FİNAL/1506

357 54 144
                                    

Yazım yanlışları varsa üzgünüm, ağlarken yazamamış olabilirim 🙆

1780/0907

Çıplak göğüsümün üstüne dağılan saçları huylanmama neden oluyordu, güldüm ve saçlarına bir öpücük bıraktım.

Belindeki elimi saçlarına çıkarttım. O kıkırdamış ve kafasını kaldırıp bana bakmıştı. Gri gözleri kısılmıştı. Yeni yeni doğmaya başlayan güneş ışınları yatağa geliyor, camdan içeriye giren soğuk rüzgar üstümüzdeki örtüyü hafif hafif kaldırıyordu.

"neden böyle bakıyorsun?" dedim korkakça. "çok güzel gözüküyorsun da ondan!" diye sitem etti hızlıca. Kıkırdadım. O da yan ağız sırıtmış yastığa kafasını koymuştu. Suratını bana çevirdi. Gözlerimiz birleşmişti tekrardan, parlak gözleriyle bana bakması bu dünyadaki en sevdiğim şeylerden biriydi kesinlikle.

Gün boyu, sadece ona bakmak istiyordum bazen. Suratına doyamıyordum, güzel dudakları, kaşları, burnu, gözleri o kadar güzeldi ki. Yoğun bakışları kalbimi delip geçiyordu adeta.

"öperim görürsün." dedim gülerek. O da dudaklarını yaladı ve "lütfen öp." dedi sahte bir muhtaçlıkla. Dudaklarından bir öpücük çalıp geri çekildim hızlıca.

Kıkırdamış ve dikleşmişti. Onun gibi dikleştim ben de. Çıplak üst bedeni derin bir nefes almama neden olmuştu. Benden uzaklaşacakken elimi kaldırıp bel oyuntusunda gezdirdim parmaklarımı, parmak uçlarım acıyordu resmen.

Parmaklarım yukarı doğru çıktı, omuzlarında durdum. Tek parmağımı kaldırıp omzunu öpüverdim. Bedeni kasılmış, tüyleri soğuk parmaklarımdan dolayı ürpermişti. Parmaklarım sırtını minik minik okşuyor, daha da yanmama neden oluyordu.

1780/1912

"Taehyun!" kapılar gürültüyle açılmış içeri küçük sevgilim girmişti. Hızlıca koşup kollarımın arasına girmiş, sıkı sıkıya bedenimi sarmıştı.

Elinde olan şeyler bedenime batsa bile ses etmedim. "çok özledim seni!" dedi ağlamaklı bir sesle. Elimi saçına atıp okşadım ve kafasını boynumdan kaldırmasını sağladım.

Dolu gözleriyle beni süzüyor, bir şeyim olup olmadığına bakıyordu. Dikkatini dağıtmak için dudaklarından öptüm. O tebessüm etmiş ve bu sefer o beni öpmüştü.

Birkaç aylığına şehirden ayrılmıştım, ayrılırken çok üzülmüş ve de korkmuştu.

"senden mektup gelmeyince sana bir şey oldu sandım! ne kadar kötü birisin sen!" diye çemkirdi bana. Kıkırdadım ve alnına dudaklarımı sürttüm.

"ama bak buradayım, aşkım." gülümsedi.

"evet, sonunda!" yanaklarıma büyük bir öpücük bırakmış ve ayrılmıştı benden.

Ellerindeki şeyleri sehpaya koydu, birkaç kağıt, iki kalem ve bir çiçek tacı vardı. "bunlar nedir?" dedim merakla. "sana seni çizeceğimi söylemiştim." dudaklarımı büzüp "ah benim küçük begonya'm..." dedim.

"hadi seni hazırlayalım." dedi bana yönelirken, içeride olan askerlere çıkmalarını söyleyip ona odaklandım. Yanıma gelmiş, gömleğimin düğmelerini açmaya başlamıştı. Bedenimi ona bırakmıştım, gömleğimi çıkartıp saçlarımı düzeltti ardından çiçek tacını alarak saçlarımın arasına koydu. Ardından bana koltuğu gösterdi ve bir poz vermem gerektiğini söyledi.

Kafamı yan çevirip sol elimi havaya kaldırdım hafifçe, kafamı azıcık kaldırıp elimle aynı hizaya getirdim. Elimi açıp parmaklarımın düzenli bir şekilde büktüm.

1506Där berättelser lever. Upptäck nu