Geçmişten Türk Romanına Eşcinsellik

133 5 0
                                    

Edebiyat tarihçileri, tarihin en eski yazılı destanı Gılgamış’ın, aynı zamanda hemcinsler arasında aşk ve arzuyu “erkek dostluğu” çerçevesinde ele alan ilk metin olduğunu söylerler. Destanın kahramanları Gılgamış ve Enkidu arasında açıkça cinsel yakınlaşmaya dair tasvirler yoksa da duygusal bir bağlanmanın varlığına dair göndermeler bulunmaktadır.

Modern romanın Cervantes’le başladığı kabul edilirse roman türünde eşcinselliğe ve hâkim normun sapkın olarak kodladığı cinsel pratiklerle ilgili temsillere 18. Yüzyıldan itibaren rastlanacaktır. John Cleland’ın Fanny Hill: Bir Kadının Zevk Anıları eşcinsel ilişki tasvirleri içermesi nedeniyle yasaklanan ilk yapıt olmuştur.

Romanda eşcinsellik temasının canlanması ise 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başında gerçekleşecektir. Oscar Wilde’ın satır aralarında ve simgelerle eşcinselliği işaret ettiği Dorian Gray’in Portresi  ile yazarının halen kim olduğu kesin olarak bilinmemekle birlikte Wilde’a ait olduğu tahmin edilen, bu kez açıkça erkekler arası eşcinsel aşkı anlatan Teleny modern eşcinsel edebiyatının oluşumunda öncü rol oynayacaklardır.

1928 yılında yayınlanan ve yasaklanan Radclyffe Hall’ün The Well of Loneliness’i ise lezbiyen aşkın açıkça anlatıldığı ilk romandır.

Türk Edebiyatı’nda eşcinselliğin arkeolojisine girişildiğindeyse karşımıza çıkan genellikle erkek eşcinselliğidir. Gerek Divan Edebiyatı’nda gerek Halk Edebiyatı’nda erkekler arası arzu ve aşkın izleri sürülebilir.

Divan şiirinde genç erkeklere duyulan tutku üstü örtülü bir biçimde dile getirilse de 18. yüzyıl Divan şairlerinden Enderûnlu Fazıl’ın farklı milletlerden oğlanları tasvir ettiği ve kösnül (şehvetli, erotik) duygularını yansıtmaktan çekinmediği Hûbân-nâme (Güzel Oğlanlar Kitabı) adlı mesnevisi eşcinsel edebiyatın başyapıtlarından sayılabilecek düzeydedir.

17. Yüzyılda Hamamcılar Kethüdası Derviş İsmail’in kaleme aldığı Dellâkname-i Dilküşâ (Gönüller Açan Tellâklar Kitabı) Osmanlı’da eşcinsel metinler denildiğinde ilk akla gelen eserlerden birisidir.

Halk edebiyatında ise, Köroğlu Destanı bir erkeğin başka erkeklere duyduğu aşkı anlatan ama Köroğlu hâkim erkeklik kurgusunun timsali sayıldığından olsa gerek suskunla geçiştirilen en önemli eserlerden birisidir. Destan’da Köroğlu’nun âşık olduğu gençler ve onları kaçırışı hikâye edilmektedir.

Modern Türk edebiyatında eşcinsel ilişkilerin anlatıldığı ilk eserler, farklı düşüncelerin Türkiye’de ilk kez kapsamlı biçimde tartışıldığı II. Meşrutiyet devresinde verilmiştir.

Maddecilik, sosyalizm, anarşizm ve nihilizme dair yazdığı eserlerle bilinen Baha Tevfik’in erkek eşcinselliğine dair Ah Bu Sevdâ, Aşk Hodbini adlı öyküleri ile Mehmet Rauf’un lezbiyen ilişki sahnelerine yer verdiği Bir Zambak Hikâyesi adını taşıyan kısa romanı öncü yapıtlardır.

Cumhuriyet devri, LGBT kimliklerin edebiyattaki temsilleri bakımından uzun bir suskunluk dönemidir.

Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın ya da Abdülhak Şinasi Hisar’ın eserlerinde yazarlarının eşcinsel eğilimlerine rağmen eşcinselliğe dair herhangi bir imaya rastlamak güçtür.

Bugün artık eşcinsel olduğu bilinir, söylenebilir hale gelmiş olan Sait Faik’in öykülerinde- özellikle Alemdağda Var Bir Yılan’daki öyküler yahut Nahit Sırrı Örik’in Tersine Giden Yol ve Sultan Hamid Düşerken romanlarında eşcinselliğe yapılan göndermeler belli-belirsiz, altan alta kendini hissettirmektedir.

Günümüzde bunun ve buna benzer onlarca roman ve yazar örneği bulunmakta ve artmaya devam etmektedir.

Kaynak: Saklananlar ve Söylenenler: Türk Romanında LGBT Kimliklerin Yol İzleri
Remzi Altunpolat

EşcinsellikWhere stories live. Discover now