Gecenin En Doğusu

-Özel Bölüm-

Bu bölüm; @yarendiyolar adlı okuruma ithafen yazılmıştır.
Nice mutlu yıllara Yaren ✨

"Gece.. Hadi güzelim aç gözlerini." dedi Doğu saçlarımı okşarken. Harika.. Kim bilir bu kez nasıl ve nerede uyuyakalmıştım?

"Doğu?" dedim kulaklarıma uğultulu bir ses dolarken.

"Buradayım, uyan hadi geldik."

"Nereye geldik?" dedim gözlerimi ovuşturarak açarken.

"Dubrovnik'e inmek üzereyiz, hani şu âşığı olduğun Adriyatik Denizi'nin incisine?"

Doğu'nun sözleriyle gözlerim kocaman açıldığında uçakta olduğumu ancak idrak edebilmiştim. Kemerim bağlı olmasaydı muhtemelen ayağa fırlamış olurdum. Sırıtarak beni izleyen kocama şaşkınca bakmaktan öteye gidemiyordum şimdi.

"Biz.. Nasıl? Çocuklar nerede?" dedim telaşla.

"Şşş.. Sakin ol sevgilim, çocuklar evde. Sadece karımı kaçırmak istedim."

"Ama Duru-"

"Abisiyle ablası yanında, merak etme. Prensesler gibi bakacaklar miniğimize. Hem sorumluluk duyguları gelişir biraz, kardeşlikleri pekişsin."

"Benden habersiz iş birliği yapılmış. Allah aşkına ben neden bu kadar ağır uyuyorum?" dedim sitemle.

"Bilmiyorum ama işime gelmiyor değil. Teklif etsem hayatta kabul etmezdin."

"Ah Doğu.. Tabi ki kabul etmezdim. Duru sadece bir buçuk yaşında. Nasıl ayrı kalacağım ondan?"

"Minik kızımızın yirmi iki yaşında kazık kadar bir abisi, on dokuz yaşında, abisinden aşağı kalır hiçbir yanı olmayan ve seni aratmayacağına emin olduğum güzeller güzeli bir ablası var Gece. Anneliğe iki günlük bir mola verebilirsin."

"İyi ama-"

"Güzelim lütfen.. Lütfen.. Seni özlüyorum. Seni deli gibi özlüyorum ve seninle vakit geçirmek istiyorum. Sadece iki gün. Tamam mı?"

"Tamam.." dedim mırıldanır gibi. İç çekip başımı omzuna yasladığımda, Doğu, saçlarımın üzerine bir öpücük kondurdu.

Uçak indikten sonra bavullarımızı alıp otoparka geçtik. Doğu her şeyi düşünmüş, araba kiralamayı da ihmal etmemişti. Arabayı teslim alırken kusursuz İngilizcesini anlamayan adamla Hırvatça konuşmaya başlayınca şaşkınlıktan ağzım açık kalmıştı. Yirmi iki yıllık kocamın hakim olduğu dilleri bilmemek benim ilgisizliğim miydi acaba?

"Doğu?" dedim şaşkınca arabaya binerken.

"Efendim?"

"Sen kaç dil biliyorsun Allah aşkına? Hırvatça öğrenecek kadar ne yaşadın?"

"Derdimi anlatacak kadar birkaç dil biliyorum." dedi umursamazca.

"Birkaç? Kaç?"

"On bir, on iki kadar. Hırvatça'ya çok hakim değilim.. Sen Hırvatistan'dan öyle hülyalı hülyalı bahsettiğinde ilgi duyup öğrenmiştim zamanında az biraz."

"Yuh." dedim şaşkınlıkla.

"Kibar ol karıcığım."

"Ben neden bilmiyorum bunları?"

"Durduk yere seninle farklı dillerde mi konuşayım Gece?"

"Başka hangi dilleri biliyorsun?"

"Fransızca, İspanyolca, Arapça, Kürtçe, Ermenice, Aramice, Farsça Almanca, Rusça ve İtalyanca da var. Böyle sıralayınca kulağa aşırı geliyor ama ana dilim gibi konuştuğum diller beşi geçmez."