{18}

689 75 28
                                    

YARIM SAAT BÖLÜM DÜZENLEMEKLE UĞRAŞTIM SİNİRLERİM BOZULDU

Neyse

Bir aydan fazla oldu ama inşallah bekleyen vardır amin hadi iyi, güzel okumalar hepinizee

Jeongguk

Seul'ün sakin semtlerinden birini seçmiştik buluşmak için. İnsanlar kendi halinde takılıyor, kimse kimseyi umursamıyordu. Tanınmadığım için mutluydum açıkçası. Her ne kadar ünlü hayatı hoşuma gitse de dibimden ayrılmayan paparazziler, yüzümde patlayan flaşlar, çığlıklarıyla kulaklarıma önemli ölçüde zarar veren hayranlar bir süre sonra fiziksel ve mental olarak yoruyordu. Üstelik maskeyle gezmek bile engel olmuyordu onlara hemen tanıyorlardı. Aylar sonra özgürce takılıyor olmak her anlamda iyi gelmişti bana. Bulunduğu semt gibi içi de cıvıl cıvıldı kafenin. Cam kenarında, gölü kendine manzara edinmiş masalardan birine oturup sipariş ettiğimiz soğuk içeceklerimizi yudumluyorduk Yoongi hyung ile. Asıl amacımız Taemin'i birleştirme operasyonu olsa da fırsattan istifade edip buluşmuştuk. Bizim için bir nevi randevuydu. En azından kendi açımdan öyleydi. Aldığımız çikolatalı milkshake'in üstündeki pipeti dudaklarımın arasına alıp tabir-i caizse eziyet etmeye başladım. Geldiğimizden beri bir iki cümleden başka iletişim kurmadığımızdan canım sıkılıyordu artık, ne yapabilirdim? Böyle oyalanıyordum ben de. Lafa girmesi için onu bekliyordum ama beklerken kök salacaktım sanırım. Dakikalar, sanki onları kovalayan biri varmış gibi akıyor, birbirlerini takip ederken asla durmuyorlardı. Bu kadar sessiz kalmak benim gibi konuşmayı seven bir insan için uzundu. Fazla uzun. İşkence ettiğim milkshake bardağını elimden bırakarak masada durdurdum.

"Hyung," dedim sonunda karşımda oturan adama hitaben. "Aklında plan varsa anlatır mısın? Böyle boş oturmaktan sıkıldım biraz."

Konuşmamla yüzü anlam veremediğim şekilde asıldı. "Beraber yaparız ve sen de bana yardım edersin diye düşünmüştüm." dedi o da.

"Seve seve yardım ederim ancak böyle oturarak hiçbir şey çözemeyiz."

Bana hak verdiğini ancak ne diyeceğini bilememenin sıkıntısını yaşadığını yüz ifadesine yansıtarak onu anlamama izin verdi. Tekrar sessizliğe bürünse bile bu, önceki kadar uzun sürmedi.

"Haklısın." diye girdi söze. "Sen bir şeyler düşünmüşsündür gibi bir his var içimde." diye devam etti.

Sırıttım. Beni iyi tanımıştı gerçekten de.

"Jeon Jeongguk'un planı olmadığı şimdiye kadar hiç görülmemiş bir şey." dedim ukala tavrıma bürünerek. 

"Bak şimdi," dedim ve ellerimi masanın üzerinde birleştirerek öne doğru, hyungla aramızdaki mesafe bayağı azalmıştı ve alınlarımızın birbirine değmesine pek bir şey kalmamıştı, eğildim. Dünyanın en önemli planını anlatacakmışım gibi tavra bürünmüştüm hemen. Role çabuk girerdim her zaman. "Onları biz yemeğe çağırıyormuşuz gibi arayıp gitmeyeceğiz ve onlar buluşacak. Romantik ortam da hazırlarız, muhteşem olur." dedim fısıldayarak. Ardından ekledim. "Klişe ama etkili yöntem." Hyung'un yüz ifadesine bakılırsa benimle aynı fikirde değildi. 

"Güzelim," dedikten sonra durakladı. Ne dediğini söyledikten sonra fark ediyor gibiydi ancak çaktırmadı. "Bu daha çok ayrılanları barıştırmak için kullanılan bir yöntem sanki." dedi düşüncesini dile getirerek. "Hem, onların konuşmasında sıkıntı yok ki. Sadece hislerini kabullenmiyorlar." Evet, bu konuda haklı olabilirdi ama masanın ortasında duran iki mum her şeyi halletmeye yeterdi.

"O zaman planı sen bul hyung." dedim surat asarak. Az önce söylediği kelimeyi görmezden gelmeye çalışıyordum yoksa domatese dönme olasılığım çok yüksekti. Daha kendimize faydamız yokken arkadaşlarımızı ayarlamaya çalışıyorduk. Bu sözümden sonra bize aşırı derecede sinirimi bozan sessizlik eşlik etmişti. Yine. 

model of gucci | vminDonde viven las historias. Descúbrelo ahora