Adımlarının Ucundaki Aşk

1 0 0
                                    

By 

Uzaktan tıpatıp aynı beyaz daireler olarak gözükseler de yakından hepsinin birbirine özgü şekli olan kar taneleri gökyüzünden narince süzülmekteydi.

Kamelya beresinin başından sürekli kaymasından mütevellit arada bir elini başına getirip çekiştiriyor, sonra bakışlarını yine gözlerini büyüleyen gökyüzüne çeviriyordu.

Takvim 2217 yılında olduklarını gösterse de eski yüzyıllardan süregelen sevgililer günü olduğu yerde duruyor, insanlar bu günü heyecanla bekliyordu; onun dışında.

Sıcak içecek satan standın önünde kendi sırasının gelmesini bekliyordu. Dakikalar geçmişti ama acelesi yoktu, dışarıya kendi isteğiyle çıkmıştı zaten. Sonuçta her zaman gökyüzünden yeri beyaz örtüsüyle kaplayan kar yağmıyordu.

Önünde kimsenin kalmadığını tezgahın ardındaki küçük robot, "sıra sizde Kamelya hanım." dediğinde anlamıştı. İsmini duyduğunda artık şaşırmıyordu, bu robotların yüz tanıma sistemi eğer yüzünüzün yarısından fazlasını bir atkıyla kapatmıyorsanız başarıyla kim olduğunuzu anlayabiliyordu.

Siparişini verdikten sonra beklemeye başladı. Gövdesi hareket etmese de uzun metal kolları sağda solda dolaşıp içeceğini hazırlayan robota baktı. Küçükken onlardan biraz olsun korkardı fakat şimdi siyah yuvarlak çıkıntıların üzerindeki mavi renkli yanıp sönen gözleriyle onları sevimli bile buluyordu. Hatta insanlarla iletişim kurması için programlanmış bir tanesine denk gelirseniz eğlenceli sohbetler edebilirdiniz bile.

Dirseğini önündeki tezgaha dayamıştı, şimdi odak noktası kaldırımda yürüyen iki gülüşen sevgiliyi bulmuş ve iç çektikten sonra bakışlarını önceki konumuna getirmişti.

"Aşk nedir?" diye sordu, neredeyse mırıltıyla. Gerçekten bu sorunun cevabını merak ediyordu, sahiden böyle bir duygu var mıydı yoksa insanlar var olduğuna inanarak kendini kandırıyor muydu?

"Analiz ediyorum."

Karşısındaki robotun sonucu arayıp hızla dönen ışıltılı gözlerine utançla baktı ve hızla öne eğilip ellerini iki yana salladı. "Hayır, hayır! İşinize bakın lütfen. Sorum size değildi."

Robotun gözlerinde bir çarpı işareti yanıp söndüğünde elindeki sıcak buharlar süzülen kahveyi kızın önüne bırakıp sordu, "öyleyse yanıtı biliyor musunuz?"

Kamelya arkaya doğru düşmeye başlayan beresini bir kez daha düzelttikten sonra bakışlarını karın kaplamaya başladığı yere yöneltti.

"Hayır," dedi, neredeyse mutsuz bir sesle. Şimdi de bir robota aşk hakkında dert mi yanıyordu? Olacak iş değildi. Etrafına bakındı, neyse ki civardan tek tük insan geçiyordu ve ona tuhaf bakışlar atan kimseler yoktu.

Rüzgar şimdi daha sert esiyordu, artık ödemeyi yapıp gitmeliydi. Kolunu yatay bir şekilde yukarı kaldırıp bilekliğindeki düğmeye bastı. Çok geçmeden karşısında mavi renkli hologram ekranı belirdi. Ekrana ödemesi gereken parayı ve küçük işletmenin adını girdi. Gönder tuşuna bastıktan sonra robotun gövdesindeki ekranda ödediğine dair belgenin gelmiş olduğunu gördü.

"İnsanlar şimdilerde 'Adımlarının Ucundaki Aşk' uygulamasını indirip duruyorlar." Robot az önce yaptığı içeceğin kaplarını ve malzemelerini tek tek toparlarken bir yandan da karşısındaki insana bakıyordu. "Belki bu sorunuzun cevabı olabilir."

Genç kız bu uygulamayı daha önce duymuştu fakat hiç detaylı bir araştırma yapmamıştı. Henüz birkaç aydır piyasadaydı ama insanların dilinden düşmek bilmiyordu. Uygulama ne kadar başarılıydı merak ediyordu.

SaintVals' Anthology 2021Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum