Bölüm Altı: "Bu kek iki yumurtayla yapılmıyor mu ya?"

1.5K 147 319
                                    

[Jungkook]

"Sizi babamla tanıştırayım! Baba; Bayan Elizabet, Moni, Kukuli ve Bay Burunsuz. Bu da babam çocuklar!"

"Bay Burunsuz mu?"

Oturmuş Soonyeon ile birlikte çay saatçilik oynuyorduk. Bunun ne olduğunu daha az evvel öğrenmiştim, kahverengi plastik fincanlarını yuvarlak bir masaya dizmiş ve masanın etrafına oyuncaklarını oturtmuştu. Beni de yani başına oturttuğunda şakacıktan çay koymuştu hepimize, şimdi beni oyuncaklarıyla tanıştırıyordu.

"O gazi, tıpkı büyükbabam gibi bir askerdi! Ama burnunu kaybetti ve sonra emekli oldu. Tae babam burnunu ameliyat edecekti fakat çok yoğun olduğu için bir türlü ilgilenemedi."

"Hmm, ne ile meşgulmüş bakayım Tae baban?"

"Sabahları her gün temizlik yapıyor, her gün! Sen yokken ne acılar çekiyorum bir bilsen baba..."

Elimde olmadan gülmüştüm, babamın cenazesinden sonra yaklaşık beş gündür evdeydim, eşim ve çocuğumla vakit geçiriyordum. Yüzleri beş gündür hiç gülmediği kadar gülüyordu, bunun farkındaydım. Biraz işlerden uzaklaşıp ailemle vakit geçirmek iyi gelmişti. Yıllardır neden bunu yapmamış, onlarla vakit geçirmeyi denememiştim bilmiyorum fakat onlarla kaldığım süre boyunca onları çok özlediğimi fark etmiştim. Ve onlar da beni çok özlemişlerdi.

"Baba, biraz daha çay ister misin?"

"Ah, tabii ki."

Çay fincanını tabağı ile birlikte kaldırarak ona uzattığımda Soonyeon'un bir kez daha şakacıktan çay koymasını seyretmiştim. Yüzündeki gülümseme günlerdir solmuyordu, kreşten döner dönmez yanıma koşuyor ve kreşte atmayıp bana sakladığı enerjisini benimle birlikte atıyordu. Hiç oyun seçmiyordu, bu dikkatimi çekmişti. Birlikte futbol, basketbol, voleybol hatta tenis bile oynamıştık. Bilgisayar oyunları, evcilik, doktorculuk, çay saati gibi oyunlar da oynatmıştı bana ve her birinden ayrı keyif alıyordu gerçekten. Çok yönlü bir çocuktu, Taehyung şimdiye dek ona çok iyi bakmıştı.

"Beyler, çay saatinizi bölüyorum fakat, benimle kek yapmaya ne dersiniz?"

Taehyung'un sesini duyduğumuzda ikimizde başımızı kapıya doğru çevirmiştik. Taehyung yeşil bir önlük takmış, kapının pervazına yaslanmış bir şekilde bizi seyrediyordu. Elinde de iki önlük vardı, birisi mor ve birisi turkuaz. Soonyeon yerinden fırlayıp ona doğru koşmuş, sol elindeki turkuaz renkli önlüğü kapmıştı.

"Yaşasın, ilk kez Kook babamla kek yapacağız! Çok heyecanlıyım baba, sen de öylesin değil mi!"

"Evet tatlım, babanın bize katılması kırk yüzyılda bir gerçekleşecek bir olay olduğu için ben de heyecanlıyım."

Bana bakarak söylendikten sonra kıkırdamış ve Soonyeon'a dönüp göz kırpmıştı. Bunun üzerine Soonyeon da kıkırdadığında gülümseyip başımı olumsuzca sallayarak kalkmıştım oturduğum yerden.

"Siz babalı oğullu benim rakibim olarak bir örgüt oluşturmuşsunuz bile, söylesenize yoksa yıllardır aradığım çete lideri siz misiniz?"

Onlara yaklaştığım sırada gülerek söylememe rağmen Taehyung'un yüzündeki gülümseme solmuş, ciddileşmiş ve elindeki önlüğü bana doğru fırlatıp arkasını dönerek uzaklaşmıştı Soonyeon'un odasından. Soonyeon bağırıp onun ardından koştuğunda havadaki önlüğü yakalamış ve şaşkınca arkalarından bakakalmıştım. Elimdeki önlüğü giymiş aynı zamanda da onları takip etmiştim, çoktan tezgâhın başında yerlerini almışlardı. Mutfağa henüz yeni giren beni bekliyorlardı.

"Pekâlâ, önce elleri görelim."

Taehyung musluğu açtığında Soonyeon tabürenin üzerine çıkmış, eline biraz sabun sıkıp iyice köpürtmüştü. Ellerini güzelce yıkadığında musluğu kapatmış, Taehyung'un uzattığı havluya silmiş ve tabüreden atlamıştı. Taehyung tabüreyi kenara çekip bana baktığında tezgâha doğru yaklaşmıştım. Yanına geldiğimde musluğu açmıştı, ben de Soonyeon gibi elime biraz sabun alıp köpürtmüş ve güzelce temizlemiştim ellerimi. Taehyung musluğu kapatıp bu sefer asık bir suratla havluyu bana uzattığında âniden dudaklarına bir öpücük kondurup geri çekilmiştim. O gözlerini büyütürken Soonyeon kıkırdamış, ben de gülerek elindeki havluyu almıştım.

LIE | gguk + taeWhere stories live. Discover now