Bölüm Yedi: "Ne yazık ki bazen sevmek yetmiyor"

1.2K 168 344
                                    

[Taehyung]

"Bana bak, sadece bana bak."

Gözlerimi sımsıkı kapatarak reddetmiştim onu. Hayır, bakmayacaktım ona. Bu sefer aramızdaki problemi çözmeden boş vermeyecektim hiçbir şeyi. Bana emirler yağdıramazdı, beni hizmetçisi olarak kullanamazdı. Eşiydim ben onun, kölesi değil. İkisi farklı şeylerdi. Şimdiye dek işini ön planda tutuşuna kırılsam bile fazla ses çıkarmamıştım ama buraya kadardı! Bugün her şey değişecekti.

"Taehyung, bana bak dedim."

"Yüzünü bile görmek istemiyorum."

Elini sertçe arkamdaki duvara vurmuştu. Ne ara yatak odamıza gelmiş, onunla duvar arasına girmiştim net olarak hatırlamıyorum. Her şey âniden gelişmişti, yüzüne bile bakmadığımı fark ettiğinde birden üzerime gelmişti.

"Seni özledim..."

Nefeslerini boynumda hissettiğimde açmıştım gözlerimi, o ise henüz yeni kapatıyordu. Yüzünü boynuma gömüp derin bir nefes aldığında yakalarından tutmuş ve kendimden uzaklaştırmıştım onu.

Jeon Jungkook, altına girip sen beni hırsla ve aynı zamanda sevgiyle becerirken ben saatlerce zevkten ağlayabilirdim. Ama hayır, işin işin ve işin...

"Özür dilerim."

"Bir şeyleri yaptıktan sonra özür dileyince o şeyler düzelmiyor Jungkook. En son ne zaman kokumun ciğerlerini böyle doldurmasına izin vermiştin? Ben söyleyeyim, en son bir buçuk yıl önce sevişmiştik!"

"Ne?"

Yakalarını tutmaya devam ederken onu kendime çekmiş ve bedenlerimiz birbirine çarpmasına sebep olmuştum. Aleti, benimkine sürttüğünde gözleri kocaman açılmıştı. Benden asla böyle bir hamle beklemiyordu. Ama yeter artık! Siktiğimin bir buçuk yılı boyunca peşinden koştuğu sikik dava yüzünden onun yüzünü toplasanız bir iki ay anca görmüştüm! Ona dokunmayı bırakın, bana dokunmasını, beni sevmesini bırakın, yüzünü bile zar zor görüyordum!

"Şimdi burada seni ağlayacak raddeye gelene kadar zevkle kıvrandırsam ve doruk noktanda çekip gitsem, seni yalnız bıraksam, ancak öyle benim çektiğim kadar acı çekersin belki de."

"Taehyung, bebeğim-"

Dudaklarımı sertçe dudaklarına bastırmış ve sözünü kesmiştim. Bedeni ellerim arasında titremişti, düşmemek için belime sarmıştı kollarını. Zaten birbirinden ayrı olmayan bedenlerimiz şimdi daha çok temas halindeydi. Başını eğip ağzını açtığında dilimi ağzına göndermiş ve yakalarındaki ellerimi yüzüne çıkarıp yüzünü avuçlamıştım. Bu an, bu anı ne kadar zaman bekliyordum bir ben, bir de Tanrı bilirdi. O kadar kırgın, yorgun ve umutsuz hissediyordum ki Jungkook'un öpücükleri bile ruhumdaki yaraları onarmıyordu artık. Öyle ki, gözümden süzülen birkaç damlaya engel olamamıştım. Jungkook bu damlaları fark ettiğinde durmuş, dudaklarımızı ayırıp baş parmağı ile silmişti süzülen gözyaşımı.

"Yemin ederim seni çok seviyorum Taehyung, akan her bir damla gözyaşın için buna kim sebep olduysa o kadar kez öldürürüm o kişiyi. Kendim de dahil buna ama üzgünüm. Ne kadar yıprandığını bildiğimi söylesem de bilmiyorum, yaşamadan bilemem."

"Nasıl hissettiriyor, biliyor musun?"

Merakla yüzüme baktığında önümdeki bedenini sertçe itmiş, arkamızdaki yatağa düşmesini sağlamıştım. Gözleri kocaman açılmış, şaşkınca hareketlerimi seyrediyordu. Bir dakika bile düşünmeden kucağına çıktığımda refleksen doğrulmuş ve belimi tutmuştu.

"Sen, ne-"

Şişmeye başlayan aletini kalçalarımda hissediyordum ve durmadım. Kucağında ona sürtünmeye başladığımda gözbebeklerinin titreyişine şahit olmuştum. Gözleri şimdiden dolmuştu, ne demek istediğimi çok net anlıyordu.

LIE | gguk + taeWhere stories live. Discover now