2

7.5K 647 398
                                    

"Ben açarım!"

Jungkook çalan zili duyduğunda hızlıca kapıya gidip gelen misafirleri karşılamıştı güler yüzüyle. "Hoş geldiniz."

Bayan Park yüzünde güzel bir tebessümle, "Hoş bulduk tatlım," dediğinde Bayan Jeon, Jungkook'un arkasında belirmişti. "Hoş geldiniz, buyurun içeri."

Bay ve Bayan Park önden geçerken Jimin  arkalarından geliyordu. Jungkook'la göz göze geldiklerinde ikisi de gülümsedi. Sessizce salona geçtiler. Bayan Park üzgünce konuştu, "Jihyun gelemedi kusura bakma. Okuldan geldiğinden beri halsiz."

Bayan Jeon anlayışla kafasını salladı. "Ne kusuru canım, geçmiş olsun. Ciddi bir şeyi yoktur umarım."

"Yok, kolay hasta olmaz o."

Sohbetin devamında günlük hayattan konuştuktan sonra Bayan Jeon'un, "Yemeğe geçelim hadi," demesi üzerine mutfağa gidip geniş masaya oturmuşlardı. Sofra çeşit çeşit yemekle donatılmıştı ve gerçekten iştah açıyordu.

Jungkook ve Jimin karşılıklı oturduklarında hala konuşmamaları garip gelmişti ama aileler kendi aralarında konuşurken onların kendi aralarında konuşması tuhaf olabilirdi. İkisi de bu yüzden çekiniyordu.

Ortamdaki hoş sohbetle yemekler yenilirken Jungkook kıtlıktan çıkmış gibi yemeye devam ediyordu. Dördüncü tabağını istemek için annesine baktığında annesi hemen anlayıp yemekten bir tabak daha koymuştu. Oğlunda gerçekten ayı iştahı vardı.

Jimin, yemek boyunca hayretle hunharca yemek yiyen Jungkook'u izlemişti. Kendisi bu kadar yese üç güne fıçı gibi olurdu ancak Jungkook gayet fit duruyordu. Kesinlikle çok özenmişti.

Yemekler yenilip tekrar salona geçildiğinde Jungkook sıkılmıştı. Oldu olası misafir sohbetlerini sıkıcı bulmuştu ve şu an odasında oyun oynamak istiyordu. Kaş göz hareketleriyle annesine odasına gitmek istediğini anlattığında annesi Jimin'i göstermişti. Jungkook ne yapacağını anlamamıştı ama Jimin'e bakmıştı.

Koltukla bütünleşmeye çalışır gibi bir hali vardı. Sıkıntıdan olduğu belli olan bir yüz ifadesiyle öylece halıya bakıyordu. Jungkook onun da sıkıldığını anladığında onu odasına çağırmayı düşünmüştü ama aniden ayağa kalkıp, "Odama geçelim mi?" diye sorması çok absürt kaçardı.

Annesine bakıp yardım dilendiğinde Bayan Jeon, "Jimin büyüklerin sohbetinden çok sıkıldınız sanırım. İstersen Jungkook'la onun odasına gidin. Eğlenebilirsiniz, hm?"

Jimin kendisine yöneltilen soruyla hemen diklenip başını sallamıştı. Hem zaten Jungkook'la iyi anlaşmıştı. Burada sıkılmaktan daha iyiydi.

Jungkook önden giderken Jimin onu takip etmişti odasına kadar. Geniş odanın tavanına monte edilmiş renkli ledler odanın aydınlığını sağlarken köşeye kurulmuş büyük masanın üzerinde 2 monitör ve bilgisayar ekipmanları duruyordu. Masanın karşısındaki geniş yatak ve onun yanındaki kocaman dolap..  Odanın diğer köşesinde büyük bir raf vardı ve içi bilgisayar oyunlarıyla doluydu. Duvarlar ise rengarenk oyun posterleriyle kaplıydı. Bir iki tane de yabancı sanatçı ayırt etmişti. Özellikle yatağın baş ucundaki duvara asılmış plaklar odaya çok hoş bir hava katmıştı. Jimin Jungkook'un odasına hayran kalmıştı.

"Vay canına, odan gerçekten çok güzelmiş."

Jungkook kıkırdayarak, "Teşekkürler," demişti. Odası onun için de çok güzeldi. Tam olarak hayalindeki oda olamasa da ona yakın olduğunu biliyordu. Jimin dolabın yanındaki boşlukta bir elektro gitar gördüğünde gözleri heyecanla büyüdü. "Bunu çalabiliyor musun?"

"Tabii ki çalıyorum ama bu sıralar çok boşladım. Bir ara tekrar antrenman yapmam lazım."

Jimin bir gitara bir Jungkook'a bakarken istediği şeyi söylemeye çekiniyordu. O yüzden içinde tutmaya karar verdi. Belki daha sonra ondan çalmasını isteyebilirdi. Yeniden ilgisini dev ekrana sahip 2 bilgisayara çevirdiğinde kendisinin bu tür konulara ne kadar yabancı olduğunu bir kez daha fark etmişti.

Still With You |JIKOOK|Where stories live. Discover now