Bölüm 10.1-İs Lekesi-

87 38 13
                                    

"Küçüğüm affet
Anladım, sevgiymiş emek"

- Çağan Şengül

Ayaklarımın dibine düşen kibrite baktım. Alevler halıyla birleştiğinde geriye kaçmaya başladım.

Gözlerimde alevler vardı asla sönmeyecek.

Evim bildiğim her yeri yakacak alevler.

Ellerimde ateş var kendimi yaktım.

Karşımda küçük bir kız çocuğu var, beyaz elbisesinin uçları is lekelerin bulanmış ayaklarında küller olan bir kız çocuğu.

Gülümsüyordu, ateşlere bakıp güldü. Gülümsedim benden aldıkları her şeye inat gülümsedim. Alevler enkazı küle çevirecekti biliyordum ve sonunda sadece enkazın külleri kalacaktı. Alevler etrafa yayıldı, alevin renkleri gözlerimdeydi gülümsemem silindi. Alevler etrafa sıçradı perde alevler içinde yanmaya başladı. Alevler büyüdü ayaklarıma yaklaştı. Geriye kaçtım. Kulaklarıma uğultular geldi insanlar bağırıyorlardı. Alevlerden çıkan çıtırtı sesleri kulaklarıma doldu. Bağırıyorlardı... Alevler salona yayıldı. Bağırıyorlardı... Alevlerin içindeydim. Beyaz elbiseli küçük kız oradaydı alevlerin ortasında bağırıyordu bana kızıyor beni suçluyordu. Ben suçluydum. İnsanlar bağırıyordu sesler çok fazlaydı. Alevler üzerime geldi, artık nefesim kesiliyordu. Koridoru dönüp odama girdim. Alevler arkamdaydı, alevlerin sıcağı ensemdeydi. Alevler bir gölge gibi hep arkamdan gelecekti. Yerden çantamı alıp masanın üzerindeki defteri ve kalemi içine attım. Tekrar koridora döndüğümde alevler her yerdeydi. Nefes alamıyordum öksürdükçe öksürdüm nefes alamıyordum dizlerimin üzerine oturup göğsüme elimi bastırdım. Nefes alamadım tekrar ayağa kalkıp. Kapıya ilerleyip kapıyı kapatmadan çıktım. Binanın içinde dumanlar hakimdi nefes alamıyordum adımımı attığım her yer dumandı duvarlarda siyah is lekeleri kaldı. Adımlarımı atıyordum fakat önümü göremiyordum ön merdivenlerden gelen koşma ve bağırış sesleriyle arka taraf merdivene ilerledim insanların sesleri rahatsız ediyordu kimseyi görmek, duymak istemiyordum. Çok yorgundum, merdivenlere vardığımda adımlarım birbirine dolanıyordu. Görüşüm pusluydu, gözlerimden yaşlar akıyordu ağlamıyordum ama duman gözlerimi yaşartıyor ağlamama neden oluyordu. Son basamakları inip demir kapıyı açtım açılmamıştı, kapıya bakıp kilidi aramaya başladım. Duman ciğerlerime kadar inmişti nefes alamıyordum. Dizlerimin üzerine düştüm...

Ağlamaya başlamıştım. Böyle olmamalıydı bunların hiçbirini hak etmemiştim ben. Demir kapıya elimi vurdum vurduğum yerdeki kilit tıngırtı çıkardığında beklemeden çevirdim yerden kalkıp demir kapıyı sessizce açtım. Koşmaya başladım düşene kadar koşacağım dedim koştum, koştum daha hızlı, koşmadım kaçtım, yangından alevlerden kaçtım...

Düştüm dizlerim kanadı başımı kaldırıp gökyüzüne baktım. Ağladım başımı önüme eğdim. Ayaklarında is lekeleri vardı parmaklarında küller kalmıştı. Daha çok ağladım. Ben suçluyum... "Bak bana!" bağırdı, bakmadım. "Sen yaptın! Önce beni sevileceğime inandırdın sonra benden her şeyimi aldın! Bak bana!" başımı kaldırmadım. Ellerimi başımın yanlarına bastırdım bu bir rüya ve benim uyanmam gerek. "Mahvettin beni, sen o evi değil beni yaktın!" Hayır dedim Hayır... Hayır ben seni yakmadım, seni yakmadım. Bağırdım boğazım acıyana kadar bağırdım "Ben seni yakmadım!" ağladı. Hıçkırarak ağladı "Ne olur ağlama" dedim. "Sen yaptın. Beni sen yaktın! Babamın gitmesine sen sebep oldun, babam beni terk etmezdi aptal pastan ve aptal sevgi oyunun beni mahvetti. Babam beni bir daha sevmeyecek." Hıçkırarak ağlıyordu. Ben suçluydum o yemek hazırlanmasaydı böyle olmazdı haklıydı.

Kibrit Ateşi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin