42-Pencere

75.3K 4.7K 2.6K
                                    

Onları izlerken donup kalmış olan bedenimi, Doğu'nun sıcak elleri çözmüştü. Beni kendine çekip sarıldığında ne olduğunu anlayamadım. Saçlarımı kenara çekip kulağıma yaklaştı.

"Teşekkür ederim." dedi fısıldayarak. Sesindeki minnet beni gülümsetmeliydi belki.. Ama sağ omzumdaki acılar bu eyleme uzun bir süre izin vermeyecekti..

"Veda etmesi için zaman tanımalıyız." dedim başımı kaldırıp gözlerinde dinlenmeyi umarken.

"Gerisini biz hallederiz güzelim. Asaf sizi eve bıraksın."

"Sizinle kalsaydık.."

"Hepimiz buradayız.. Dinlen, sabah erkenden alırım seni. Söz veriyorum." dediğinde gözlerimi kapatıp açarak onayladım onu. Şakağıma bir öpücük bırakıp, burnunu saçlarıma gömdü. Ardından, yüzümü avuç içlerine hapsederek gözlerimin içine baktı uzun uzun.

"Sen, eşsiz bir kadınsın." dedi hiç tereddütsüz.

Yüzümü çevreleyen sol elini, sağ avucumun içine sığdırmaya çalıştım. Sonra başımı biraz sağa çevirip derin bir nefes alarak avuç içine bir öpücük kondurdum.

"Seni seviyorum." dedim. Ben de onun gibi güçlü ve tereddütsüz bir şekilde konuşabilmiş olmayı ummuştum.  Dudakları bir an için kıvrılır gibi oldu ama sonra hızla, ciddiyetine geri döndü.

"Asaf!" dedi ileriye doğru.

"Hadi yenge.." dedi Asaf. Ne ara yanımızda bitmişti anlamamıştım. Elim, Doğu'nun elinden zor da olsa ayrılmıştı.. Son kez Yağız'la İrem'e bakıp arabaya bindim.

Kimseden çıt çıkmıyordu. Nazlı ağlıyordu. İçini çeke çeke ağlıyordu ve bunu asla gizlemeye çalışmıyordu. Asaf, uzanıp onun elini kavradı sıkıca.

"Nasıl çıkmış oradan?" dedi Nazlı hıçkırıklarının arasından.

"Nakledilecekti işte. Hande Teyze onu görmek isteyince.. Nerden bilelim bunların olacağını?" dedi Asaf sıkıntıyla.

"O cam parçasını nereden bulmuş? Kelepçeli değil miymiş bu adam? Nasıl rehin almış kadını? O kadar adam uyuyor muymuş Allah aşkına?" dedim anlam vermeye çalışarak.

"Herif manyak işte. Bulmuş bir yolunu ne bileyim? Siz düşünmeyin bunları." dedi Asaf.

"Bir saniye içinde hem annesini, hem de babasını kaybetti.." dedi Nazlı.

"Üstelik.. Kendini suçluyor.." dedim ben de hüzünle.

"Hatasızdı. Düşündükçe kendine hak verecektir. Toparlanır." dedi Asaf soğukkanlılıkla. Yine duygularını kapatmış gibiydi her biri. Bunun bir düğmesi vardıysa, ben de bilmek istiyordum..

Eve vardığımda, kapıyı Peri açtı. Yaşanan her şeyi ona anlatırken yüreğimi kaplayan kara bulutlar, beni iyiden iyiye içine çekmeye başlamıştı. Yağız'ın bana olan tavrını anlamalı mıydım?

Benim babama âşık olmuş bir annesi ve bu yüzden annesini öldüren bir babası vardı.. Yetmezmiş gibi o, babasını vurmuştu.. Babasını.. Canını..

Gözlerimi sımsıkı kapatıp Yağız için ağladım. Bütün bunları yaşamayı o seçmemişti. Sevgisiz bir ailede, pişmanlıklarla büyümüştü ve buna rağmen yine de güçlüydü. Ama bu güç, sevgisizliği aşmaya yetmezdi. Çünkü sevgisizlik, hiç şüphesiz, dünyadaki tüm sorunların temeliydi.. Ve onu sadece gerçek sevgi yenebilirdi.

Babası yüzünden hayata karşı aldığı kaçıncı mağlubiyetti bu? Önce avuç içlerinde pamuklara sardığı sevdasını, şimdi de; yüreğini, çepeçevre, karşılıksız bir sevgiyle saran annesini kaybetmişti. Bütün bunları hak edecek ne yapmıştı? Yağız, neden acılarla kuşatılmıştı?

Gecenin En DoğusuOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz