendini yatağa bırakıp "Kalk kahvaltı hazırla hatun." Dedi. Sanki bana 'cin gördüm' demiş gibi baktım. Yastığı elime alıp "Ne dedin sen!" diye bağırdım. Gülerek yataktan düştüğü an bende gülmeye başlamıştım. Geri geri kaçmaya başladığında gülümseyerek koşmaya başladım adeta evin içinde elimde yastıkla kovalamaca oynuyorduk. Merdivenlere koştuğu an gülümsemem dondu ayaklarım sargılıydı düz zeminde basabiliyordum ama bükemiyordum.

Savaş koşarak merdivenleri inip bana baktı "Ha şöyle uslu dur ne güzel "dedi. "Dalga mı geçiyorsun canım." dedim.

Merdivenleri çıkmaya başladığında geriye kaçtım. Elimdeki yastıkla kucağına aldı yastığı alıp kafasına vurdum. Kahkahalarım tüm evde yankılanıyordu merdivenleri inip mutfağa girdik. Kahvaltı masası o kadar güzel hazırlanmıştı ki, mahcup bi sesle "ay keşke vurmasaydım" dedim. "vurduğun yerlerde güller açar, çiçeğim." Yüzümü buruşturarak baktım. "Savaşcım." dedim "Efendim güzelim." Bedenimi sandalyeye bıraktı. "Siktir git." Dedim gülerek. "Bak bu tavrını çok özlemişim çabuk iyileş." Dayanamayıp kıkırdadım.

"Kahvaltıyı sen mi hazırladın?" dedim. Ocağa yönelip çaylarımızı doldurdu. Önce benim çayımı masaya bıraktı ardından kendini çayını masaya bırakıp oturdu. "Evet ben hazırladım. Erken uyanınca ellerimle sana bir şeyler hazırlayayım dedim." Gülümseyip "Ellerine sağlık." Diyerek karşılık verdim.

Birlikte kahvaltımızı yapıp mutfağı topladık saatler o kadar çabuk ilerliyordu ki fark etmemiştik bile neredeyse öğleden sonra olmuştu birlikte film izleyip mısır savaşı yapmıştık. Sonrasında ise ayağımı bahane ederek tüm salonu Savaş'a temizletmiştim o kadar eğleniyordum ki sanki hep buradaydım.

Hep onun yanına ait gibi...

Hava kararmaya yakın balkonda boş boş oturmaya başladık. Sohbetin sarmadığını anlayarak dışarı çıkma kararı almıştık üzerime rahat bir şeyler giyip arabaya bindik arabayı yakın bir yere park edip markete girdik. Çekirdek ve içecek falan alıp parkta yürüdük. Bağdaş kurup çimlere oturdum hava o kadar güzel esiyordu ki tam yaz havasıydı. "Eve ne zaman döneceğim." Dedim. Üzülmüş bir ifadeyle "hayırdır sıkıldın mı benden?" dedi. "Ya hayır-" lafımı bölüp omuz silkti. "Bana kalsa benimle yaşa evde kahkahalarını duymak, çok hoş ne bileyim ilk kez o evde mutlu hissediyorum." Dedi. Gülümsedim "Bende seninle çok mutluyum." Dedim.

Tereddütle bana bakıp "Ahsen bir şey soracağım." Dedi. "Evden çıkınca neden Yasemin'e gitmedin? Okul bittikten sonra siz hiç görüşmediniz mi?" dedi. Düşündüm ona gitmedim çünkü bende öyle bir şans bırakmadı. Beni kendinden tamamen itmişti. Artık aramızda duvarlar vardı sanki. "Görüşmedik." Dedim tek nefeste. "Ama onlar sürekli buluşuyorlar." Ne kastettiğini çoktan anlamıştım. "Evet onlar birlikte takılıyorlar." Dedim. "Nasıl yani?" dedi afallamıştı. "Aslında aramızda çok bir şey geçmedi küçük bir konuda tartıştık fakat o fazla ciddiydi günlerce bekledim. Yumuşamadı, sonra işler daha da mahvoldu. O kadar kırıldım ki bilmiyorum korktuğum halde gitmesine izin verdim işte. Grupça plan yapıyoruz fakat ben bunu sosyal medyadan görüyorum. Bir süre sonra birbirimizden tamamen uzaklaştık." Dedim. "O zaman senin suçun yok." Dedi.

Kibrit Ateşi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin