3/2506

418 66 104
                                    

Fic Angel Of Fire'ın ikinci fici, okumadıysanız okumanızı tavsiye ediyorum çünkü olayların bazılarını oradan uyarladım ️❤️

1779/2306

Kafası dizimdeydi. İnce parmaklarım saçlarıyla oynuyordu. Her zaman dokunmak istediğim yumuşak saçları, parmaklarımın arasındaydı. Yarı uyanık bir şekilde bir şeyler mırılanıyordu ama anlamıyordum. Bedeni benden uzaklaştı, yavaş yavaş yok oldu gözlerimin önünde. Külleri elime düştü ardından esen rüzgarla yeri boyadı. Kalakaldım. Nefeslerim yavaşladı.

Hızla gözlerimi açtığımda, yatakta dikleştim. Yatağımın yanındaki bardağı elime aldım. Hızlıca yarım dolu olan bardağı kafama diktim. Yatağımdan hızlıca kalkıp üstümü değiştirdim.

Neden etkilenmiştim, bilmiyorum. Sonuçta sadece bir rüyaydı.

Üstümü değiştirdikten sonra hızlıca odamdan çıktım. Kapıda bekleyen hizmetliyi görmezden gelip Huening'in odasına doğru ilerledim.

Saat kaçtı bilmiyordum ama bir önemi yoktu. Kapının tam önünde durup hızlıca çalmaya başladım. Kapı kısa süre sonra açıldığında, uykulu gözlerle bana bakan Huening'i es geçerek odaya girdim.

"Ben... bir şey gördüm.." dedim gergince yatağa otururken. "Kralla herhangi bir hizmetlinin yiyiştiğini görmediysen lütfen odamdan çık." gözlerim kocaman olmuş bir şekilde ona bakarken kıkırdamıştı. "ciddi olur musun lütfen?"

"tamam, ciddiyim." yanıma oturduğunda elleriyle saçlarını karıştırdı. "Okulda biri vardı, Beomgyu."

"o kim?" gözlerimi devirip konuşmaya devam ettim. "Onu rüyamda gördüm."

Ellerimi kucağımda birleştirdim. "ne var bunda?" dedi bıkkınca.

"ne demek ne var? o bir erkek." gözleri hızla büyüdüğünde dikleşti. "Prens-" onu durdurup oturduğum yerden kalktım. "Biliyorum Huening, yanlış olduğunu biliyorum. Kafam karışık tamam mı? Suratı tanıdık, bedenini sanki önceden görmüşüm gibi hissediyorum." Huening gözlerini kaçırdı ve fısıldadı.

"Gökyüzü mel-"

Yutkundum. Cümlesini devam ettiremeden sustu. Kalbim sanki parçalara ayrılıyornuş gibi oldu. "Hayır." dedim ona dönerken. "Hayır Huening."  gözlerim dolarken Huening kolumdan tutarak beni kendisine çekti. "Üzgünüm, hatırlatmamalıydım." dedi elini sırtımda gezdirerek. Derince bir nefes aldım ardından ondan ayrıldım.

"Senden bir şey isteyeceğim."

1779/2506

"Beomgyu!" elimdeki orta boylu poşeti sıktım, arka cebime onları yerleştirip gülümsedim. Bana gülümseyerek bakan çocuğa ilerledim. "Yarım saattir seni arıyorum!" diye isyan etti. Kıkırdayıp yürümeye başladım.

O da yanımdan gelirken çiçek kokusu burnuma dolmuştu. Uzun saçları sert esen rüzgarla birbirine girmişti ve harika gözüküyordu. Dağılmış haliyle bile harikaydı.

Elindeki sepet dikkatimi çekerken kaşlarım çatıldı. "Yiyecek bir şeyler hazırladım." dedi utangaç çocuklar gibi. Kafamı salladım memnuniyetle. "Nereye gidiyoruz?" elindeki sepeti alıp konuşmasını bekledim.

"Bahçeme!"

1779/2506

"Sadece ders çalışmayacak mıydık?" dedim neşeli bir şekilde. O sepette kalan son içeceği de çıkartıp gülümsedi. Omzunu ozmuma yaslasladı ve "ders çalışırken yemek yemiyor musun?" dedi kafasını arkaya atarak. Kafamı ona çevirip gözlerinin içine baktım. Gözleri bugün yorgun bakıyordu. Hasta mıydı yoksa?

1506Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin