Bölüm Üç: "Samimiyet kokan bizim mahalle"

2.1K 205 280
                                    

Güneş çoktan doğmuştu, geceyi uykusuz bir şekilde Soonyeon'un başında sessizce bekleyerek geçirmiştik Taehyung ile beraber

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Güneş çoktan doğmuştu, geceyi uykusuz bir şekilde Soonyeon'un başında sessizce bekleyerek geçirmiştik Taehyung ile beraber. Ne o ne söyleyeceğini biliyordu ne de ben. Bu yüzden susmak en mantıklı seçenekti bizim için.

Güneş doğsa bile odanın perdeleri kapalı olduğu için aydınlatmıyordu burayı. Gece gibi karanlıkta, yalnızca Soonyeon'un başının ucunda yanan loş lamba aydınlatıyordu odayı. Koltuğun bir köşesine ben, diğer köşesine Taehyung oturmuştu. Ne diyeceğimi bilemiyordum. Sanırım özür dileyerek başlamam gerekti.

Sujeong ve Yein kahvaltı yapmak için kantine inmişlerdi. O ikisi olmasa ne yapardım hiç bilmiyorum. İkiside bizim çocukluktan arkadaşımızdı, Yein ile iş yüzünden aramda resmi bir ilişki olsa bile onun dışında oldukça yakındık. Her şeyimi anlatırdım ona. Taehyung da Sujeong ile aynı şekilde yakındı.

"Özür dilerim."

Ortamdaki sessizliği bıçak gibi bölmüştü sesim. Başımı ondan tarafa çevirdiğimde o da kızaran ve şişen gözlerini bana çevirmişti. Sesini çıkartmayıp başı ile onaylamıştı yalnızca özrümü.

"Sana öyle söylemek istemediğimi biliyorsun. Sinirden çıkıverdi hepsi ağzımdan. Sen benim yokluğumda Soonyeon'a tek başına çok iyi bakabiliyorsun. Hem annesi, hem babası oluyorsun onun ve hakkını yiyemem. Yalnızca her şey o kadar üst üste gelmişti ki sana patladım."

Histerik bir şekilde gülüp kafasını olumsuz bir şekilde sağa sola salladığında vücudumu tamamen ona doğru çevirmiş ve ellerine uzanmıştım. "Ciddiyim Taehyung. Ne kadar yıprandığının farkındayım."

"Yanımda ol o hâlde."

Gözleri dolmuştu ve sinirliydi bana, ses tonuna yansımıştı siniri. Dişlerini sıkarak konuşmasına devam etmişti. "Ben bir şey olduğunda seni arayayım, sen yardımcı ol bana. Namjoon değil-"

"O da ayrı konu." Sözünü kesmiştim birden. Ellerini bırakıp ayaklandığımda sakin olmaya çalışmış, kravatımı düzeltmiştim. "O herifle bir daha asla, bak çok ciddiyim, asla görüşmeyeceksin."

"Ne oluyor sana ya?" O da benim gibi ayağa kalktığında birkaç adım geri gitmiştim. "Ne oldu Namjoon ile aranda? Her ne olduysa umrumda değil, bilesin. Namjoon benim arkadaşım."

"Olmayacak efendim, bundan sonra yok Namjoon falan. Bu adamla görüşmeyi bırak, ağzına bile almayacaksın adını."

"Oldu paşam! Başka emriniz?!"

"Yok başka emrim falan."

Kapıya doğru döndüğümde yine histerik bir şekilde gülmüş ve sertçe geri yerine oturmuştu. Olanları anlatamazdım, davamla ilgili bir şüpheliydi Namjoon ve bunu ona söyleyemezdim. Her ne kadar eşim olsa bile bu etik değildi. Bana güvenmesini istiyordum sadece ya. Bana güvensin, dediğimi sorgulamadan dinlesin istiyordum.

LIE | gguk + taeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin