9

5K 530 234
                                    

"Anne biz Jungkook'la çatıya çıkabilir miyiz? Lütfen, montumu giyerim bak." Bayan Park tereddütle bakmıştı oğluna. "Soğuk değil mi hava?"

"Çok değil. Hem bak montumu giyiyorum. İstersen şapka da takayım mı?"

"Yok, tamam hadi. Rahat edemezsin şimdi şapkayla."

Jimin kocaman gülüp annesine sarıldığında askılığa gitti. Yaklaşık bir saat önce Jungkook ve ailesi evlerine gitmişlerdi. Şimdiyse Jungkook onu çatıya çağırmıştı. Hızlıca montunu giyip alelacele anahtarını cebine sıkıştırıp çatıya çıktı. Her zaman oturdukları yerin biraz gerisinde Jungkook'u görmüştü. Tabii ki yanında gitarıyla birlikte. Yerde birikmiş kabloların yanında boynuna astığı gitarıyla onu bekliyordu.

Jungkook montun içinde daha da minik kalan Jimin'i gördüğünde eridiğini hissetti. Bu görüntü karşısında yapabileceği tek şey eriyip hayatına sıvı olarak devam etmekti.

Jimin yüzündeki bariz belli olan şok ifadesiyle onun yanına gitti. "Kook bu saatte gitar çalacağını söyleme sakın." Jungkook haylazca gülümsedi. "Tam olarak onu yapacağım," dedi.

Gitarını sıkıca kavradığında gözlerini Jimin'in yüzünde gezdirdi. "Sana bir şarkı sözüm vardı. Bugün çalmak mantıklı geldi. O yüzden orada dur ve dinle Jiminie."

Jimin bir şey diyemezken Jungkook şarkısına başlamıştı.

Yanımdan gelip geçen o belli belirsiz sesin
Lütfen bir kere daha söyle adımı
Donmuş gün batımının altında durmama rağmen
Sana doğru adım adım yürüyeceğim
Hala seninleyim

Jungkook'un güzel sesiyle gitardan çıkan yumuşak tınılar birleşip ortaya Jimin'in bu zamana kadar duyduğu en güzel şeyi çıkarırken şimdiden gözleri dolmuştu. Kendi için yazılan sözler... Ne diyebilirdi ki? Kendini çok değerli hissediyordu.

Tek bir ışık olmayan karanlık oda
Buna alışmamalıyım ama çok tanıdık yine de
Bu duyduğum klimanın hafif sesi
Sanırım yıkılırdım bu da olmasaydı
Beraber güldük
Beraber ağladık
Bunlar basit duygulardı ama meğer her şey demekmiş benim için
Ne zaman olacak?
Eğer seni tekrar görürsem, gözlerinin içine bakıp sana seni özlediğimi söyleyeceğim

Sözlerin şairaneliği yetmezmiş gibi bir de gözlerinin içine bakarak söylenmesi Jimin'i gerçekten ağlatmaya yeter gibi görünüyordu. İçinde dolup taşan bir sevgi patlaması vardı.

O eski büyüleyici anılarda, yağmur yağıyor yalnız dans etsem de
Bu sis dindiğinde, ıslak ayaklarımla sana koşacağım
Geldiğim o zaman da bana sımsıkı sarıl

Jungkook son sözleri ve notaları çalıp şarkıyı bitirdiğinde ve gitarını çıkarıp yanına koyduğunda, Jimin tıpkı onun söylediği gibi hızlı adımlarla karşısına geçti ve sıkıca sarıldı. Mutluluktan akan göz yaşları Jungkook'un boynuna damlarken Jungkook kollarını Jimin'in beline dolamıştı. Vücutları arasında bir santim bile boşluk kalmasını istemiyor gibiydiler. Jimin parmak uçlarına çıkıp olabilirmiş gibi daha sıkı tutundu Jungkook'un boynuna.

"Teşekkür ederim Jungkook. Ben... Bilmiyorum sadece teşekkür ederim." Ne diyeceğini, ne tepki vereceğini bilmiyordu Jimin bu yüzden sadece o an aklından ne geçerse onu yapıyordu.

Jungkook gülümseyerek Jimin'in boynuna ufak bir öpücük bıraktı. "Teşekkür etmene gerek yok Jiminie. Bunu sadece sana söz verdiğim için değil gerçekten ne hissettiğimi bilmeni istediğim için de yaptım."

Jimin sarıldığı boyundan ayrılmadan kafasını geriye çekip Jungkook'a baktı. "Ne hissettiğim derken?" Açıkçası Jimin, Jungkook'tan hoşlandığını anladığından beri Jungkook'un da ona karşı bir şeyler hissettiğini sezmişti ancak yine de bunu bizzat Jungkook'tan duymak onu hem heyecanlandırmış hem de şaşırtmıştı.

Jungkook akan göz yaşları yüzünden ıslanan yumuşak yanakları parmak uçlarıyla sildi nazikçe. Işıldayan gözlere baktığında gülümsedi. "Sana karşı ne hissettiğim. Ah bunu söylemek çok zor," dedi utançla gözlerini kaçırırken. Ancak yine de cesaretinin hala orada olduğunu biliyordu bu yüzden karşısındaki gözlere dönüp konuştu.

"Bu kadar kısa sürede nasıl oldu da kalbimin her yeri senle doldu bilmiyorum Jimin ama bundan gerçekten çok memnunum. Aklımdan sürekli senin adının geçmesi, gözümü kapattığımda sürekli seni görmem, bu çatıya her yalnız çıktığımda yanımda seni aramam... Bunların hepsini yapmak bana o kadar çok huzur veriyor ki.. Hele yanımda olduğun her an.. Mutluluğumu tarif bile edemem.. Seni seviyorum Jiminie. Tahmin ettiğimden daha çok seviyorum hem de."

"Jungkook." Jimin derince verdiği nefesinin arasından sadece onun ismini fısıldayabilmişti tekrar ağlamadan önce. Daha önce hiç mutluluktan bu kadar çok ağladığını hatırlamıyordu. Jungkook onu o kadar mutlu ediyordu ki... Jimin o an Jungkook'un gözlerine bakacak cesareti bulamadı kendinde bu yüzden az önce ayrıldığı boyna tekrar sarıldı.

"Bana, kendimi bu kadar değerli hissettirmen gerçekten.. Ah ne diyeceğimi bile bilmiyorum. Sadece... Sadece seni seviyorum Kook. Sen beni nasıl seviyorsan ben seni kat kat fazlasıyla seviyorum."

Jungkook'un da dolan gözleri yüzünden görüşü bulanıklaşırken yüzünü aşık olduğu kokunun mahzenine gömdü. İçine derin bir nefes çekerken sesli bir öpücük bırakmayı da unutmadı. Şimdiden onu öpmeyi bu denli sevmişse ileride daha ne kadar çok seveceğini tahmin edemiyordu.

Sıkı sarılmaları ve arada birbirlerine söyledikleri güzel sözler Jungkook'un aklına gelen şeyle bölünmüştü. "Ah az daha unutuyordum," dedi. Montunun cebine elini atıp küçük hediye paketini çıkardı. Jimin'e uzatıp, "Doğum günün kutlu olsun bir tanem," dedi sevimlice.

Jimin az önce daha fazla mutlu olamam diye düşünürken şimdi paketin içinden çıkan iki tane yüzükle bakışırken göz yaşlarını tutamıyordu. "Jungkook, bunlar... Çok güzel, çok güzel. Tanrım!" Tekrar sıkı bir sarılmadan sonra Jungkook kutudan Jimin'e ait olan yüzüğü aldı. Jimin kocaman gülümserken minik elini ona doğru uzatmıştı. Jungkook nazikçe yüzüğü avucunda tuttuğu küçük parmağa geçirdiğinde, eli dudaklarına götürüp öptü.

Jimin kıkırdarken diğer yüzüğü almıştı. Jungkook da onun gibi elini uzattığında ve Jimin yüzüğü ona taktığında ellerini yan yana getirip baktılar. Jungkook'un büyük elinde duran gümüş yüzük ve Jimin'in küçük elinde duran altın yüzük... En çok onlara yakışıyor gibi hissettiler. En güzel onlar gibiydi.

Öyleydiler..

...

yemin ederim bi kiss koymaya çalıştım ama nerde öpüştürsem akış bozuldu, ortam bozuldu bi garip oldu...

o yüzden yine kiss yok..

özür dilerim :(

ama yine de.. güzel bölümdü kabul edin

hele ki o yüzüklerin gerçekte de olması :''

neyse

bu arada geç atıyorum biraz çünkü yaoi okumaya daldım( ⚆ _ ⚆ )

voteları unutmayıınnn

JiKook

Still With You |JIKOOK|Where stories live. Discover now